13 Şubat 2014 Perşembe

istanbul için tiyatro vakti!


şu sıralar oynanmakta olan bütün oyunları izleyebilmiş değilim, 
ama izlediklerim arasından tavsiye ettiklerim:

.şekersiz, yan etki
.şapkalı o* çocuğu, ikinci kat
.öğüt, ekip
.yaşamak denen şu zahmetli iş, devlet
.üç yapraklı yonca, öteki hayatlar
.arturo ui'nin önlebilir yükselişi, adam
.garaj, craft
.çinka, altıdan sonra
.ali ile ramazan, stüdyo 4 istanbul
.altıbuçuk, ikinci kat
.örümcek kadının öpücüğü, hal
.yirmibeş, d22
.beraberce ölmek, biriken

8 Şubat 2014 Cumartesi

"Umut Mekanları"ndan...



"...Şehri son derece karışık kılan sorunların ikinci kökü, kurumsal parçalanma ve çökmedir. Yönetimin küçültülmesinin daha rekabetçi bir kent yaratacağı inancının pekiştirdiği daimi bütçe kısıtlamaları, Belediye'nin gerekli veya gereksiz tüm hizmetlerini azaltmasına (ama şirketlere sübvansiyonu artırmasına) yol açıyor. Banliyölerdeki idari yapılarla dayanışma yoluna gitmenin önünde ise, vergiler idüşük, yoksul ve marjinalize edilmişleri dışarıda, zengin ve istikrarlı olanları içeride tutmaya yönelik rekabetçi baskılar var. Federal Hükümet merkeziyetçilikten uzaklaşıyor ve dolayısıyla banliyö ve kırsal çıkarların ağır bastığı Eyalet, kente sırtını çeviriyor. Mahalleler kendi imkanlarıyla ek hizmet satın alabilsinler diye, özel vergi tahakkuk bölgeleri oluşturuluyor. Mahallelerin ellerindeki imkanlar farklılık gösterdiği için, kentsel alan, tıpkı yamalı bohça gibi, sefalet ve çürümüşlük denizinde kendilerini korumaya çalışan göreli bolluk adacıklarına bölünüyor. Bunun bütünlüklü etkisi, metropolitan uzamın bölünmesi ve parçalanmasının yanı sıra, farklılıklar arasındaki sosyalliğin yok olması ve kentin geri kalanına karşı mahalli korumacılık tavrıdır ki bu tavır, kentsel işlevleri felce uğratmanın yanında, siyasal fraksiyonlaşmaya da yol açıyor..."

- David Harvey
Metis
Çev.: Zeynep Gambetti

7 Şubat 2014 Cuma


"Spor faaliyetlerine katılmak bir insan hakkıdır. Her birey herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmaksızın, Olimpiyat ruhu içerisinde spor yapma imkanına sahip olmalıdır. Bunu yapmak için dostluk, dayanışma ve fair-play anlayışının hâkim olması gerekmektedir." 
 Olimpiyat İlkeleri

5 Şubat 2014 Çarşamba

42. müzik festivali: albenisiz ama sağlam bir program!



geçtiğimiz günlerde istanbul müzik festivali'nin 42.sinin programı açıklandı; cumartesi günü de bilet satışları başlayacak.
haddim olmayarak, bu seneki program hakkındaki görüşlerimi ve ilgilenenlere önerilerimi paylaşmak isterim.

dünya üzerindeki her festivalin olmazsa olmaz yıldız sanatçılardan, tabir-i caizse pastanın üzerindeki kremadan, bu seneki festivalimiz biraz mahrum gibi. program hazırlayıcıları da sanki biraz çekingen davranmışlar; küçülmekten yanalar sanki.. zorlu salonunun dahil edildiği, kentin yarı-kamusal alanlarında ücretsiz konserlerin düzenlendiği bir festival nasıl küçülmüş ki dendiğini duyar gibiyim. bakın açıklıyım: son yılların en gözde şancılarından, avrupanın bütün festivallerini ve opera evlerini birer birer fetheden diana damrau'yu büyük-küçük herhangi bir orkestra eşliğinde değil de, bir arpist eşliğinde misafir ederseniz, bir de üstüne, konseri şehrin en zor ulaşılan mekanlarından albert long salonuna koyarsanız; bunun adı küçülme değil de nedir!

ayrıca; sanki bu yıl, hiç olmadığı kadar oda müziği konserleri hakim festivale; benim itirazım olmaz, hatta pek memnun olduğumu söyleyebilirim; ancak 42 yıllık bir festival, hele de istanbul'da düzenleniyorsa;
insan bir kere şöyle büyük bir-iki yabancı orkestra dinlemek istiyor; ama öyle gençlik orkestrası falan değil, ciddi büyük orkestralar;
sonra, en azından bir tane parıltılı bir opera sanatçısı, artık jonas kaufmann mı olurdu bu, anna netrebko mu, rollando villazon'a bile razıydık, sahi, onun sözü yok muydu istanbul'a, iki-üç yıl önce rahatsızlık dolayısıyla iptal etmemiş miydi konserini; christian gerhaher'den veya matthias goerne'den bir lied akşamı bile olurdu;
sonra, rene jacobs, william christie, john eliot gardiner, thomas hengelbrock gibilerinden bir dönem müziği ustası da, orkestrasıyla birlikte konuk olsa fena olmazdı hani;
bu sene hiç resital de yok, fark ettiniz mi; nerede andras schiff, maurizio pollini, igor levit, mitsuko uchida mesela;
ve, bir zamanlar müzik festivali'nde mutlaka bir bale-dans topluluğu da olurdu; şehrimizde sezon içinde zaten mumla aradığımız yabancı dans topluluklarından birini en azından müzik festivali kapsamında izlemek hiç olmazsa bir kazanç oluyordu!

....

bu yılki konserlerin programlarına bakınca; maalesef barok, klasik ve romantik dönem arasına sıkışılmış olduğunu görmek üzüyor; tabii ne yaparsın, klasik müziğin en çok satan dönemleri bunlar; iksv elini sağlam tutmaya çalışıyor.

lehler de olmasa; ya da başka bir deyişle, polonya-türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yılı olmasa, çağdaş müziği mumla arayacaktık.

iki muhteşem piyanistin, nelson freire ile piotr anderszewski'nin orkestra eşliğindeki konserlerinin aya irini'de olması ise büyük yazık; oranın akustiğine en uymayan kombinasyon: piyano+orkestra!

....

nacizane önerilerim:

.diana damrau & xavier de maistre

.yıldızlarla oda müziği konserleri 1 & 2:
ilki albert long salonunda; 150 dakikalık süresiyle brahms'ın bütün piyanolu dörtlülerini kapsıyor..
ikincisi, ilk defa geçen sene festival mekanlarına dahil edilen kumkapı'daki surp vortvots vorodman kilisesi'nde; beethoven ve brahms'ın piyanolu üçlüleri..

.festival buluşmaları 2:
bu festivale özel olarak biraraya gelen troussov, capuçon ve wang albert long salonu'nda brahms, mendelssohn-bartholdy ve dvorak (dumky) çalacaklar..

.sinfonia varsovia'nın birinci ve üçüncü konserleri:
birincisinde varşova filarmoni korosunun da katılımıyla alexander raskatov'un istanbul festivali siparişi yapıtının dünya prömiyeri gerçekleşecek, konsere ayrıca yuri bashmet solist olarak katılacak..
üçüncüsünü efsanevi şef & besteci krzysztof penderecki yönetecek, leh requiem'inden chaconne ve 2. senfonisi çalınacak, ayrıca kemancı julian rachlin mendelssohn-bartholdy'nin konçertosunda solist olacak..

.sait faik'i hatırlamak
sait faik, fazıl say, özen yula!
bitmedi: borusan quartet, derya türkan, birsen tezer, serenad bağcan!
bitmedi: demet evgar, songül öden, esra bezen bilgin, aykut köselerli!
veee burgazada meydanı!
beklentiyi yüksek tutmamak lazım, ama bu kombinasyon da müthiş hani!