polonya'da seyrettiğim oyunlardan birini daha burada paylaşıp, izlenimlerimi kişisel tarihime not düşmek istiyorum..
türkiye'den bir örnekle karşılaştırırsam: eskişehir'in nüfusunun (yaklaşık 750.000) üçte ikisine sahip poznan'da üç tane ödenekli tiyatro var; ödenekleri sırasıyla kültür bakanlığı, bölge idaresi ve belediyeden karşılanıyor. ayrıca özel sektörden de destek alıyorlar.
bunlardan ikisi (teatr nowy ve teatr polski) tarihleri boyunca polonya tiyatrosunun en önemli yönetmenlerine ev sahipliği yapmışlar. örneğin; teatr nowy 90'ların başında sarah kane'in oyunlarının polonya'da ilk oynandığı kurum. son yılların "star" yönetmenlerinden warlikowski de bu kurumda sahneye koyduğu oyunlarla adından söz ettirmiş. kurumun eski genel sanat yönetmenlerinden biri, bizlerin de istanbul ve adana tiyatro festivalleri sayesinde çok iyi tanıdığımız, oyunlarıyla üç kere istanbul'a konuk olmuş usta leh tiyatro adamlarından biri olan janusz wisniewski.
teatr nowy'nin repertuarına ve seyirci profiline bakınca aslında bizim istanbul şehir tiyatrolarına oldukça benziyor. biçim olarak sahnelemeler öyle çok avantgarde, yenilikçi değil, hatta geleneksel çerçeveden pek çıkmadıkları bile söylenebilir, ancak içerik sözkonusu olunca din, iktidar, cinsellik ve toplumsal eleştiri temaları ağır basıyor ve sahneden özellikle çıplaklık cesurca sergileniyor.
seyirci profilinde ise her kesimden her yaştan insanı görmek mümkün; ve oyunları genellikle beğendikleri de, dinmeyen alkışlardan belli oluyor.
ayrıca, oyunlara bilet bulmak kolay değil, çoğu kapalı gişe oynuyor; bilet fiyatlarının da 35-55 zloti (23-38 ytl.) arasında değiştiğini (yani türkiye şartlarında düşünürsek bir ödenekli tiyatro topluluğu için hiç de ucuz olmadığını; hatta polonya şartlarında da tiyatronun "ucuz" bir eğlence sayılmayacağını) belirtmek gerekir.
bu kadar başarılı, bulunduğu şehirle bağları kuvvetli, seyirci sıkıntısı çekmeyen bir ödenekli tiyatro topluluğu geldiği nokta ile yetinmeyip; binasının bulunduğu mahalle ile ilişkisini daha da güçlendirmek istemesi takdire şayan. işte esas bahsetmek istediğim oyun da bununla ilgili.
projenin yönetmeni marcin wierzchowski ve polonya’nın en önemli tiyatro eleştirmenlerinden olan oyunun dramaturgu roman pawlowski projede görev alan oyuncuları tiyatro binasının bulunduğu jeżyce mahallesine yolluyorlar ve oradaki insanlarla sohbet etmelerini; farklı buldukları, bir "hikayesi" olduğuna inandıkları kişilerle röportajlar yapmalarını istiyorlar. bu bir çeşit belgesel tiyatro projesi.
yapılan röportajlar deşifre ediliyor ve yönetmen ile dramaturg başbaşa verip bu metinleri, hiç bir kelime eklemeksizin ama zaman zaman eksilterek ve kesip biçerek kurguluyorlar.
oyuncuların getirdikleri "kişi hikayeleri"ne, dramaturgun mahalleye dair yaptığı tarihsel, kültürel, sosyal araştırmalar da ekleniyor; her bölüme hayvanlar aleminde de bir tür dahil ediliyor ve dört bölümden oluşan bir proje çıkıyor; bölümler 2012-13 sezonu boyunca teker teker prömiyer yapıyorlar. 30 haziranda benim izlediğim son bölüm "miasto kobiet" (dişi şehir), bir gün önce prömiyer yapmıştı.
ona geçmeden önce diğerlerinden kısaca bahsetmek isterim. "buntownicy" (asiler) isimli birinci bölüm poznan'da özellike jeżyce mahallesiyle ünlenmiş anarşist hareketin temsilcilerini, hip-hop yıldızlarını ve poznan alman işgali altındayken hayvanat bahçesinden kaçıp jeżyce sokaklarında gezen özgürlüğüne düşkün fili; "lokatorzy" (kiracılar) isimli ikinci bölüm kentsel dönüşüm politikası üzerinden öğrencileri ve yaşlı emeklileri ve bir güney amerika kuş türü olan tukan'ı; "gracze" (oyuncular) isimli üçüncü bölümse kent sokaklarını bir oyun mekanı olarak kullanan kumarbazları, bahisçileri ve bağımlıları, hayvan olarak da fareleri ele almış.
fotoğraflar: bartłomiej sowa
projenin son halkası “miasto kobiet” jeżyce mahallesinin kadın sakinlerini ve kedilerini anlatıyordu. arasız iki saatlik oyunda üç kadın oyuncu toplamda 15 ayrı kişiliği canlandırdılar. sonlara doğru sahneye çıkan dördüncü kadın oyuncunun canlandırdığı tek kişiyle birlikte mahallenin toplamda 16 dişisinin hikayesi hayat buldu sahne üzerinde.
bu projenin bütün oyunlarının sahnelendiği kurumun en küçük kapasiteli (85 kişilik), deneme sahnesi niteliğinde ve L şeklindeki üçüncü salonunda oyun alanı köşeye yerleştirilmiş, seyirciler iki taraftaki platformlara oturtulmuşlardı. sahne tasarımı küçük eşya değişiklikleri dışında dört oyunda da aynıymış.
“miasto kobiet” biçimsel anlamda baskın bir yönetmen damgasından ziyade, içerik olarak sosyolojik ve toplumsal tarafı ağır basan ve seyircileri daha ilk anlardan itibaren avuçlarının içine alan abartısız ve samimi bir yapımdı.
polonya'da seyrettiğim diğer bütün leh oyunlarında ingilizce üstyazı vardı, sadece bu oyunda yoktu. ama doğrusu, herhangi bir çeviriye hiç ihtiyaç duymadım. tek bir kelimesini anlamama rağmen, özellikle dört mükemmel oyuncunun (agnieszka różańska, irena dudzińska, dorota abbe, edyta lukaszewska) performansı ve seyirciyle kurdukları muhteşem diyalog beni hiç sıkılmadan iki saat koltuğumda oturttu.
jeżyce mahallesinden bir sokak; arkada bütün dünya kentlerini istila etmiş ruhsuz "kentsel dönüşüm projeleri"nden biri yükselmiş durumda; önde ise yüzyıl öncesinde inşa edilmiş binalarda balkonlu, sardunyalı yaşam can çekişmekte..
jeżyce mahallesinin pazaryeri
önümüzdeki sezon bu dört oyunun, mahallenin büyük pazar meydanında kurulacak açık hava sahnelerinde eşzamanlı/ardzamanlı bir kurguyla sahnelenmesi düşünülüyormuş.
yaa... biz de kendimizi metropolde yaşıyoruz falan sanıp kandırıp, kandırılıp duruyoruz...di mi Kerem'ciğim...
YanıtlaSiln.
maalesef öyle..
YanıtlaSil