17 Ekim 2024 Perşembe

17 EKİM



1957 albert camus nobel edebiyat ödülü'ne değer görülmüş

1967 galt macdermot'un müziklerini bestelediği, james rado ile gerome ragni'nin tekstini ve şarkı sözlerini yazdıkları hair müzikalinin new york'ta off-broadway dünya prömiyeri joseph papp's public theatre'da gerçekleştirilmiş

1968 steve mcquenn ile jacqueline bisset'nin başrollerinde oynadıkları, peter yates'in yönettiği, sinema antolojilerine giren bir araba kovalama sahnesi içeren bullitt filmi gösterime girmiş

1990 internet movie database (IMDb)'in ilk versiyonu kullanıma açıldı

2010 ilk defa bir rimini protokoll gösterisi seyrettim; garajistanbul'da helgard haug & daniel wetzel'in yönettikleri dağaçar bey ve çöpün altın tektoniği'ni

2013 dusan david parizek'in düsseldorfer schauspielhaus yapımı olarak uyarlayıp yönettiği nora 3'ü seyrettim; başrolde stefanie reinsperger oynuyordu



16 Ekim 2024 Çarşamba

16 EKİM


1922 t.s. eliot'un the waste land adlı şiiri yayınlanmış

2010 xavier le roy'un yorumladığı le sacre du printemps'ı bomonti şebnem selışık aksan sahnesi'nde seyrettim

2012 şahika tekand'ın ilk defa kendi topluluğu dışında bir toplulukla, istanbul şehir tiyatroları'nda sahnelediği bir oyunu, samuel beckett'in oyun'unu seyrettim






15 Ekim 2024 Salı

15 EKİM


1581 ilk bale, catherine de' medici tarafından sipariş edilen ballet comique de la reine paris'te sahnelenmiş

1886 modest mussorgsky'nin müzikal fantezisi çıplak dağda bir gece'nin dünya prömiyeri rusya'nın st. petersburg kentindeki kononov salonu'nda gerçekleştirilmiş

1888 friedrich nietzsche 44. doğum gününde otobiyografisi ecce homo'yu yazmaya karar vermiş

1905 claude debussy'nin la mer adlı senfonik eskizinin dünya prömiyeri paris'te gerçekleştirilmiş

1924 andre breton sürrealist manifesto'yu paris'te yayınlamış 

1940 charlie chaplin'in yönettiği ve başrolünde oynadığı the great dictator gösterime girmiş 

1991 jean genet'nin hizmetçiler oyununu ilk defa seyrettim; istanbul devlet tiyatrosu yapımını reha erdem yönetiyordu, başrollerde nurinisa yıldırım ve gönen bozbey oynuyorlardı

2005 tord gustavsen'i trio'suyla ilk defa konserde dinledim; cemal reşit rey konser salonu'ndaydı

2009 aya irini müzesi'nde vassilis tsabropoulos konserine gittim

2015 tiger lilies'in martin tulinius rejisiyle sahnelediği tiger lilies performs hamlet'i istanbul zorlu psm'de seyrettim


 

14 Ekim 2024 Pazartesi

14 EKİM


1952 modernist binaların en etkililerinden biri olan ve le corbusier tarafından tasarlanan unité d'habitation fransa'nın marsilya şehrinde kullanıma açılmış

1964 martin luther king jr. nobel barış ödülü'ne değer görülmüş

1988 necip mahfuz nobel edebiyat ödülü'ne değer görüldü

2007 brecht'in berlin'deki efsanevi tiyatro topluluğu berliner ensemble yapımı olarak, efsanevi binası theater am schiffbauerdamm'da annem ve babamla robert wilson'ın yönettiği üç kuruşluk opera'yı seyrettik

2018 aurelien bory'nin sahnelediği christoph willibald gluck'un orfee et eurydice operasını paris opera comique'de seyrettim

2018 aynı gün suarede theatre des champs-elysees'de sunwook kim & berlin filarmonisi solistleri oda müziği konserine gittim



13 Ekim 2024 Pazar

13 EKİM


1950 joseph l. mankiewicz'in yönettiği ve başrollerinde bette davis ve anne baxter'ın oynadığı all about eve filmi gösterime girmiş

1962 edward albee'nin kim korkar hain kurttan? adlı oyununun dünya prömiyeri broadway'de gerçekleştirilmiş

1989 savaş dinçel'in oynadığı macit koper'in yönettiği meraklısı için öyle bir hikaye'yi harbiye muhsin ertuğrul tiyatrosu'nun üst kat fuayesinde düzenlenmiş olan cep tiyatrosunda seyrettim

1994 kenzaburo oe nobel edebiyat ödülü'ne değer görüldü

2004 gonzalo rubalcaba'yı ilk defa solo olarak konserde dinledim; cemal reşit rey konser salonu'ndaydı 

2005 harold pinter nobel edebiyat ödülü'ne değer görüldü

2016 bob dylan nobel edebiyat ödülü'ne değer görüldü

2018 yoann bourgeois'nın scala adlı gösterisini paris la scala tiyatrosunda seyrettim



12 Ekim 2024 Cumartesi

12 EKİM




1810 prens ludwig ile saxe-hildburghausen'li therese'nin evliliğini kutlamak için oktoberfest başlatılmış; günümüzde, 16 günlük bayramda yaklaşık 7 milyon litre bira tüketiliyor

1993 cemal reşit rey konser salonu'nda balanescu quartet konserine gittim

2018 olivier dubois'nın kışkırtıcı le sacre du printemps uyarlaması pret-a-baiser sacre 1'i paris - la scala tiyatrosunda gece 12:00'de başlayan gösteriminde seyrettim



11 Ekim 2024 Cuma

11 EKİM


1993 cemal reşit rey konser salonu'nda renata scotto konserine gittim, ona piyanoda roberto negri eşlik ediyordu

2007 13 yıl sonra tekrar berlin'e gittim, bu sefer anne ve babamla. sidi larbi cherkaoui ile akram khan'ın efsanevi gösterisi zero degrees'i hebbel tiyatrosu'nda bu ve ertesi akşam seyrettik; şu anda okumakta olduğunuz blogumda yayınladığım ilk yazı bu gösteri ile ilgiliydi

2017 şimdiye kadar 38 defa konserine gittiğim idil biret'i konserde son defa dinledim; bakırköy leyla gencer opera ve sanat merkezi'ndeki konserde öğrencileri ufuk altıntaş, emre nurbeyler, zeynep ülbegi, ılgın uysal'la konsere çıktı





10 Ekim 2024 Perşembe

10 EKİM


1974 mikis theodorakis, yunan askeri cuntasının devrilmesinden sonra ilk halk konserini atina'daki karaiskakis stadyumu'nda on binlerce coşkulu insanın önünde verdi

1996 cemal reşit rey konser salonu'nda john lurie & the lounge lizards konserine gittim

2002 cemal reşit rey konser salonu'nda nils petter molvaer konserine gittim

2007 schaubühne'nin bir oyununu ilk defa berlin'de seyrettim; falk richter'in yönettiği anton çehov'un üç kızkardeş'ini

2009 ilk defa krzysztof warlikowski'nin yönettiği bir operayı seyrettim, varşova teatr wielki'de varşova operası yapımı olarak alban berg'in wozzeck'ini

2010 beyoğlu'nun sokaklarında dolaşarak willi dorner'ın bodies in urban spaces gösterisini deneyimledim 

2021 ayşe, nuray ve ben istanbul'dan arabayla filibe'ye gittik; bu ve ertesi akşam boris hristov kültür evi'nde dimitris papaioannou'nun transverse orientation gösterisini seyrettik





9 Ekim 2024 Çarşamba

09 EKİM


1929 piri reis haritasının parçası topkapı sarayı kütüphanesinde bulunmuş

1986 andrew lloyd webber'in gaston leroux'nun aynı adlı romanından uyarladığı the phantom of the opera adlı müzikalinin dünya prömiyeri londra'da her majesty's theatre'da gerçekleştirildi

1997 cemal reşit rey konser salonu'nun 1997-1998 sezonu açılış konserinde fahrettin kerimov yönetiminde soprano zehra yıldız ve piyanist fazıl say'a eşlik eden cemal reşit rey senfoni orkestrası'nı dinledim; bu konser zehra yıldız'ın türkiye'de verdiği son konserdi

1997 dario fo nobel edebiyat ödülü'ne değer görüldü

2002 mehmet ulusoy'un yönettiği istanbul devlet tiyatrosu yapımı, nazım hikmet'in benerci kendini niçin öldürdü? oyununu aziz nesin sahnesi'nde seyrettim

2008 aya irini müzesi'nde stefan micus konserine gittim

2012 saburo teshigawara'nın obsession adlı gösterini haliç kongre merkezi - sadabad salonu'nda seyrettim 

2017 selim can yalçın'ın yönettiği işgal laboratuvarı yapımı abelard - müzikle iyileşmek adlı gösteriyi tatavla sahne'de seyrettim

2022 akademie der künste'nin berlin hansaviertel'deki binasında oskar schlemmer'in das triadische ballet'ini seyrettim; sahneye koyan gerhard bohner'di, icra edenler bayerisches junior ballett münchen topluluğu dansçıları

2022 aynı gün suarede ursina lardi, devid striesow ve andre jung'ın oynadıkları thorsten lensig'in verrückt nach trost adlı oyununu berlin-sophiensaele'de seyrettim



8 Ekim 2024 Salı

Tanz im August 2024 İzlenimleri





Son üç gününe dahil olduğum Tanz im August’taki ilk akşam programımda Berlin’in alternatif dans mekânlarından Sophiensaele’nin üst katındaki basık Düğün Salonu’nda Rita Mazza'nın koreografisini yaptığı ve bizzat dans ettiği The Voice adlı tek kişilik gösterisinin dünya prömiyeri vardı. Duyma engelli olan ve konuşma terapisine giden Mazza tam da buradan örmeye başlamış The Voice'u: Genel bir soru olarak, duyma engelli bir insan neden konuşma terapisine gider, Mazza özelinde ise terapistiyle ilişkisi nasıldır, terapistinin söyledikleri (övgüleri veya direktifleri) onda neler hissettirir. Mazza’yı seyrettikçe, konuşma terapisine giden duyma engelli bir insan için gerek duygusal gerekse fiziksel olarak en belirleyici öğenin nefes olduğunu fark ettim. Mazza’nın, göğsüne ve sırtına, yani akciğerlerinin olduğu beden bölgesine odaklandığı koreografisinde, bacaklar ve kollar ikincil hatta üçüncül değerdeydiler. Mazza gösterinin başında uzun bir süre bir pipetle az su dolu bir bardağa üflediğinde, ki bu sırada sırtı seyirciye dönüktü, bedenine takılı mikrofonla çoğaltılmış gurlama sesine sırtındaki inip kalkmalar ve kıvrılmalar eşlik etti; duyma engelli birinin nefesi sese çevirmedeki çabası bedende en çok burada görselleşiyordu çünkü.
Koreografi, ilerleyen dakikalarda tavandan asılı ve ışığa göre transparan olan gümüşi renkte büyük dikdörtgen folyodan yüzey ile ilişkilendiğinde de yine nefes, ağırlık, hafiflik, görünürlük temaları görselleşti. Mazza, folyonun arkasından tekrar orta alana döndüğünde, yüzünü asılı yüzeyle aynı malzemeden bir parça örtmekteydi. Mazza’nın yüzünün üzerinde tuttuğu, nefesiyle kıvrımlaşan gümüşi folyo spot ışıklarını bizlere yansıttı, gözlerimizi kamaştırdı; Mazza’nın nefesiyle ses çıkarmak için harcadığı aşırı eforun bedeninde yarattığı hissi biz seyirciler de birebir algıladık böylece.
Duvara Almanca ve İngilizce yansıtılan metnin, Almanca işaret diliyle de duyma engelli seyircilere aktarıldığı gösteri daha çok içe dönük bir karaktere sahipti. Mazza’nın kendisinin duyma engelli olmasını yanı sıra, seyircilerin arasında da azımsanmayacak çoğunlukta duyma engellilerin olması; Mazza’nın icra ederken ne hissettiğini ve duyma engellilerin seyrederken herhangi birinden farklı olarak ne alımladıklarını merak ettirdi bana. The Voice’tan hafifçe sarsılmış şekilde çıkıp, Sophiensaele’nin avlusunda biraz nefes aldım.



İlk akşamımın ikinci gösterisi yine aynı mekânda, bu sefer birinci kattaki Balo Salonu’ndaydı. Budapeşteli genç koreograf-dansçı Victor Szeri kendi tükenmişlik deneyiminden yola çıkarak meydana çıkardığı 45 dakikalık Fatigue adlı yapıtını sundu. Fatigue 2022 yılında Budapeşte’nin alternatif gösteri sanatları mekânı Trafo tarafından dağıtılan Rudolf Laban Çağdaş Dans Performansı Ödülü’nü almış. Fatigue’in, tek bir dansçının tek bir noktada sabit dururken boş ve ilgisiz bir yüz ifadesiyle seyircilere bakarak sadece gövde ve kollarını dalgamsı hareketlerle oynatması üzerine kurulu koreografisi bir zaman sonra beni “gerçekten” yordu. Benim biteviye olarak tanımlayabileceğim ama gösteri sonrasında Victor Szeri ile yapılan soru-cevaptan anladığım kadarıyla bazı seyircilerin çok sevdiği elektronik müziğin (Andras Molnar), ilk beş dakikadan sonra farklı etkiler yaratmaya yönelik ama bana göre anlam yaratamayan ışık oyunlarının (Ferenc Payer) ve son birkaç dakikada devreye giren video görüntülerinin (Akos Toth) koreografinin biteviyeliğinden kaynaklanan yorgunluğumu alamadığını söylemeliyim, ama belki de zaten Szeri’nin amaçladığı buydu; seyirciyi yorarak yorgunluk hissini başkalarına geçirmek. Amaç büyük ihtimalle bu değildi, ama Fatigue en azından benim nezdimde adına sadık bir gösteri olarak kayda geçti. 




Tanz im August’taki son akşamımda, festivali de düzenleyen kurum olan HAU (Hebbel am Ufer)’in ana binasında, Meksikalı-Şilili koreograf Amanda Piña'nın EXÓTICA – On the brown history of European dance adlı gösterisini seyrettim. Piña yapıtını 20. yüzyılın ilk yarısında Avrupa sahnelerine çıkmış, Avrupalı olmayan dört gösteri sanatçısına adamış; Meksikalı La Sarabia (1878-1988), Hindistanlı Nyota Inyoka (1896-1971), dans kariyerine Folies Bergère'de başlayan Senegalli François “Féral” Benga (1906–1957) ve dünyanın dört bir yanına sık sık seyahat ettiği topluluğu Nazi baskınları sırasında eşcinseller ve transseksüeller için önemli bir sığınak olan İstanbullu Kürt Leyla Bedir Khan (1903-1986). Birçokları gibi bu sanatçılar da o dönemde "egzotik" olarak tanımlanmışlar ve özellikle de bu nedenle seyircinin ilgisini çekmişler.
Gösteri başlamadan önceki, epilog diye tanımlayabileceğim ön bölümde, sahneyi ve oditoryumunun bütünü kaplamış olan tütsü bulutu ve kokusu eşliğinde dört dansçının sahnenin iki yanındaki, yukarıda saydığım dört gösteri sanatçısının fotoğraflarının, çeşitli küçük objelerin ve içkinin bulunduğu sunak-vari yerleştirmelerle kurdukları ilişkiden ve bu sırada Amanda’nın yaptığı kısa sunumdan anladık ki, bu dört sanatçıdan ikisi, biri bizzat Amanda olmak üzere doğrudan gösteride rol alan iki dansçının soyundan geliyorlar. Bu nedenle gösteri, artistik yönetmeni Amanda Piña ve koreografik araştırmayı onun birlikte yapmış olan dört dansçı için kişisel anlamlar da taşıyor. Piña tam da bu noktadan yaklaşıp biz seyircileri de bu anmaya, törene, adeta “ayin” diyebileceğim bu gösteriye kişisel geçmişlerimizle dahil etti: Çantamızdan elimizde tutabileceğimiz büyüklükte bir objeyi alıp, gözümüzü kapatıp bize atalarımızı; annelerimizi, anneannelerimizi hatırlattıktan sonra aralarından birini seçmemizi, o seçtiğimiz kişinin de bu akşam bizimle bu gösteriyi seyrettiğini hayal etmemizi istedi. Bundan sonrası sahnedeki her bir dansçının; anılan sanatçılardan biri hakkında onun geçmişiyle kendi geçmişini içiçe geçirerek bizlere aktardığı sözlü bölümlerden ve anılan sanatçıların stillerine öykünerek (veya birebir o stilleri yeniden canlandırarak) yaptığı solo danslar ile breakdans, burlesk, vogue, hip hop gibi günümüz dans stillerini icra ettikleri sekanslardan oluşuyor.
EXÓTICA’nın koreografi, biçim ve içerik olarak anlatısı, -maalesef ele aldığı konunun ilginçliği ve hayatiliğiyle ters orantılı şekilde- dikkat çekici ve yaratıcı bir niteliğe sahip olmasa da, Jugendstil tarzında tasarlanmış 1908 tarihli (ve Berlin’in, 2. Dünya Savaşı sırasındaki bombalanmalarını hasarsız atlatmış tek tiyatro binası) Hebbel Tiyatrosu’nda ve sahne tasarımı olarak döneminin önemli dekoratörlerinden Albert Dubosq’un 1921 yılında Léo Delibes’in, hikayesi Hindistan’da geçen Lakmé operası için çiçekleri, bitki örtüsü ve devasa ağaçlarıyla gerçekçi olduğu kadar peri masalı benzeri bir doğa peyzajını tasvir ettiği Forêt asiatique'in bu gösteri için birebir yeniden üretilmiş versiyonunun içinde; tam da o dönemde Avrupa dans sahnesinde adından söz ettirmiş ama sonradan unutulmuş bu gösteri sanatçılarını fark etmek, hatırlamak ve anmak açısından etkileyiciydi.

Yazının tamamını okumak için tıklayın.

Bu yazıdaki bütün fotoğraflar: Mehmet Kerem Özel, 28-30 Ağustos 2024, Berlin.