İstanbul Fringe Festival'de gösterilerini canlı sunan sanatçılarla yaptığımız sohbetlerin bu haftaki konuğu 24 ve 25 Şubat tarihlerinde Institut français İstanbul’da seyirciyle buluşan Je t’appellerais Eve gösterisinin yönetmen, dramaturg ve senografı Eva Schumacher.
Fotoğraf: Louis De Ducla
Performansın özü sizce nedir?
Performansın iki kuvvetin sonucu olarak ortaya çıktığını düşünüyorum: Zaman ve insan. Sonsuza dek sürmeyecek olan belirli bir anı seçmek ve iki kişiyi, bir performansçı ile bir izleyiciyi, birinin bir teklifte bulunduğu ve diğerinin onu alıp ona tepki verdiği, karşı karşıya getirmektir. Performansın sadece bu buluşma hakkında olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor: Birbirine bakan, birbirlerine hikâyelerinin bir parçasını veren ve sonra duran iki insan.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Elbette sanatın bir değişim vektörü olduğuna inanıyorum çünkü olaylara bakışımızı değiştiriyor. Bize başka hikâyeleri, bildiğimizi sandığımız şeyler hakkında başka bakış açılarını gösteriyor. Farklı sanatlar aracılığıyla anlattığımız hikâyelerin bir adım kenara çekilmemize olanak sağlayıp bizi küçük bir değişime götürebileceğini düşünüyorum. Ve bu büyük bir güç. Sanatlar bir mesaj ya da doktrin taşımazlar, onlar açık birer sorudur, yakalayıp kendimizin kılabileceğimiz, gerçeğin içinde askıya alma anlarıdır.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi olur mu?
Bana verilen, oyuncuların taşıdıkları, okuduğum ya da bana ait olan hikâyelerden yola çıkıyorum. Rüyalar da her zaman mevcutlar; aslında bu gösteride anlatılan birkaç rüya var, benim ya da başkalarının bana verdiği! Rüyalar, özellikle bir imge veya hareket çalışması için olağanüstü bir ilham kaynağı, çünkü özetleme, bir duyguyu, bir durumu aşırı derecede basitleştirme, onu bir imgede veya sizi uzun süre demirleyen bir kelimede yoğunlaştırma gücüne sahipler. Ayrıca sahnelerden, sahnede deneyimlemenin getirdiği duygulardan ve araştırma sırasında ortaya çıkan müzikal önerilerden de ilham alıyorum. Bu projede Caroline Martin'in güzel müziği büyük bir ilham kaynağı oldu.
"Ustam" olarak tanımlayabileceğiniz veya size ilham verdiğini düşündüğünüz biri/leri var mı, varsa kimler?
Çok var! Ama yönetmen Pippo Delbono'dan ve onun sanatsal yaklaşımından çok etkileniyorum. Çalışmaları inanılmaz derecede samimi ve çok güçlü imgeler barındırıyor. Kendisini ve oyuncularını tam bir adanmışlıkla nasıl sunacağını biliyor ve bu beni çok etkiliyor. İnsanlarla ve onların deneyimleriyle çalışıyor, herhangi bir biçim veya konsept çalışmasının ötesine geçen gösterilerinde mevcut hümanizmi hissedebiliyorsunuz.
Söyleşinin devamını okumak için tıklayın.