21 Ağustos 2019 Çarşamba

sakız'da yedi gün

volissos sokağı

sakız ege’ye paralel, anadolu’ya dik konumlanmış, kabaca uzun ince bir dikdörtgen şeklinde büyük bir ada. adanın; yamaçları yanmış çam ağaçları kaplı dağları, zeytinlik denizi gibi vadileri, altlarına kireç dökülmüş sakız ağacı tarlaları var.
ada talihsiz bir tarihe sahip; 1880’de başkent castro’yu yerle bir eden şiddetli bir deprem ve 1980’lerde yoğun orman dokusunu oldukça seyrelten yangınlar geçirdiği gibi, yunan bağımsız savaşı sırasında osmanlılar tarafından nüfusunun 47.000 bini köle olarak satılmış, 23.000 bini kılıçtan geçirilmiş.
talihsiz geçmişi yüzünden midir, şimdiye kadar gezme imkanı bulduğum ege’deki altı yunan adası arasında şapeli en çok olanı. tarlalarda, ormanlık alanlarda, kıraç yamaçlarda; kapısının yanında en az bir selvi ile sürekli şapeller çıktı karşıma.
adada sürekli karşıma bir de gözetleme kuleleri çıktı. ortaçağ’dan beri sakız üretimiyle özelleşen adanın korsanlara karşı koruma kalkanı bu kuleler.
sadece gözetleme kuleleriyle yetinilmemiş, sakız üreten köyler de kale mantığında inşa edilmişler; surları, kapıları, dar sokakları, bitişik evleriyle. bu köylerin, benzer geleneksel yerleşimlerden en ilginç farkı ise; tam merkezlerinde bir dini binanın değil, sakızın depolandığı büyük bir yapının bulunması. insanın her zaman ve öncelikle ekonomik bir varlık olduğunun ispatı!
adanın merkezinde ise ege’de bizans’tan kalma en eski ada manastırı olan, unesco dünya mirasına kayıtlı nea mori manastırı bulunuyor; dağların arasında, önü denize açılan kanyonsu bir vadiye bakan bir çukurda konumlanmış, belli ki korunma amaçlı olarak oraya saklanmış.

olympi sokağı

mesta sokağı

sakız müzesi / mastica museum

ortaçağdan beri varolan pyrgi, olympi ve mesta adanın en turistik köyleri. bunlar aynı zamanda sakız üretimi yapan köylerin belli başlıları; mutlaka gezilmeliler.
hazır bu köyler gezilirken, sakız müzesi'ne de uğranabilir; hem sakızın nasıl elde edilip işlendiğini öğrenmek hem de güncel yunan mimarlığının, yakın zamanda uluslararası bir ödül de almış olan kalburüstü bir örneğini deneyimlemek için. müzenin mimarları kizis studio.

bu sakız köyleri üçlüsü dışında, dağ köyleri olarak tanımladığım bir üçlüyü de ben tavsiye ederim: volissos, avgonima ve anavatos.

ege'den volissos'a bakış

volissos'tan ege'ye bakış

sakız’da her keyfe göre kumsal ve deniz var; derin, buz gibi soğuk, taşlı, sığ, kumlu, ılık.
kuzey ve kuzeybatısındaki kumsallar daha bakir, zor ulaşılır (toprak yollu) ve donatısız (lokantasız). güney ve doğusundakiler daha popüler, kalabalık, asfalt yollu ve lokantalı.
lokanta olması, çoğunlukla şemsiye ve şezlongun olması anlamına geliyor. illa yemek yemek gerekmiyor, bir frappe ısmarladığınızda şemsiye ve şezlongu kullanma hakkınız oluyor. ister bakir ister kalabalık olsun, neredeyse bütün kumsallarda değişme kabini ve duş var.

mavra volia kumsalı

kumsalda çakıl, sessizlik ve sakinlik, denizde buz gibi su istiyorsanız lefkathia ve limnos kumsallarını, kalabalık, hareket ve cıstak cıstak müzik seviyorsanız agia fotini kumsalını tavsiye ederim.
lokantası olmayan ama basit bir büfenin hizmet verdiği, herkesin kendi şemsiyesini getirdiği kara taşlı kumsal (mavra volia)'da ise mutlaka denize girmelisiniz. ana kumsaldan batıya doğru yüründükçe iyice tenhalaşan küçük koylar var; doğa harikası bir yerde yalnız kalmak isteyenler için birebir.


adada çoğu şey, doğal olarak sakızlı. sakız aromasını sevenler için ada bir cennet.
ada üretimi olup sakızlı olmayan tek şey birası. normal yunan biralarından (mythos ve alpha’dan) az biraz daha pahalı ama bayağı lezzetli.

mouria taverna'da soframız

herhangi bir yunan adasındaki herhangi bir taverna/lokantadan memnun kalmamak çok zor. yedi günde sakız‘da pek çok tavernada yemek yedim, özellikle üçünü önereceğim:

.çeşme feribotlarının da yanaştığı liman kenti castro’ya çok yakın olan mouria taverna.
eğer arkeolojiye ve edebiyata meraklıysanız, aslen kibele tapınağı olan "homeros taşı"nı ziyaret edersiniz zaten, mouria taverna da oraya çok yakın. lokanta suyun üzerinde gibi ve önünden denize girilebiliyor. menüsünde bir çok kendi spesiyaliteler var; mesela karidesli soğanlı tava, uzolu köfte, domates kızartması gibi ve hepsi birbirinden lezzetli.
buranın adada yemek yediğim en lezzetli ve aynı zamanda fiyatı en uygun lokanta olduğunu belirtmeliyim. bizim yemek yediğimiz öğle saatinde lokanta tam doluydu ve bizim masa dışındaki bütün müşteriler yunandı. bu yüzden buranın adayı istila eden türk turistler tarafından keşfedilmemiş olduğunu zannetmiştim ancak sonradan instagramdan baktığımda durumun öyle olmadığını fark ettim.

.dağ köyü avgonima'daki to asteri taverna.
köyün en ucunda, batıya, engin ege'ye tepeden bakan enfes bir manzaraya sahip bu aile işletmesinin de yemekleri şahane. şarap sosunda horoz ve odun ateşinde oğlak menünün favorileri. patates kızartmasının da enfes olduğunu eklemeliyim. lokantanın pansiyon hizmeti de var.

.sakız köylerinden mesta'nın hemen girişindeki kastro pizzeria. 
adına bakıp bir yunan adasında pizzacı mı öneriyorsun diye düşünebilirsiniz. bize de burayı mesta'daki bir dükkan sahibi önerdi. evet pizzaları çok lezzetli, ama menüsünde bilinen bütün geleneksel yunan yemekleri mevcut ve onlar da çok çok lezzetli. örneğin, deniz ürünlü makarnası enfesti ve adada yediklerimiz arasında en iyisiydi.

to asteri'de yemek sonrası ikramı

yunan adalarında konaklanılacak yerlerin de genel olarak sorunlu olduğunu düşünmeyenlerdenim, yani her yerde kalınabilir. yine de sakız'da bir yeri özellikle tavsiye etmek isterim. bana da yakın bir dostum önermişti: louiza apartments.
burası adanın güneyinde, prygi köyünün yakınında bir koyda bulunuyor. arabasız ulaşmak imkansız. yolun son bir kilometresi toprak. koyda başka tesis yok.
dört daireli bir pansiyon burası. fiyatı çok hesaplı (adanın en ucuzlarından biri olmalı). fiyat ile ters orantılı olarak çok şık, zevkli ve detaylı döşenmiş ve hazırlanmış bir tesis. odalarda mutfak var, ancak yakında yemek yiyecek yer olmadığı için kahvaltı ve akşam yemeği hizmeti sunuluyor; bunlar da yine çok ucuz fiyatlara. örneğin çeşidi bol ve taze bir kahvaltı 5 avro ki adada (ve hatta karşı yakada, yani çeşme'de) bu fiyata o kahvaltıyı etmek imkansız.
gece etrafta hiç ışık olmadığı için, hele de benim orada kaldığım vakitlerde ay henüz yeni ay evresinde olduğu için, kapkaranlıkta şahane berraklıkta ve netlikte gökyüzü seyrettim; elimi uzatsam yıldızları tutacak, samanyolu'na değecek kadar..
olur da louiza'ya yolunuz düşerse genç, sevimli ve yardımsever işletmecisi stefanos'a benden selam söyleyin!

louiza apartments sahili

2 yorum:

  1. Sakız Adasına bir çok gitme fırsatım olmuştu fakat hepside günü birlik kısa turlardı. Emporios plajında deniz girme ve bir seferinde de scooter kiralama imkanım olmuştu. Genelde merkez takıldığım için köylerini ve müzelerini ziyaret etmek isterim.

    YanıtlaSil