©Mehmet Kerem Özel
Gösteri sanatlarının Kabe'si sayılan Avignon Festivali'nin programındaki bir sanatçının adını daha önce duymamışsam, merak ediyorum. Hele de o sanatçı festivalin en prestijli mekanı Papalar Sarayı Avlusu'na davet edilmişse. Geçenlerde, çok sevdiğim bir dostumun beni tanımladığı gibi "profesyonel seyirci" olarak merak etmesem olmazdı zaten. (Hoş, ben hayatta hiç bir şeyin profesyoneli olmaktan yana değilim, hep amatör, hep biraz naif, hep heyecanlı kalmayı tercih ediyorum, neyse...)
Dönelim konumuza:
Genç İspanyol koreograf Marcos Morau La Veronal isimli topluluğu ile geçen yılki festivalde Papalar Sarayı Avlusu'nda Sonoma isimli yapıtının dünya prömiyerini yapmıştı. Merakımı arte'nin yaptığı yayın kesmedi (ki, hala seyredilebiliyor, ilgilenenler baksın), hatta Sonoma'yı beğenmediğim halde. Ben de Roma'nın, aynı ünlü Paris Güz Festivali gibi, Eylül-Kasım aylarında düzenlenen ve gösteri, müzik ve görsel sanatları kapsayan Romaeuropa Festivali'nin programında Morau'nun adını ve fragmanlarını görüp merak ettiğim Opening Night adlı yapıtını görünce kaçırmadım.
©Mehmet Kerem Özel
Operatik bir yapıtın açılış gecesinde sahne arkasını konu ediniyor Opening Night, ama öyle doğrudan anlattığı bir hikaye yok. Operatik yapıtın sahnelendiği alanın arka duvarını görüyoruz. Bazıları gerçek bazıları dansçılar tarafından canlandırılan sahne teknisyenleri ve tiyatronun cinleri sahne arkasında cirit atıyorlar. Sahne kapıları açılıyor, kapanıyor, hava mazgallarından cinler çıkıyor, kapılardan Morau'nun sanırım her işinde mutlaka kullandığı devasa kukla kafası giymiş figürler çıkıp giriyorlar, ışıklar açılıp kapanıyor, ışık barları inip kalkıyor, zemin kapaklarından kaybolanlar, belirenler, mazgallardan sızan dumanlar, prop arabalarında akrobatik hareketler yapanlar, elektrik kutusuyla dans edenler, devasa bir taşı (yükü) çekenler, bir piyanoyu içine girmiş olarak tersten çalan ve sürükleyenler, sahne duvarını geriye itenler; 70 dakika boyunca tam bir kargaşa hakim sahneye.
Yapıtın koreografisinde bir fevkaladelik yok, ama dansçıların hareket kalitesi yüksek. Yapıtta, son yıllarda moda olduğu üzere bol bol konuşmalı kısım da var.
Morau'nun bu yapıtta yarattığı atmosfer ve estetik Peeping Tom'u anımsattı bana biraz; Carrizo ve Chartier'in dünyaları kadar etkileyici ve gizemli değildi ama maalesef.
©Mehmet Kerem Özel
©Mehmet Kerem Özel
©Mehmet Kerem Özel
Gösterinin sahnelendiği 1732 tarihli Teatro Argentina hem Roma'nın hem dünyanın en eski tiyatro/opera binalarından biri. Çağdaş estetik ile sahnelenmiş bir gösteriyi orada seyretmek hoş bir kontrast oldu.
Fuayede basın masasında biletimi almak için adımı söylediğimde, görevlinin "Haa, Türk gazeteci" diyerek gösterdiği samimiyet hoşuma gitti, hele de yaklaşık bir hafta önce Paris'te bir türlü listelerde adımı bulmakta zorlanan, tekrar tekrar soran Fransızlardan sonra.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder