fotoğraf: wonge bergmann
dünyanın başlangıcına mı tanıklık ediyoruz, sonuna mı! yoksa; kaçınılmaz son çoktan gerçekleşmiş, yeniden hayat tohumu mu serpiliyor toprağa!
seyrettiğimiz bir doğa belgeseli mi, yoksa bilim-kurgu filmi mi! toz haline gelmiş, havada dans eden hayvan kemikleri stanley kubrick'in "2001: bir uzay macerası" menşeli olabilir mi!
tiyatronun çağdaş büyücüsü romeo castellucci yine sıradışı bakışını koydu ortaya;101 yıllık bale müziği "le sacre du printemps" (bahar ayini)'ni "insansız" sahneledi; sadece makinalarla ve hayvan kemiği tozlarıyla!
igor stravinski'nin "bahar ayini" 1913'te vaslav nijinski koreografisiyle ilk defa sahnelendiğinde/icra edildiğinde nasıl çığır açtıysa, castellucci'nin 2014 yorumu da bence en az o kadar etkileyici ve çığır açıcı.
alman eleştirmenlerinin çoğunun castellucci yorumuna burun kıvırma haklarını -ve pina bausch'un "bahar ayini" koreografisine duyduğum koşulsuz hayranlığımı- bir kenarda saklı tutsam bile, castellucci'nin felsefik/kavramsal "bahar ayini"nin, bizlere (seyircilere, sanatçılara, şimdinin insanlığına) sahne sanatlarının günümüzde nerelere kadar varabileceğini gösteren mükemmel bir örnek olduğu gerçeğini yadsıyamam!
fotoğraf: danzon
makinalar ve tozlar
oturmak için salona girdiğimizde sahneyle seyirciler arasına plastikten şeffaf bir perde gerilmiş olduğunu görüyoruz; karanlık şeffaf perdede, aydınlıkta oturan bizler yansıyoruz; bir bakıma, seyirciler sahnenin içindeler..
önce müzik başlıyor; yapıtın ünlü başlangıcı: obua solosu. seyirci tarafının ışıkları sönüyor. müziğin "l'adoration de la terre" (toprağa tapınma) başlıklı birinci kısmının "introduction" (giriş) bölümü bir süre karanlıkta devam ediyor.
biraz sonra, sahnenin çiğ neon ışıkları yanıyor; boş, beyaz bir alan, arkası beyaz yanları siyah perdelerle kaplı, tavanı makinalarla dolu. görüntüyü sindiriyoruz bir süre.
müzikteki ilk kıpırdanmalarla birlikte en arkadan öne olmak üzere sırayla tepedeki makinaların ışıkları (kırmızı şeritli işaretler, kronometrik göstergeler) teker teker yanmaya başlıyor; "uyanıyorlar".
"les augures printaniéres" (baharın kahinleri) bölümünün sert ve keskin vurgularının duyulmasıyla birlikte ise makinalar harekete geçiyorlar: toz püskürtmeye başlıyorlar.
takip eden "jeu du rapt" (kaçırma oyunu), "rondes printanières" (baharın çemberleri), "jeux des cités rivales" (rakip kabilelerin oyunu), "cortège du sage: le sage" (yaşlı bilgenin gelişi) ve "danse de la terre" (toprağın dansı) bölümlerinde stravinski'nin çağ açan müziğinin bütün nüanslarını takip ederek tozlar noktasal, çizgisel, yüzeysel, kütlesel; dönerek, salınarak, kırılarak; bir anda, aynı anda, asimetrik, şaşırtılmış olarak; ince ince, yoğun; zemine çarptığında ses çıkararak, sessizce dökülüyor, akıyor "gök"ten "yer"e. müzik çoştuğunda, çıldırdığında, haykırdığında, tiz çığlıklar attığında tozların dansı da kaosa dönüşüyor. "danse de la terre" (toprağın dansı)'nın sonuna doğru müziğin ulaştığı döngüsel, helezonik hız, makinaların da dönerek, salınarak toz püskürtmeleriyle görselleşiyor.
"le sacrifice" (kurban) isimli ikinci kısmın, fırtına öncesi sakinliğindeki durgun, dingin ama olasılıklara gebe "introduction" (giriş) bölümünde sahnenin yanlarını kaplayan siyah perdeler bir tarafa çekiliyor ve arkalarından çıkan beyaz duvarlarla birlikte sahnenin tamamı beyaza bürünüyor.
müziğin sakinliğini sürdürdüğü "cercles mystérieux des adolescentes" (genç kızların gizemli çemberi)'nde o ana kadar tavan seviyesinde konumlanmış olan makinalar yavaş yavaş aşağıya inmeye başlıyorlar. ön taraftaki, çizgisel dizili makinalar iniyor önce, bir seviyede duruyorlar. arka taraftaki, kare oluşturan makina grubu ise neredeyse zemine değecek kadar alçalıyor. o sırada, üzerinde tozlardan bir peyzaj oluşmuş zemin -sanırım altından hava da verilerek- tam kare makina grubunun altında kabarıyor; sanki makinalar toprağı döllüyorlar. zeminde; kare makinaların merkezinde noktasal bir ışık kaynağı belirgin olmak üzere, çeşitli ışık lekeleri oluşuyor ve ardından beyaz çizgisel bir ışık sahnenin en arkasındaki perde zeminden yukarıya doğru yavaş yavaş yükseliyor.
onbir keskin vuruşla başlayan "glorification de l'élue" (seçilmişin kutlanması) ve ardından gelen "évocation des ancêtres" (ataların çağrılması) bölümlerinde müziğin yeniden ivme almasıyla birlikte makinalar bu sefer sanki öfke kusmaya, saldırmaya başlıyorlar. ilk bölümdeki -nispeten büyülü atmosfer- yerini distopik bir ortama terk ediyor. makinalardan tozlarla birlikte küçük-büyük kemik parçaları da zemine savrulmaya başlıyor.
en önde, yerden insan seviyesi yükseklikte duran makinalar ise tozlarını zemine değil, seyirciye doğru püskürtmeye başlıyorlar. "action rituelle des ancêtres" (ataların töreni) bölümündeki her keskin vuruşta makinalardan sahne ile seyirciyi ayıran şeffaf perdenin üzerine, hızla çarpacak şekilde büyük parçalar fışkırıyor; sanki suratımıza çarpıyor o toz kitleleri; sanki kan, kin, nefret kusuyor makinalar.
merakla beklediğim, "bahar ayini"nin yükseldiği son nokta "danse sacrale - l'élue)" (seçilmişin kurban dansı) bölümü başladığında ise; sahne ile seyirci arasındaki şeffaf perdenin önüne beyaz bir perde çekiliyor. bir yandan müzik devam ederken, perdenin üzerine kısa cümleler halinde bilgiler yansımaya başlıyor:
meğer, yarım saattir seyrettiğimiz tozumsu madde herhangi bir toz -veya kum ya da tuz gibi bir madde- değil, "kalsiyum hidroksit fosfat" (ca5(OH)(po4)3) imiş. hayvan kemiklerinin (üç barlık mutlak basınç altında ve 1200 derecede 45 dakikalık üç ayrı seansla yakılması, suyla çözdürülmesi gibi) çeşitli işlemlerden geçirilmesi sonucu elde edilirmiş. ph değeri düşük, asidik toprağı yeniden ekebilmek ve dolayısıyla verim alabilmek için gübreleme amaçlı kullanılırmış.
müziğin bitmesine yakın, en son perdeye yansıtılan bilgi ise, bu gösteri için kullanılan tozun 75 sığırın kemiklerinden elde edildiği ve ağırlığının altı ton olduğuydu.
müzik o ünlü helak oluş haliyle biterken en öndeki beyaz perde yana sürüldü ve ardındaki sahne görünür oldu: beyaz tulumları ve koruma gözlükleriyle 5-6 görevlisi tozları süpürmekte, makinalarda kalan tozları olarak dökülmesini sağlayıp kovalara koyuşlarını, etraftaki hayvan kemiklerini büyük bir kutuya biriktirip sahnenin hemen önüne yerleştirmelerini izlemeye başladık. bu sırada seyirci tarafının ışıkları çoktan açılmıştı, fonda ise derinden derinden rus ortodoks kilise müziğinde kullanılan erkek seslerinden oluşan a capella tek bir ton işitilmekteydi.
fotoğraflar: danzon
bazı seyirciler, seyrettiklerinin bitmiş olduğunu kendilerine kanıtlamak için olsa gerek, zoraki ve gönülsüz bir alkıştan sonra kalktılar; bazılarımız uzun süre yerlerimizden kıpırdayamadı.
çoğunluk ise, şeffaf perdenin dibine giderek hemen ardında cereyan eden temizlik operasyonunu, hayvanat bahçesinde demir parmaklık ardındaki canlıları izler gibi merak ve hayretle izleyip, fotoğraf makinalarıyla kayda aldılar.
kavramdan görselliğe
genel olarak ilk(el) insanların, "bahar ayini" yapıtı özelinde ise rusya steplerinde yaşayan paganların tanrılara her bahar verimli bir hasat için kurban olarak insan sunmalarının üzerinden çok zaman geçti. insanlık zamanla kurban olarak insanın yerine hayvanı koydu. günümüzde geleneksel anlamda inançlı insanların bir kısmı hala bir dini ritüel olarak hayvan kurban etmeye devam ediyorlar; ancak çağdaş dünya genel olarak bu alışkanlıktan sıyrılmış durumda. ancak bahsettiğim ikinci yaklaşıma sahip insan toplulukları da dini ritüel amaçlı olmasa bile, çok miktarda hayvan kesmeye devam ediyorlar; beslenmek için. hatta bu katliam o kadar büyük boyutta ki, dünyadaki "etobur" insan nüfusu da göz önüne alındığında 50 yıl sonra dünya üzerinde insanları besleyecek miktarda hayvan eti bulmak imkansızlaşacak.
tanrılara insan/hayvan kurban eden geleneksel insan için verimli bir hasat hayatın devam etmesi demekti; günümüzün etobur insanı ise hayatını devam ettirmek için, castellucci'nin kalın vurguyla ("75 sığırdan elde edilmiş 6 ton kemik tozu!") dikkat çektiği üzere, aşırı boyutlarda bir hayvan katliamı gerçekleştiriyor.
castellucci "bahar ayini"nin konusundan yola çıkarak çağımız dünyasının eleştirisi için kavramsal bir altyapı kurmakla kalmayıp, bir de üstüne bu kavramsal fikrini birebir cisimleştiriyor. "bahar ayini"nindeki arkaik anlamdaki "kurban yoluyla toprağın veriminin sağlanması" (döllenmesi) fikrinin çağdaş anlamdaki karşılığını birebir sahneye taşıyor: toprağın gübrelenmesi (kalsiyum hidroksit fosfat'ın asidik toprağa serpilerek toprağın ph derecesinin dengelenmesi ve ekime uygun hale getirilmesi).
castellucci birebir cisimleştirdiği fikrini görselleştiriyor da: kendisinin deyişiyle; makinalar sert hatları, ağırlığı, geometriyi ve düzeni ile erilliği, tozlar ise kıvrımları, yumuşaklığı, hafifliğiyle, zarifliği ve kaosuyla dişiliği temsil ediyorlar.
fotoğraf: wonge bergmann
mekana dair
insana yer verilmemesi ve sadece makinaların kullanılması dolayısıyla heiner goebbels'in "stifter's dinge" ile uzak akraba kategorisine alabileceğimiz castellucci'nin "bahar ayini" ruhrtriennale'de eski bir endüstri yapısından kültür mekanına dönüştürülmüş geblaesehalle'de sahnelendi.
duisburg'daki landschaftspark-nord eski fabrika yapılarının oldukları gibi korundukları, genelin bitki peyzajıyla düzenlendiği, içindeki bazı yapıların ise kültür-sanat etkinlikleri için en az müdahele ile dönüştürüldüğü bir park, geblaesehalle bu parkın içinde bir yapı. fuaye olarak tasarlanmış mekanda mevcut makinalar oldukları gibi durmaktalar; gösteri öncesinde biranızı makinaların arasında içiyorsunuz, gösteri programını ve festivalin hediyelik eşyalarını satan banko da makinaların arasında bir yere yerleştirilmiş. çelik taşıyıcılarla tasarlanmış, mevcut mimariye minimal düzeyde müdahele eden seyirci tribününün altı da yine mevcut makinalarla dolu, onların arasından geçerek salondaki yerinize gidiyorsunuz.
atmosferini makinaların tanımladığı bir mekanda bilgisayar programıyla çalışan 40 tane makinanın hükmettiği bir gösteri izlemek oldukça etkileyici olduğu gibi; her ne kadar sahne ile seyirci arasında şeffaf bir perde gerilmiş olsa da gerçek hayat-sahne ayırımını da iyice flulaştırdı. hayvan kemiği tozlarının kırılganlığı, hafifliği, yumuşaklığı daha bir anlam kazanıyor.
fotoğraf: danzon
romeo castellucci bu projeyi aslında geçen sene gerçekleştirecekti; "bahar ayini"nin 100. yılında; manchester festivali, ruhrtriennale ve müziğin kaydını gerçekleştiren topluluğun bağlı olduğu kurum olarak da perm operası'nın ortaklaşa projesiydi. castellucci geçen yıl manchester'daki prömiyere 1.5 ay kala, hayalindeki prodüksiyonu gerçekleştirebilmek için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu belirterek projeyi iptal ettiğini açıkladı.
"bahar ayini" bir yıllık bir ertelemeden sonra proje ağustos'ta ruhrtriennale'de prömiyer yaptı, 2014'te yerleşik sanatçısı ilan edildiği paris festival d'automne (güz festivali) kapsamında aralık'ta dokuz gösterim yapacak (bazı tarihlere hala bilet var), 2015 mayıs'ında da rusya'nın perm şehrine gidecek. castellucci'nin ayini herhalde; paris'te la villette parkının içinde eski mezbaha binasından dönüştürülmüş grande halle de la villette'de daha da derin anlamlar kazanacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder