11 Temmuz 2020 Cumartesi

çevrimiçi gösteri izlenimlerim IV - lungs, matthew warchus / the old vic


korona virüs salgınının tiyatro, opera ve müzik toplulukları açısından en önemli ve uzun vadeli olumsuz etkisi ekonomik ise, bir diğeri de, ki bu yakın geleceğe dair, repertuvar seçimi. yani, topluluklar önümüzdeki sezon yeniden sahneye çıktıklarında, güvenli mesafe kuralları sadece seyircinin kullandığı alanlar için değil, icracıların kullandığı alanlar ve kullanış şekilleri için de geçerli olacak. bunun en bariz iki sonucu var gibi görünüyor: 1- sahnedeki icracı sayısının ve sahne arkasındaki ekibin küçültülmesi. 2- gösteri rejisinin, prova süreci de düşünülerek icracıların birbirinden mesafeli konumlanacağı şekilde tasarlanması.
bu iki sonucun neler getirdiği, nasıl ürünler ortaya çıkardığı şimdiden görülmeye başlandı bile. bu anlamda beni etkilemiş bir gösteriden bahsetmek istiyorum.

londra'nın en eski (202 yıllık) tiyatro binalarından old vic tiyatrosu'na (the old vic) yerleşik ama ödenekli olmayan tiyatro topluluğu, salgın sürecini ekonomik olarak en zor geçiren kurumlardan biri(ymiş). bu süreci bir nebze olsun aşabilmek adına topluluk "old vic: in camera" başlıklı bir etkinlik başlattı. etkinliğin konsepti, oyuncuların boş oditoryumlu tiyatroda anlık oynadıkları gösterinin kameralar yoluyla canlı olarak seyircilere ulaştırılması. seyirciler gösteriyi zoom üzerinden izliyorlar ve bunun için 10 ile 60 pound arasında bir ücret ödüyorlar. biletin fiyat farkı, gösteriyi seyrederken bakış açısı farkı yaratmıyor. pahalı biletleri alanlar tiyatro topluluğuna daha fazla mali yardımda bulunmuş oluyorlar.

dizinin ilk gösterisi duncan macmillan'ın "lungs" adlı oyunuydu. 26 haziran-04 temmuz arasında sekiz kere sahnelendi. başrollerinde, ünlü "the crown" dizisinin ilk iki sezonunda kraliçe elizabeth ile prens philip'i canlandıran claire foy ile matt smith oynuyorlardı. gösterinin yönetmeni tiyatronun eski genel sanat yönetmeni matthew warchus'tu.
bu yapım aslında evvelsi sezon old vic'te sahnelenmiş, yani salgın sürecinde sıfırdan üretilmemiş. ama tabii, gerek oyuncuların mesafeli olma zorunlukları, gerekse de gösterinin kamera aracılığıyla seyirciye ulaşacak olması rejiyi dönüştürmüş. özgün yapımı seyretmediğim için, bu yazıda o haliyle bu yenisi arasındaki reji farklılıklarını karşılaştırma imkanım yok, onun yerine direkt yeni versiyona dair izlenimlerimi paylaşacağım.

önce kısaca oyunun konusu: günümüzde ve Batı metropollerinden birinde yaşayan sıradan (isimleri oyunda zikredilmeyen) bir kadın ile bir erkeğin uzun yıllara yayılan inişli çıkışlı ilişkisi. oyun başladığında evli değiller, çocuk yapmayı tartışıyorlar, kadın hamile kalıyor, bebeği düşürüyor, ayrılıyorlar, bir zaman sonra erkek başka bir kadınla nişanlıyken tekrar birlikte oluyorlar, evleniyorlar, beraber yaşlanıyorlar, erkek kadından önce ölüyor.
kadın ile erkek yıllar içinde bazen yakınlaşıp bazen uzaklaşıyorlar; bu yakınlık-uzaklık hem fikirsel bağlamda oluyor (farklı düşüncelere sahip olmalarından dolayı), hem de fiziksel olarak, yani başlarına gelen olaylar gereği oluyor. bazen de, fiziksel olarak yakın olduklarında bile fikirsel olarak uzak oluyorlar birbirlerine. bu açıdan oyun tam da, günümüzdeki herhangi bir orta sınıf ve sıradan kadın-erkek ilişkisinde karşımıza çıkan olağan dinamikleri konu ediyor.

matthew warchus bu "sosyal olarak mesafeli" ("socially distanced" tabiri oyunun tanıtımında kullanılıyor) versiyonda icracıların kovid-19 salgınından dolayı birbirlerinden fiziksel olarak mesafelenme gerekliliğini reji konseptinin merkezine yerleştirmiş. the old vic'in o tek, büyük, boş sahnesinde iki oyuncu var ama biz seyirciler ekranlarımızdaki zoom uygulamasından yan yana yerleştirilmiş iki görüntü olarak verilen yayında o iki oyuncuyu 85 dakikalık oyunun hiç bir anında aynı çerçeve/kare/görüntü içinde görmüyoruz. yani zoom'dan yapılan canlı yayında yukarıya koyduğum fotoğraftaki gibi bir kadraj hiç yok. sahnede fiziksel olarak karşı karşıya olan oyuncular, zoom'daki iki görüntü içinde hep tek başınalar. iki görüntünün arasında ayrıca, inceden biraz kalınca bir siyah ayrım da var.

warchus yayın için sadece iki kamera kullanmış, zoom'daki her bir görüntüyü bir kameraya sabitlemiş. yani ekranın sağındaki görüntüyü veren kamera ile solundakini veren kamera hep aynı. ayrıca, iki kamera baştan sonra sabit bir konumdan kayıt ediyorlar. dolayısıyla yayında ne pan/kayma, ne de kesme/kurgu gibi sinemasal özellikler kullanılıyor.
bu "statikliğe" karşıt olarak, yapımda "dinamikliği" sağlayan müthiş bir unsur var, o da oyuncuların sahnede fiziksel olarak hareket ediyor ve böylece ekrandaki iki görüntü arasında yer değiştiriyor olmaları. yani bu yapımda, normal zamanların şartlarında yapılan bir gösteri kaydında olduğu gibi kameralar hareketli veya çok kameralı bir çekimde yayın montajlı değil, oyuncular hareketli. bu da tabii ki, titizlikle çalışmış ve 85 dakika boyunca tıkır tıkır işleyen bir hareket koreografisi ve kamera stratejisi gerektiriyor.
çekimi yapan iki kamera hareketli değil, ama yakınlaşıp uzaklaşabiliyorlar, yani zoom yapabiliyorlar. kameranın bu özelliğinin kullanılması; icracıların kadrajlarda tek başlarına kalmalarını sağlamanın en pratik yolu olduğu gibi, anlatının dramaturjisine bağlı olarak protagonistlerin fiziksel, fikirsel ve duygusal anlamda birbirlerine yakınlaşıp uzaklaşmalarını da mükemmel bir şekilde görselleştirmeye yarıyor. mesela; fikir ayrılığından kaynaklanan bir tartışmanın yaşandığı sekansta kameralar zoom out yaparak iki protagonistin görüntüsünü kendi kadrajları içinde küçültüyorlar. böylece figürlerin etraflarındaki boşluk genişliyor, protagonistlerin ilişki içinde büyüyen yalnızlıkları daha vurgulu bir şekilde görselleşiyor.

matthew warchus'un "old vic in camera: lungs" yapımından çok etkilendim. bir gösterinin kaydının ve kaydı gösterim şeklinin, o gösterinin oluşum ve sunuş süreciyle olduğu kadar gösterinin içeriğiyle de örtüştürülerek anlam kazanması karşıma sık çıkan bir durum değil. hatta, bir gösteriyi oluşturan bütün katmanların bu kadar anlamlı bir şekilde üst üste geldiği bir örneğe ilk defa rastladığımı söyleyebilirim.
"old vic: in camera"nın bundan sonraki projesini heyecan ve merakla bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder