9 Eylül 2012 Pazar

özbekistan / taşkent


ülkenin başkenti.
özbekistan'ın sscb'ye katıldığı 1920'lerde semerkand'mış, 5-6 sene kadar; sonra taşkent devralmış.

kuş kapanı




  



2.2 milyon insan için oldukça yayvan gelişmiş bir şehir. bütün rus başkentleri gibi.
geniş sokaklar, devasa parklar. dağınık bir düzen, farklı dokular; bir yanda eski taşkent'ten kalan ama yüksek duvarlar ardına saklanmış geleneksel doku.
bütün özbekistan'da bu böyle. kentin içinden geçen yolların iki yanına yüksek ve sonsuz uzunlukta duvarlar örülmüş, arkalarındaki "düzensiz, pis, karışık, çirkin" kabul edilen dokuları gizlesin diye. bu duvarlar rus döneminden değil, şimdiki "diktatör" islam kerimov 'un marifeti. hele de onun kullandığı güzergahların iki yanı daha da sıkı bir şekilde "göz kirliliğinden" saklanmış.
kerimov'un gösterişli kitsch yapıları sarmış taşkent'i. [hiç fotoğraflarını çekesim gelmedi. seyahatte en az deklanşöre bastığım şehirdi taşkent; en az zaman geçirdiğim de aynı zamanda]
geceleri tarihi yapılar doğru dürüst aydınlatılmazken, uydurukça yapılmış yeni prestij yapıları apaydınlık.

...
 
özbekistan'da taksi, dolmuş var, ama arabası olan herkes taksi gibi çalışıyor. bir yere gidecekseniz sokağa çıkıp geçen arabalara el ediyorsunuz. durana gideceğiniz yeri söylüyor pazarlık ediyorsunuz uyarsa biniyorsunuz. şehirlerarası ulaşımda da benzer şekilde, üzerinde taksi ibaresi olmayan araçlar kullanılıyor. mesela, taşkent'ten semerkand'a gidecek arabaların yeri belli, oraya gidip bekleyen şöförlerle pazarlık ediyorsunuz.

sokaklarda  yeni model araba olarak sadece iki marka görülüyor: chevrolet ve daewood. ikisi de özbekistan'daki fabrikalarda sadece özbek alıcı için üretiliyormuş. bu iki markanın modelleri dışında, ruslardan/eskiden kalma lada'lar, '60'lardan kalma kamyon ve otobüsler var sadece caddelerde.
bmw, mercedes, audi, peugeot gibi markaların sadece yerel tv dizilerinde ve filmlerde görüldüğü söyleniyor.

...


bütün özbekistan'da müthiş bir güvenlik atmosferi hakim. her il sınırında kontroller var.
mimari olarak beğendiğiniz bir tren istasyonunu veya metro durağının fotoğrafını çekemiyorsunuz. yukarıdaki fotoğrafı, bu yasağı bilmeden çekmiştim ki yanımda bir polis bitiverdi ve onun gözleri önünde metroda çektiğim pozları silmemi istedi. sadece bunu kurtarabildim.
tramvay peronuna inen bu merdivenlerin sonundaki kulübeler içinde neden kadın görevlilerin oturduklarını, neyi kontrol ettiklerini anlamadım? biletinizi üst kotta zaten memur ve polisler kontrol ediyor.
sadece taşkent'te metro var. '60'lardaki büyük depremden sonra ruslar yapmış. moskova metrosu kadar etkileyici değil belki, ama o dönemi yansıtan bir taşra görkemine sahip.

...

turist vizesiyle ülkeye girdiyseniz, kaldığınız her geceyi otellerden alıcağınız damgalı-imzalı belgelerle kanıtlamanız gerekiyor ülkeden çıkarken; yoksa 1300 dolar ve 5 yıl ülkeye girmeme cezası var.
yok eğer, biri sizi davet etmişse ve onun evinde kalacaksanız, ki bu da üç geceden fazla olamıyor; o da ancak, size vize sırasında verilen bir telefon numarasını arayıp "kayıt" olduğunuz takdirde!
vize olayına hiç girmiyim; 160 dolar ve alması en az üç hafta sürüyor. talebiniz özbek dışişlerine gidiyor, ancak onalr onayladığı takdirde istanbul'daki konsolos imza atabiliyor.

...



bütün seyahat boyunca fark ettiğim üzere tarihi yapıların büyük bölümü ciddi restorasyon görmüşler. zira özbekistan tarih boyunca ciddi depremler geçirmiş.
işin üzücü tarafı tarihi bir yapıya baktığınızda neyin özgün kalmış parça, neyin 20. yüzyıl restorasyonu  olduğunu anlayamamanız. hem rus döneminde hem de 21 yıldır süren bağımsızlık döneminde yapılmış ciddi soru işaretleri taşıyan yanlış müdaheleler özgün bir ortamdan ziyade bir film platosunda geziyorsunuz hissini yaratıyor maalesef; ve tabii, bizde de olduğu gibi [edirne selimiye camisi, iznik yeşil camisi ilk aklıma gelenler], tarihi yapıların çevrelerindeki dokulardan kopartılıp (etraflarının temizlenip) parkların içinde tekil, yalnız, bağlamsız objeler olarak bırakılmış olmaları..

...

taşkent'te bir günden bir saat fazla kalmaya değmez. gezmeye değer tek müzesi devlet sanat müzesi. arkeolojiden etnografiye resimden heykele çağlar boyu bir retrospektif sergileyen biraz çıfıt çarşısı gibi bir müze ama değiyor.
sürpriz olarak bir jawlensky ve iki kandinsky tablosu barındırıyor.
benim için esas heyecan verici olan, 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl ortalarına kadar yaşamış iki özbek ressamı keşfetmekti: volkov ve nikolayev (usto-mumin). bu iki benzersiz sanatçıyla yolum, seyahatimin sonunda tekrar kesişecekti..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder