21 Aralık 2024 Cumartesi

21 ARALIK



1628 parma'daki barok saray tiyatrosu teatro farnese'de ilk kez bir gösteri sahnelenmiş

1879 henrik ibsen'in nora ya da bir bebek evi adlı oyununun dünya prömiyeri kopenhag'daki det kongelige teater'da gerçekleştirilmiş; evlilik kurumuna o dönemki bakış açısı göz önünde bulundurulduğundan nora bu gösterimin sonunda kocasıyla kalmış, oyunun ibsen'in orijinal sonuyla ilk gösterimi 1880'te münih'te gerçekleşmiş

1903 fransa'nın en önemli edebiyat ödülü olan prix goncourt ilk kez verilmiş; ödülün ilk sahibi john-antoine nau olmuş

1913 arthur wynne tarafından icat edilen dünyanın ilk çapraz bulmacası new york world gazetesinin hafta sonu ekinde yayınlanmış

1988 gary marshall'ın yönettiği bette midler ve barbara hershey'in oynadıkları beaches gösterime girdi


1989 üsküdar muhasipzade celal sahnesi'nde istanbul şehir tiyatroları yapımı cevat fehmi başkut'un buzlar çözülmeden adlı oyununu ailecek ve apartmandan komşularımız onnik amca ve eşi nebiş teyzeyle seyrettik

 2012 m.ö. 11 ağustos 3114'ten bu yana devam eden maya takvimi sona erdi



20 Aralık 2024 Cuma

Çağdaş Zamanlara Taşınmış Bir Händel Oratoryosu: Teatro Real’de “Theodora”

beklerken

Oditoryumun ışıkları sönüp, sahne perdesi yukarı kalktığında günümüzdeki bir endüstriyel mutfak mekanıyla karşı karşıyayız; burası ya bir otelin, ya bir lokantanın ya da bir yemekhanenin mutfağı olmalı. Yüksek tavanlı bu mekandaki çelik tezgahlar ve dolaplar arasında, önlüklü mutfak işçileri harıl harıl hazırlık yapmaktalar. Halbuki seyretmeye başladığımız yapıt, yani George Frederich Händel'in Theodora adlı dramatik oratoryosu, dördüncü yüzyıl Antakya'sında geçmektedir ve Hıristiyanlığı seçmiş olan Prenses Theodora ile ilgilidir.

Händel’in 1749’da yazdığı, 1750’de Londra’da prömiyeri yapılan oratoryonun librettosunu kaleme alan Thomas Morell, hikayeyi Robert Boyle'un 1687’de yazdığı “The Martyrdom of Theodora and of Didymus” adlı kısa romana dayandırmış, Corneille'in aynı konu üzerine yazdığı oyundan da öğeler kullanmış. Tarihsel bir gerçeklik olarak, İmparator Diocletian döneminde yaşamış Antakyalı bir soylu kadın olan Theodora, Hristiyanlığa geçmiş ve 304 yılında şehit edilmiştir. Oratoryoda ise, imparatorun onuruna düzenlenen bir pagan ritüeline katılmayı reddeden Prenses Theodora hapse atılır ve tapınak fahişesi olarak hizmet etmeye mahkum edilir. Ona olan aşkından dolayı gizlice Hristiyanlığa geçen Roma askeri Didimus, Theodora’yı kurtarmak için hapishaneye sızar. Kıyafetlerini değiştirirler, böylece Theodora hapishaneden kaçar ama sevgilisini geride bırakmaya gönlü elvermeyince geri döner ve ikisi de yakalanırlar. Oratoryo, Theodora ile Didimus'un şehit olmayı beklemeleriyle sona erer.

İngiliz tiyatrosunun “yaramaz çocuk”larından Katie Mitchell hikayeyi, başta belirttiğim gibi, günümüz zamanına taşımış. Kitapçıktaki bir cümlelik sinopsise göre Roma Büyükelçisi Valens'in elçilik konutunda çalışan köktendinci Hıristiyanlar gizlice elçiliği yok etmek için planlar yapmaktadırlar. Direnişçilerin başını çeken de, Händel’in aslında metanetli ve pasif olarak tasvir ettiği Theodora’dır. Dolayısıyla, Mitchell’in feminist anlatısında Theodora bir din şehidinden çok köktendinci bir devrimcidir; Theodora, ikinci perdede diğer direnişçilerle birlikte mutfak tezgahında bir bomba hazırlar, yakalanınca gösterişli bir peruk ve göz alıcı dar bir kıyafet giydirilerek, meğer elçiliğin içinde kadınların kilit altında tutulduğu bir genelev vardır, oraya, yanında pol dansı yapan kızlarla birlikte, fahişe olarak çalıştırılmak üzere kapatılır. Mitchell’in yorumunda Theodora ile Didimus, oratoryonun özgün hikayesinin sonunda olduğu gibi şehit de edilmezler, Septimus tarafından donsunlar diye kondukları buzhaneden İrene tarafından kurtarılırlar ve ardından Theodora tabancayla Valens’i öldürür.
Kitapçıktaki sinopsiste mekan açıklaması olmasa, bir elçilik konutundan çok, mafyanın işlettiği bir otelde geçmesi daha muhtemel ve tutarlı olacak Mitchell’in anlatısı, müzik tarihçileri tarafından; dini bağlılığı ve insani asaleti samimi ve kişisel bir düzeyde konu edindiği, müzikal olarak ise bestecinin önceki oratoryolarından farklı olarak dinginlik ve huzur duygusu barındırdığı ve aryaların güzelliğinin yanı sıra tefekkür niteliğine sahip koro partileri de içerdiği belirtilen bu yapıtı, heyecan ve merakla izlenen bir aksiyon-gerilim filmi atmosferine büründürmüş. O kadar ki Mitchell, aynı gerilim filmlerindeki can alıcı sahnelerin yavaş çekimle gösterilmesi gibi, bazı kilit sahneleri, oyuncuları yavaş hareket ettirerek oynatıyor.

Anlatının geçtiği binadan yatay bir kesit alınmış gibi, bazılarının aralarındaki koridor ve holler ile birlikte, beş ana mekanın yan yana dizilmiş olduklarını, yapımın ilerleyen dakikalarında fark ettiğimiz Chloe Lamford imzalı ilginç ve işlevsel sahne tasarımı; sahne ağzından oditoryuma o sırada olayın geçtiği mekanı gösteriyor, eğer aksiyon yan mekana geçiyorsa dekor da o yöne yavaş yavaş kayarak yan mekanı görünür kılıyor, bazen birbirleriyle bağlantılı olaylar yan yana iki mekanda ve aralarındaki koridor veya holde gerçekleşiyorsa, onların hepsini birden görünür kılarak eş zamanlı sahnelemelere de imkan sağlıyor, dolayısıyla bu yan yana dizilmiş mekan serisinin sağa veya sola kaydırılması anlatının kesintisiz bir akıcılıkla ilerlemesini sağlıyor. Anlatı bu anlamda, yani sadece içerik olarak değil biçimsel olarak da sinemasallaşıyor, çünkü yapım sahne tasarımı olarak, bir filmde kameranın pan (kesintisiz yatay harekette çekim) yapmasına benzer şekilde, sinemanın biçimsel estetiğini kullanıyor.

alkışlarken

2022’de, oratoryonun 1750’daki prömiyerinden sonra Londra’daki Kraliyet Operası’nda (Royal Opera House) ilk seslendirilişi olarak sahnelenen bu yapım, ortak yapımcısı olduğu Madrid’deki Teatro Real (Kraliyet Operası)’nda ise 2024 yılının Kasım ayı boyunca seyirci karşısına çıktı. Bu, oratoryonun İspanya’da ilk sahnelenmiş versiyonu olmasının yanı sıra, Katie Mitchell’ın da Teatro Real’de sahnelediği ilk yapımdı. Madrid’deki kadro Londra’dakinden dört şan sanatçısını içeriyordu: Theodora rolünde soprano Julia Bullock, Theodora’nın yakın arkadaşı İrene rolünde mezzo-soprano Joyce DiDonato, zalim Romalı komutan Septimus rolünde tenor Ed Lyon ve haberci rolünde tenor Thando Mjandana. Madrid kadrosunda ayrıca, Didimus rolünde kontrtenor İestyn Devies ve Valens rolünde bas Callum Thorpe sahneye çıktılar. Kraliyet Operası Orkestrası ve Korosu’nu, kurumun aynı zamanda müzikal direktörü olan İvor Bolton yönetiyordu.

İki ara dahil yaklaşık 3.5 saat süren yapımda şef Ivor Bolton orkestradan abartıya gerek duymadan, hassas ve sıcak renkli, ölçülü ama ağırbaşlı olmayan, tempolu ve titiz bir icra çıkarmayı başardı. José Luis Basso yönetimindeki koro, seyirciyi parlak bir sonla memnun etmekten uzak; sakin ve ince bir ninni gibi olan ikinci ve üçüncü perdeyi sonlandıran koro partilerinin yanı sıra yapımın genelinde sıcak tonda, yumuşak ve dengeli bir icra sundu. Julia Bullock, aslında oldukça yabancılaştırıcı, dikkat dağıtıcı ve şancı için hareketli bir mizansene sahip bu yapımda, Theodora’yı kırılganlık ile içsel güç arasında huzursuz ama ideal bir dengeyi tutturmaya çalışarak yorumlamasına rağmen, vokal açıdan genel olarak yorgun, donuktu ve özellikle tiz seslerde sorunluydu. Yine de Bullock’un Didimus’u canlandıran kontrtenor İestyn Devies ile olan ses uyumu sayesinde, onunla olan düetlerindeki performansı doyurucuydu. İkilinin elektriği özellikle oratoryonun sonundaki “Streams of Pleasure Ever Flowing, Thither Let Our Hearts Aspire!” düetinde doruğa ulaştı. Ayrıca Devies, güçlü sesi ve partilerine yaptığı zarif süslemelerle yapımın başarılı icracılarındandı. Tenor Ed Lyon ve bas Callum Thorpe da güçlü ve dolgun sesleriyle kulaklarımıza hitap ettikleri gibi, fiziki görünüşleri ve oyunculuklarıyla canlandırdıkları komutan ve vali karakterlerinin acımasız iktidarı temsil eden taraflarını başarıyla yorumladılar. Joyce DiDonato ise berrak ve canlı sesi, nüanslar içeren ses rengi ve diksiyonunun saflığıyla, sadece “As with rosy steps” ve “New scenes of joy” gibi çokça bilinen değil, icra ettiği her aryada dinleyicileri mest etti ve her partisinin sonrasında seyircilerden alkış aldı.

alkışlarken

1750’deki prömiyeri, gerek konusunu Eski Ahit’ten almaması ve sonu trajik bir şekilde biten bir Hristiyan erdemi hikayesi anlatması, gerekse de hemen öncesinde Londra’da gerçekleşen hafif depremler nedenleriyle az seyirci gelmesinden dolayı ilgi görmeyerek halk nezdinde başarısızlığa uğrayan, ancak uzmanlar ve müzisyenlerin yanı sıra Händel’in kendisinin de en önemli oratoryosu olarak gördüğü, hatta yazdığı en iyi koro partisinin “Messiah”sındaki ünlü “Hallelujah” değil, bu yapıtında ikinci perdeyi kapatan “He saw the lovely Youth” olduğunu bile iddia ettiği “Theodora”, çağdaş zamanlarda 1996’da yönetmen Peter Sellars ile orkestra şefi William Christie ikilisinin Glyndebourne Festivali için bir araya geldikleri, başrolünde Dawn Upshaw’ın olduğu yapım ile tekrar seyircinin ve opera evlerinin radarına girmişti. Katie Mitchell’in yönettiği ve Joyce DiDonato’nun yıldızlaştığı, Londra ve Madrid’in Kraliyet Operaları’nın bu ortak yapımı ise, “Theodora”ya güncel bir soluk vererek, onu yeni seyircilere ve ileriki nesillere taşıyor.

[Bu yazıdaki fotoğraflar ve videolar Mehmet Kerem Özel'e aittir; 15 Kasım 2024 tarihinde çekilmişlerdir]

 [Bu yazı Andante dergisinin Aralık 2024 tarihinde yayınlanan 218. sayısında, gösteriden fotoğraflar ile yayınlanmıştır.]

20 ARALIK


2015 paris'te odeon - theatre de l'europe'da romeo castellucci'nin orestie, une comedie organique? adlı aşiklos uyarlamasını seyrettim

2015 aynı akşam palais garnier'de elina garanca resitaline gittim



19 Aralık 2024 Perşembe

19 ARALIK




1686 daniel defoe'nun kurgu karakteri robinson crusoe, 28 yıl mahsur kaldıktan sonra adasını terk eder

1732 benjamin franklin, richard saunders takma adıyla poor richard's almanack'ı yayınlamaya başlamış; sonraki 25 yıl boyunca her yıl bir sayı çıkarmış

1843 charles dickens'ın a christmas carol adlı kitabı yayımlanmış, 6.000 kopya satılmış

1979 robert benton'ın yönettiği ve dustin hoffman ile meryl streep'in başrollerinde oynadıkları kramer kramer'e karşı gösterime girdi

1980 martin scorsese'nin yönettiği ve robert de niro'nun başrollerinde oynadığı raging bull gösterime girdi

1980 colin higgins'in yönettiği, dolly parton, jane fonda ve lily tomlin'in başrollerinde oynadıkları 9 to 5 gösterime girdi

2001 istanbul-harbiye'de muhsin ertuğrul sahnesi'nde istanbul şehir tiyatroları yapımı, başar sabuncu'nun anton çehov'dan uyarladığı ve yönettiği herkes aynı bahçede adlı oyununu seyrettim; başrollerde aliye uzunatağan, bennu yıldırımlar, erol keskin ve engin alkan oynuyorlardı 

 2015 ilk defa bir dv8 gösterisi seyrettim; paris'te grande halle de la villette'de llyod newson'ın sahneye koyduğu john

2015 aynı gün matinede annem ve babamla theatre du chatelet'de robert carsen'in sahneye koyduğu arthur freed'in müzikali singing in the rain'i seyrettik



18 Aralık 2024 Çarşamba

18 ARALIK

1938, haber (akşam postası)

 

1892 peter ilyiç çaykovski'nin fındıkkıran balesinin ve isolanta operasının dünya prömiyerleri st. petersburg'da gerçekleştirilmiş

1892 anton bruckner'in 8. senfonisi'nin dünya prömiyeri viyana musikverein'da hans richter yönetimindeki viyana filarmoni orkestrası eşliğinde gerçekleştirilmiş 

1963 blake edwards'ın yönettiği, peter sellers ve david niven'in başrollerinde oynadıkları, tema müziğini henry mancini'nin bestelediği the pink panther filmi gösterime girmiş 

1976 frank pierson'ın yönettiği ve barbra streisand ile kris kristofferson'ın başrollerinde oynadıkları a star is born filminin ikinci yeniden çevrimi gösterime girdi; ben bu filmi annem, ayla teyze ve natali ile pangaltı'daki inci sinemasında seyrettim; sevişme sahnelerinde utandığımı hatırlıyorum 

1994 istanbul-harbiye'de cemal reşit rey konser salonu'nda philippe genty ile mary underwood'un yazıp yönettikleri ne m'oublie pas adlı gösteriyi seyrettim

1998 istanbul istiklal caddesi'nin üzerindeki st. antuan kilisesi'nde sema'nın noel şarkıları konserine gittim

2002 michael cunningham'ın romanından uyarlanan ve başrollerini meryl streep, julianne moore ve nicole kidman'ın paylaştıkları, stephen daldry'nin yönettiği the hours gösterime girdi

2009 james cameron'ın avatar filmi gösterime girdi

2015 paris'te annem ve babamla opera garnier'de ballet de l'opera de paris topluluğundan pina bausch'un le sacre du printemps adlı yapıtını seyrettik; programda ayrıca wayne mcgregor ve christopher wheeldon'ın yapıtları vardı

2022 iskoç profesör genevieve warwick, külkedisi'nin cam ayakkabısının, charles perrault'un fransız kralı 14. louis'nin ayakkabı sevgisi ve versailles'ın aynalı salon'u ile dalga geçtiği esprili bir edebi şaka olduğunu açıkladı





17 Aralık 2024 Salı

17 ARALIK



1865 franz schubert'in bitmemiş senfonisi'nin dünya prömiyeri, ölümünden 37 yıl sonra viyana hofburg'un büyük redoutensaal'ında gerçekleştirilmiş

1938 eric knight, haftalık the saturday evening post dergisinde lassie adlı kısa öyküsünü yayınlamış; iki yıl sonra kitap olarak basılan öykü kısa sürede en çok satanlar listesine girmiş

1951 arne mattsson'un yönettiği hon dansade en sommar filmi isveç'te gösterime girmiş; filmdeki çıplak banyo sahnesi dünya çapında olay yaratmış



16 Aralık 2024 Pazartesi

16 ARALIK

1938, cumhuriyet

 



1967 jacques tati'nin yönettiği playtime gösterime girmiş

1969 gene kelly'nin yönettiği barbra streisand ve walter matthau'nun başrollerinde oynadıkları hello dolly filmi gösterime girmiş

1970 erich segal'in romanından uyarlanan, arthur hiller'in yönettiği ve ryan o'neal ile ali mcgraw'ın başrollerinde oynadıkları love story filmi gösterime girmiş

1985 alice walker'ın romanından uyarlanan, steven spielberg'in yönettiği, başrollerinde whoopi goldberg ve danny glover'ın oynadıkları the color purple filmi gösterime girdi

1992 günter demnig'in kaldırımlara yerleştirdiği stolperstein (tökezleme taşı)'nın ilki köln belediye binası önündeki kaldırıma yerleştirildi; bu taşların üzerinde, yerleştirildikleri kaldırımlara cephe veren evlerde yaşamış ve toplama kamplarına sürülerek öldürülmüş olan yahudilerin isimleri, doğum ve ölüm tarihleri yazılı; bu ilk taşın üzerinde heinrich himmler'in sınır dışı emri bulunur

1993 istanbul cemal reşit rey konser salonu'nda barbara hendricks konserine gittim

2023 brüksel havalimanından yürüyerek 30 dakikada ulaşılan zaventem köyündeki cc factorij'de fc bergman'ın sahneye koyduğu the sheep song'u seyrettim



15 Aralık 2024 Pazar

15 ARALIK


1893 antonín dvořák'ın yeni dünyadan başlıklı 9. senfonisi'nin, dünya prömiyeri olarak açıklanan 16 aralık'tan bir gün önce düzenlenen halka açık ilk icrası new york'taki carnegie hall'da gerçekleştirilmiş; içeri girmek için salonun dışında sağanak yağmur altında uzun bir kuyruk oluşmuş

1939 victor fleming'in yönettiği ve clark gable ile vivien leigh'in başrollerinde oynadıkları gone with the wind gösterime girmiş

1970 robert wilson'ın, new jersey'de tesadüfen tanıştıktan sonra yasal olarak evlat edindiği işitme engelli bir çocuk olan raymond andrews'un fikirlerine dayanan deafman glance adlı müzikal tiyatro yapıtının dünya prömiyeri iowa city'deki center for new performing arts'ta gerçekleştirilmiş

2023 antwerp'teki opera antwerp'te opera ballett vlaanderen yapımı, fc bergman'ın sahneye koyduğu georges bizet'nin les pecheurs des perles adlı operasını seyrettim; bu operayı ilk defa canlı seyrettim



14 Aralık 2024 Cumartesi

14 ARALIK


1918 giacomo puccini'nin il tabarro, suor angelica ve gianni schicchi adlı üç tek perdelik operasının dünya prömiyeri new york'taki metropolitan operası'nda gerçekleştirilmiş

1925 alban berg'in wozzeck operasının dünya prömiyeri berlin'de staatsoper unter den linden'de gerçekleştirilmiş

1928 d. h. lawrence lady chatterley's lover adlı romanını yayımlamış

2008 berlin'de matinede berliner ensemble yapımı, peter stein'ın sahneye koyduğu, klaus maria brandauer'in başrolünde oynadığı heinrich von kleist'ın der zerbrochene krug adlı oyununu, suarede volksbühne am rosa-luxemburg platz'da dimiter gottscheff'in sahneye koyduğu alfred jarry'nin ubukönig oyununu seyrettim