3 Aralık 2017 Pazar

"el rumor del ruido": mekanik cihazlarla yaratılan ses peyzajı






ışık, mekanik ve dijital cihazlar, objeler, mikrofonlar; su, kum, toz, duman ve rüzgar. bu araçların hepsi sahnede bir ses peyzajı yaratmak için kullanılıyor.
hiç bir ilüzyon saklanmıyor, ancak sesin kullanımı çok önemli olduğu için sahne genel olarak loş, dolayısıyla sahnedeki adam apaçık bir aydınlıkta değil ama görünmeyecek karanlıkta da olmadan masayı çekiyor, kutuları yerleştiriyor, pudrayı serpiyor, pervanelerin veya fenerlerin elektrik düğmesini açıyor ve kapatıyor, mikrofonları düzenliyor.

sahnede bir dünya yaratılıyor; tanıdık bir dünya, ama betimleyici değil, daha çok çağrıştırıcı, soyut. atmosfer önce sakince doğal seslerle kurulmaya başlanıyor; su, rüzgar, kum/toprak ve kuş kanatları sesleri. ardından yavaş yavaş ritmik, gürültülü ve kakafonik sesler istila ediyor peyzajı; kentlerden aşina olduğumuz sesler...

sesleri çıkaran objeler (küçüklü büyüklü dikdörtgen prizmalar) bir masa üzerinde yavaş yavaş biraraya geldikçe bir kent parçası beliriyor önümüzde. hemen ardından sahne arkasında durmakta olan ve masa üzerindeki o küçük parçaların bir ölçek büyükleri olan kutuların ışıkları yanıyor ve evlerin/odaların/binaların içine girmiş oluyoruz böylece; sinemasal dilde konuşursak "zoom yapmış" oluyoruz yani.
her bir kutunun içinde bir top var, belli bir mekaniğe bağlı olarak duvar yüzeylerine çarpa çarpa dönüyor. biz şehir insanları mı yoksa, o kutuların kısırdöngüsünde sıkışmış olan her bir top; tekerlekte dönen fareler gibi...

kutular üst üste gelip bir apartman kesiti oluşturduklarında, sahnedeki adam gösterinin tek figüratif sekansını oluşturmaya yöneliyor: her kutunun içine tanıdık objeler (kitap, içinde fokurdayan bir efervesan tablet bulunan su dolu bir bardak, kaşığı dönen bir kahve/çay fincanı, televizyona dönüşmüş bir cep telefonu ekranı, ayna vb.) yerleştiriyor; soyut olan somutlaşıyor.

son sekans ise, farklı boyutlardaki cep telefonu ve ipad'lerle yaratılmış; digital cihazlardan konuşan insan sesleri gelmekte ancak ekranlarda sadece siyah ve beyaz çizgilerden oluşan görüntüler/grafikler hareket etmektedir; her bir insan sesi hareketli bir barkoda indirgenmiştir.
bir yandan sahnenin gerisindeki kutuların içinde toplar dönmeye devam ederken, diğer yandan  öndeki masanın üzerindeki ipad'lerin yüzeylerinde çizgiler kaybolup görünmektedir. sanki; günümüzün her biri bir barkoda dönüşmüş şehirli bireyleri kendi sınırlı ve sıkışık dünyalarında/mekanlarında sonsuza kadar dönüp durmaktadırlar.

ispanyol onirica mecanica topluluğunun el rumor del ruido (seslerin mırıltısı) isimli obje tiyatrosu gösterisi sahnede seslerden bir peyzaj yaratıyor, ve bana göre bu yolla günümüz dünyasında kentli bireyin içine düştüğü yabancılaşmayı ve yalnızlığı anlatıyor.
topluluğun aynı zamanda kurucusu olan jesus nieto gösterinin dramaturjisini ve obje tasarımını gerçekleştirmiş. müzik ve gösterinin ortak tasarımcı ise pedro guirao.

oyunun dramaturjik kurgusunun başarısı, işi sadece ses enstalasyonu/yerleştirmesi etiketi takılacak bir tasarımın ötesine geçirip, bir durumu/hali soyut bir düzeyde betimleyen atmosferik bir ortam yaratımını sağlamış olması. ortaya birinci sınıf bir sahne gösterisi çıkmış.
mizansenin ana fikirlerinden biri olan; sahnenin genel olarak karanlık bırakılması ve ışığın sadece ses çıkaran düzenekleri aydınlatması ise, ses üzerine kurulu bir iş için çok doğru bir seçim. geçenlerde bir panelde değerli müzisyen ve akademisyen alper maral gözlerimizi kapattığımız takdirde içinde bulunduğumuz mekanın akustiğini ve sesleri daha yoğun bir şekilde algılayabileceğimizi söylemişti. benzer bir mantıkla; efsanevi piyanist svatoslav richter resitallerinde oditoryumun ışıklarını iyice azalttırır, sadece piyanosunun başında bir mum yakardı; görselliğin dikkat dağıtıcı özelliğini en aza indirmek için. richter bu büyüleyici atmosferi 90'ların başında cemal reşit rey konser salonu'nda verdiği konserde istanbul seyircisine de birebir deneyimletmişti.

el rumor del ruido (seslerin mırıltısı) istanbul'da ikinci yılındaki atta  - çocuklar ve gençler için uluslararası sanat festivali kapsamında bugün (3 aralık 2017) iki seans olarak sahnelendi.
geçen yıl olduğu gibi maalesef bu yıl da festivalin alışveriş merkezleri içindeki gösterileri boş salonlara oynadı. halbuki festival iki yıldır şehrimize birbirinden ilginç, yaratıcı ve değerli tiyatro gösterileri getiriyor. sadece çocuk tiyatrosu olarak değil, genel olarak tiyatro sanatını zenginleştiren işler bunlar; tiyatrocular ve tiyatro öğrencileri için çok da öğreticiler kanımca.
tiyatrocularımız keşke bu yapıma ve festivalin geneline daha çok ilgi gösterselerdi. umarım önümüzdeki yıllarda öyle olur; belki bu sayede seyircimizin de merakı ateşlenir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder