23 Mayıs 2011 Pazartesi

"benim kafa sayılara çalışıyor" -dijana


"Fuhuş bir kadının para karşılığı vücudunu satması ve kârı kendine saklamasıdır. İnsan ticaretinin mağdurları ise köledirler; çoğu zaman ölümle tehdit edilerek, kendi rızaları dışında para karşılığında erkeklere cinsel hizmet sağlamak zorunda bırakılırlar."
...
"Türkiye, özellikle cinsel sömürü amacıyla kaçırılan kadın ve çocukların, bir geçiş noktası konumundadır... İnsan kaçakçılığı mağdurları, günde 15-30 kez ilişkiye girmek zorunda bırakılıyor... Mağdurlar kendisini çalıştıranlara günde yaklaşık 2250 dolar, bir yılda da 756 bin dolar kazandırıyor... Mağdurları, insan ticaretinin ağına %74 oranında kendi ülkelerinin vatandaşları sokuyor... Mağdurların üçte biri üreme organları hasar gördüğü için bir daha asla anne olamama tehlikesi altında bulunuyor."
...
"Mağdurların pasaportları ellerinden zorla alınmıştır... Tekrar tekrar fiziksel ve cinsel istismara maruz kalırlar, tacirler tarafından tecavüze uğrarlar... Zorla senet imzalatılarak, aşırı derecede borçlandırılırlar... Kaçması halinde kendisi veya ailesine zarar verileceği tehdidinde bulunularak korkutulurlar... İtaat etmesi için mağdurlara sık sık dayak atılır... Uyuşturucu verilir... Mağdurlara, aynı durumda yaşamaya devam etmekten başka bir seçenek bırakılmaz..."


yukarıdaki satırları, "önce bir boşluk oldu kalp gidince, ama şimdi iyi" adlı oyunun program broşüründen aldım.


oyuna, yazarı veya konusu hakkında araştırma yaparak gitmemiştim; oyun öncesi program broşürüne de alıcı gözle bakmadım; yazarının yabancı (olasılıkla ingiliz), yönetmeninin mehmet ergen, başrol oyuncularından birinin esra bezen bilgin olduğunu biliyordum sadece. ergen ve bilgen referansları oyunu merak etmeme yetmişti.
oyundan çıktığımda ise ilk işim broşüre saldırmak oldu; kimdi bu yazar? oyun ve yazar hakkında broşürde neler yazıyordu?
meğer, zannettiğim gibi, yazar lucy kirkwood istanbul'da hayat kadınlarını ve insan ticaretini araştırdıktan sonra yazmamışmış bu oyunu. meğer oyun, lucy kirkwood'un metninin seçil honeywill tarafından türkiye'ye uyarlanmış haliymiş. ama ne uyarlama! çok çok iyi! sanki bu kentte, bu dilde yazılmış gibi; ne çeviri kokuyor, ne de herhangi bir şey sırıtıyor!
zaten; oyunun ele aldığı konu o kadar evrensel ve, istanbul'un (türkiye'nin) -bütün diğer kaçakçılık türlerinde olduğu gibi- bu konudaki "elverişli" zemini o kadar bilindik ki; dijana'nın başından geçenleri türkçe kişi, yer, mağaza ve şarkı isimleriyle izlerken hiç yadırgamıyorsunuz; hatta "dijana" ismi bile uyarlamanın bir parçasıdır belki...

izlediğimizi yadırgamamızda, oyunun başarıyla türkiye'ye uyarlanması kadar; türkçe şiveden rusçaya, mimiklerden saç savuruşa, ruj sürüşten beden duruşlarına kadar tek kelimeyle muhteşem bir oyunculuk sergileyen; dijana karakterini oynamak falan değil, adeta yaşayan esra bezen bilgin'in büyük payı var.
ve; oyunu hem farklı zaman ve yer ipuçlarını veren, hem de protagonistin farklı zaman periodlarında içinde bulunduğu ruh halini betimleyen yanyana konumlandırılmış farklı yükseklikte üç platformdaki üç yatak odasına indirgeyecek kadar basit bir sahne düzeninde sadece oyuncuya ve metne odaklanan mehmet ergen'in rejisi.

insan ve seks ticareti konusunda gerçek/yaşanmış olaylardan yola çıkılarak çekilmiş, geçen ay film festivali'nde gösterilen "the whistleblower" (muhbir)den boğazımda bir yumrukla çıkmıştım. aynı etki "önce bir boşluk oldu kalp gidince, ama şimdi iyi"den çıkışta da yakaladı beni; dünyanın "kurulu" düzenine karşı isyan ve çaresizlik iki koluma girdiler ve talimhane'den taksim'e çıkıncaya kadar bırakmadılar beni.

günlük güneşlik vakitlerde gülmek eğlenmek için değil, insankızı ve insanoğlunun doğasına dair düşünmek ve bir nebze olsun farkına varmak için: "önce bir boşluk oldu kalp gidince, ama şimdi iyi".
sezon kapanırken balyoz gibi bir oyun!

dijana'nın kafasının neden sayılara çalıştığını merak ediyorsanız, haziran ortasına kadar cuma ve cumartesileri 20.30'da, talimhane'de sizi yatak odasında/odalarında bekliyor olacak!

3 yorum:

  1. Sevgili Danzon,
    özlemisim senin bu sahane paylasimlarini. Talimhane'den Taksim'e çıkıncaya kadar seni bırakmayan duygular beni de hep ziyaret ederler! keske bu kadar uzakta olmasam da bu oyunlari izleyebilsem.(Bir de bir soru: Mahir Gunsiray'in "Tiyatro öldü" izleyebildin mi?? Yorumlarini duymak isterdim. tesekkurler ve de sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. ben de sizin o birbirinden güzel, hüzünlü, insanın içine işleyen tablolarınızı özledim nevin hanım...

    "tiyatro öldü"ye dün biletim vardı; işim uzadı ve oyun saatine yetişemedim :(
    merak ediyordum; haziran'da oynamazlarsa önümüzdeki sezona kaldı merakımı/merakınızı gidermek.

    sevgiler...

    YanıtlaSil