""Girebilir miyim?" diye sordum.
Kenara çekildi ve sığınağına girdik. Oda, öğleden sonra güneşinin içeri dolduğu tek bir pencere ile aydınlanıyordu. Pencere kuzeye, Whitechapel'deki damların üzerinden gökyüzüne bakıyordu. Odada eşya namına bir masa, iskemle ve gelişigüzel yapılmış bir yatak vardı. Odanın bir köşesi perde ile ayrılmıştı.
"Hayal ettiğim gibi değil," dedim. "Odanın kalın bir tabaka toz ile kaplı olduğunu ve kasvetli olduğunu düşünüyordum. Ama hayat hiç bizim beklediğimiz gibi olmuyor. Bir yazar bir keresinde öldükten sonra kendimizi melekler korosunda değil de, mesela sıcak bir akşam üstü bir hamamda bulabiliriz demişti. Üstelik kıyı bucağında örümceklerin kestirdiği bir yer. O an bize kırda geçirdiğimiz herhangi bir pazar günü gibi gelebilir ancak bir süre sonra sonsuzluğa kadar burda olacağımızı anlarız.""
- J. M. Coetzee
(çev. Nihal Geyran Koldaş), Adam Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder