18 Mayıs 2016 Çarşamba

mesut arslan'dan atmosferik bir uyarlama: "gizli yüz"



orhan pamuk ile ömer kavur'un "gizli yüz"leri rüya benzeri atmosfere sahip anlatılardır. meftun olunan bir sureti aramak, o suretin peşinden gitmek, çıkışsız labirentlerde kaybolmak, etrafından soyutlanıp sadece o surete odaklanmak; rüya ile kabus arası bir ruh haline denk gelir. bu halde, aynı bir rüyada olunduğu gibi, zaman ve mekan belirsiz, içiçe, dünyevi anlamlardan özgürdür.
aramanın rüyamsı halet-i ruhiyesinde zaman ile mekan üst üste biner; saat ile saat kuleli şehir örtüşür.
arayan fotoğrafçıdır, aranan saatçi. ikisinin arasındaki kadın; fotoğraf ile saati, mekan ile zamanı birleştirir.
kör bir tutkuyla aranana odaklanıldığında onun dışında kalan diğer her şey karanlıktadır; aranan aynı, siyah beyaz fotoğrafa düşen ışık gibidir; anlık bir görüntüdür, ancak üzerine ışık düştüğünde beliren; görünen. aynı, kabusta belli belirsiz, bir anda görülüp kaybolan, anlamı kendi içinde saklı imgeler gibidir aranan.
zaman geçer, ama arayanın coğrafyasında/mekanında zaman çizgisel değil, döngüseldir; zaten o yüzden zaman biçimsel olarak saate benzer; olduğu yerde beyhude döner durur, mekanı hiç değişmez.
aranan değil aramaktır önemli olan; bir yere varmak değil, yapılan yolculuktur..

mesut arslan'ın "gizli yüz"ü orhan pamuk ile ömer kavur'un "gizli yüz"lerini ustaca tiyatro sahnesine taşır. kapkaranlık bir mekanda, nasıl çalıştığı/işlediği açık seçik gösterilmeyen, bir anlamda gizemli, bir mekanizma yoluyla döngüsel hareket eden çubuk floresan ışıklar kâh anlık, kâh uzun süre boyunca görünen, kâh karanlıkta kaybolan, kâh bütünsel, kâh parçalı bedenleri aydınlatırlar; tam da zamanın ve mekanın askıya alındığı bir rüyanın, bir ruh halinin atmosferidir bu; oyun salonuna girildikten itibaren kesik kesik seslerden ve sözcüklerden oluşan ses tasarımının seyirciyi hazırladığı mekansal bir atmosfer.




erki di vries'in ışık ve sahne tasarımı mesut arslan'ın "gizli yüz"ü için biçilmiş kaftan bir ortam yaratır. seyirci açısından bu mekansal atmosferin deneyimlenmesi inanılmaz etkili ve keyiflidir. o kadar ki, atmosferin görselliğinin tadını hakkıyla çıkarabilmek adına, oyun başladıktan bir süre sonra üst yazıları okumakta çok ısrarcı davranmayarak, kendini flemenkçenin sesine bırakmayı bile göze alır bu satırların yazarı. bu yüzden de oyunu bildiği bir dilde izlemeyi çok ister; ancak o zaman içerik ile biçimin kesişim noktalarını daha iyi takip edebileceğini hisseder, ve daha da ileri giderek; dairesel bir sahne tasarımına sahip oyun alanına tek tarafından değil, her tarafından bakabilmeyi hayal eder; hatta ayakta olup, merkezdeki dairesel oyun alanının çeperinde dilediği gibi hareket edebilmeyi, dönebilmeyi; aynı, oyuncuların ve ışık mekanizmasının hareket ettiği gibi; aynı, oyunun yaratıcısının bir önceki festivalde sunduğu "betrayal" (aldatma) adlı işinde oyuncu, seyirci ve mekanın koordineli bir şekilde oyun boyunca hareket halinde olmuş oldukları gibi..

mesut arslan'ın "gizli yüz"ünün bende bıraktığı etki 20. istanbul tiyatro festivali'ni ve 2015-2016 tiyatro sezonunu aşarak, çok daha uzun süre devam edecek; çünkü uykularımda kaybettiğim ve uzun zamandır aradığım rüyalarımı hatırlamamı sağladı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder