gösterinin başlamasını beklerken
fotoğraf: mehmet kerem özel, 7 nisan 2023, theatre du nord - lille
Sahnenin arka duvarına biri dayanmış, yerde oturuyor; saçı, makyajı, kıyafetiyle punk bir kadın.
Anons yapılıp, salon ışıkları karartıldıktan az sonra kadın ayağa kalkıp, yavaş ama ayağını yere sağlam basarak mukavvanın etrafında bir tur atıyor; adeta zemini keşfediyor, etrafı kolaçan ediyor. Sonra, sahne gerisindeki yüksek kabın içinden bir mızrak alıyor, geliyor, balık avlar gibi, mukavvanın bazı yerlerine saplayıp, mızrağına takılan parçaları çekip çıkarıyor ve kenara fırlatıyor. Bütün hareketlerine kendinden eminlik hakim; ne yaptığını biliyor, kontrol onda.
Gösteri, bu kadının yerdeki kalın ve ağır mukavvadan, aynı yukarıda bahsettiğim gibi kes-katla-yapıştır mantığıyla bir yapı inşa etmesini konu ediniyor. Seyirci olarak bir noktadan sonra kadınla özdeşleşip, yapıyı ayağa kaldırma sürecinde; bazı zorlukları başardığında sevinip, bazı zorluklarla baş edemediğinde üzülüp, bazı kendinden emin hareketlerinin naifliğine gülüp, bazı yanlışlarını ondan önce fark edip hayıflanıyorsunuz. Zamanla o kendinden emin ve biraz da böbürlenen protagonistin beceriksiz, şaşkın bir tarafının da olduğunu fark ediyorsunuz, o aslında tam bir günümüz clown'u.
Bana tipik bir Antik Yunan tapınağını hatırlatan yapı tam bitip de, ustası kenarda eseriyle övünmeye hazırlanırken, yağmur bastırıyor. Dakikalarca yağan yağmur, mukavvadan olan yapıyı yavaş yavaş çökertirken, usta da yanda yere çöküyor ve çaresizlikle kalakalıyor. Zamanla, yağmurla birlikte çok yoğun bir duman sahneyi kaplıyor ve ortam göz gözü görmeyecek hale geliyor. Fırtına yatışıp, etraf sakinleyip duman dağılınca, ustanın ortadan kaybolduğunu fark ediyoruz. Böylece gösterinin birinci bölümü, Ana Evi (Maison Mère), sonlanmış oluyor.
Böyle; sıfırdan, basitçe, bir çocuk oyununda olduğu gibi kurmuyor muyuz yapılarımızı, çevremizi; evsizlerin kartondan barınaklarını, mülteci kamplarını, deprem çadırlarını, savaş geçirmiş şehirlerimizi; tarih boyu hep böyle yapmadık mı; bizler, insanlar; ve her seferinde “üzerimizde dolaşan kara bulutlar” yüzünden yerle bir olmadı mı kurduklarımız; gerçek bir kasırga olabilecek, ama yükselen faşizmi, amansız ultra-liberalizmi de temsil edebilecek o kara bulutlar yüzünden...
gösteriyi alkışlarken
fotoğraf: mehmet kerem özel, 7 nisan 2023, theatre du nord - lille
Gösterinin adı (Avrupa için) Ahlaksız Masallar Üçlemesi (La Triologie des contes immoraux (pour Europe)). Yaratıcısı, günümüz gösteri sanatları dünyasının bana göre en sıra dışı ve aykırı sanatçılarından biri olan Phia Ménard. Ménard sıra dışı çünkü onun yapıtlarını belli bir kategoriye sokmak pek imkanlı değil. Dans? Tiyatro? Performans? Yeni sirk? Sihirbazlık? Kukla tiyatrosu? Hiçbiri değil. Ménard, bence aynı Dimitris Papaioannou gibi, bir yandan plastik -eski tabirle güzel- sanatlardan beslenirken, diğer yandan da 1960 sonrası sanat türlerinden, Arte povera’dan (Yoksul Sanat’tan), Land art’tan (Arazi Sanatı’ndan), Performans Sanatı’ndan, yerleştirmelerden, yani güncel görsel sanatlardan esinleniyor. Ménard’ı diğer çağdaş gösteri sanatları ustalarından ayıran ve özellikli kılan yanı ise, sahne üzerinde görmeye pek alışık olmadığımız; hava, su, buz gibi malzemeleri kullanıyor olması ve bunları gösteri sırasında dönüşüme uğratması, hatta bir noktadan sonra çok da kontrol edilemeyen bu malzemelerin gösteri sürecinde kendi doğallıklarında dönüşmelerine izin vermesi. Ménard’ı, belki kısaca, sahnede dönüşüme uğrarken içinde eyleyenlerin/performansçıların hareket ettikleri yerleştirmeler yaratan bir sanatçı olarak tarif edebilirim.
gösteriyi alkışlarken
fotoğraf: mehmet kerem özel, 7 nisan 2023, theatre du nord - lille
Ménard’la ilk defa 10 yıl önce Paris’te tesadüf eseri seyrettiğim bir gösterisiyle tanıştım: +4 yaş çocuklar için olan, ama aslında herkese hitap eden benzersiz etkileyicilikteki L’aprés-midi d’un foehn (Bir fönün* öğleden sonrası) (Gösteri hakkındaki yazımı okumak için tıklayın). Ménard, halen dünyayı gezmekte olan bu gösterisinde, rahatça tahmin edileceği üzere esinlendiği Debussy’nin L’aprés-midi d’un faune (Bir faunun/kır perisinin öğleden sonrası) adlı bestesinin ismiyle de kelime oyunu yaparak, rüzgar pervaneleri aracılığıyla kontrol ettiği hava akımları sayesinde bir sihirbaz gibi, neredeyse hiç dokunmadan, çöp torbalarını havada dans ettirir.
Ménard’dan, sonraki yıllarda, yine rüzgar pervanelerini kullanarak, ancak bu sefer +18 yaş için tasarladığı ve bizzat kendisinin icra ettiği Vortex ve Paris Opera Comique için Jean-Philippe Rameau’nun bestelerinden özel olarak tasarladığı Et in Arcadia ego gösterilerini de canlı seyretme imkanım oldu (Gösteri hakkındaki yazımı okumak için tıklayın). Bu gösterilerin Ménard’a olan hayranlığımı pekiştirmesiyle, bir kısmı pandeminin son demlerine denk gelen üç yıl boyunca peşinde koştuğum (Avrupa için) Ahlaksız Masallar Üçlemesi’nin son gösterimini geçtiğimiz Nisan başında Lille’deki Theatre du Nord’da yakalayabildim.
[Bu yazı 16 Mayıs 2023 tarihinde Unlimited'de yayınlanmıştır. Yazının tamamını okumak için tıklayın.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder