15 Haziran 2020 Pazartesi

"ince memed 4"ten..


"...
Kimi zaman da o kadar çok, o kadar çok korkuyordu ki, öfkesini, korkusunu gidiyor Adem babamızla Havva anamızın üstüne kusuyor, teh, diyordu, çırılçıplak duruyorsunuz ya. Cennetin ortasında, suyun başında, yanınızda yılan... Şunlara bakın hele, şunlara... Çırılçıplak. Hiç de güzel değiller, ikisi de çirkin mi çirkin. Birer yaprak koymuşlar oralarına, koymaz olasıcalar. Sizi kim görecek ki orada, sizden başka insan var mı Cennette a gözleri kör olasıcalar, var mı? Öyleyse oralarınızı sallaya sallaya gezin Cennetin ortasında. Şeytan mı görecek, şeytan zaten görmüş her bir yerinizi. Şeytana göstermediğiniz bir yeriniz mi kalmış, çirkin batasıcalar? Hazret Efendi mi sizi öyle yaptı, siz Hazret Efendinin kim olduğunu biliyor musunuz, hiç iftira etmeyin, o yalan söylemez, o Allahın bir ermişidir o... O da sizden türeme ama, o size hiç benzemiyor, çirkin gözlü körolasılar, hiç kendinizi kasmayın, Hazret Efendi sizin tasvirinizi olduğu gibi çıkarmıştır, çirkin yalancılar. Sizi tamahkarlar sizi, bir küçücük elmaya kandınız da, hem de bir yılancığa, şu zıkkımı yediniz de başımıza bunca işi açtınız. Çıkın bakalım şu belanın altından, çocuklarınız biribirlerini yiyor. Biribirlerinin kanını içiyor. İşte bunlar şu azıcık, bir lokma elmaya dayanamadığınızdan oldu, çirkin bokboğazlar. Alın işte, görün marifetlerinizi, zengin fakiri yiyor. Ne diyordu o, öfkeli adam, adı Zeki mi ne, çeltikçiler her yaz bu ovada bin tane çocuğu keyif için öldürüyorlarmış. Doğurmaz olasıca fallik, yani ellik orospusu beğendin mi ettiğini, torunların aç, aç, aç! Kan içinde yüzüyorlar. Ölenedek sizin de yakanızı bırakmayacağım. Çirkinler, sağ olsun Hazret Efendi Usta, sağolsun ki sizin şu çirkin tasvirinizi çıkarmış da...
Bazı zamanlar Seyran, onun dudakları kıpır kıpır resimlerle konuştuğunu görünce:
'Ana onlar canlı değil ki, onlar tasvir, onlar senin söylediklerini duymazlar ki,' diyordu.
'Nasıl duymazlar onlar beni,' diye azarlıyordu onu Hürüce, 'sus, günaha girme, onlar, her bir şeyi duyar, anlarlar. Hazret Efendi onları boşuna mı yapmış? Duymazlar, anlamazlar da bunlar ne işe yararlar?'
Memed, Hürü Ananın bu resimlerle konuşmasını, gittikçe de artan bu merakını bir türlü anlamamıştı. Bu cin gibi insan resimlerle konuşmayı, öfkelenince, üzülünce, sevinince kendine iş edinmişti. Herhalde bir bildiği var, diyordu Memed. Belki de burada çok canı sıkılıyor, sıkılıyor da o resimlere sığınıyor, diye düşünüyordu arada sırada da.
..."
- Yaşar Kemal
Toros Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder