8 Şubat 2016 Pazartesi

hikaye anlatmak: DV8'ten "john"



ilk defa bir llyod newson-dv8 yapımını canlı izleme imkanım oldu. fiziksel tiyatronun mucidi llyod newson'ın iki yıldır dünyayı dolaşan son işi "john"un dünya sahnelerindeki son gösterimi aralık ayında paris'te gerçekleşti. "john" güz festivali kapsamında paris'in hip parkı la villette'in mezbahadan dönüştürülmüş grande halle de la villette'ine konuk oldu; dünya turnesini kapalı gişe bitirdi.

"john", ingilizler için bile çetrefil sayılacak bir konuyu, eşcinselliği, yaşanmış gerçek hikayeler üzerinden anlatıyor. llyod newson farklı kişilerle uzun ve derine inen söyleşiler gerçekleştirmiş ve daha sonra bu söyleşilerden yola çıkarak, kurgulayarak bu işi hazırlamış. newson'ın tek bir kişinin başından geçiyormuş gibi anlattığı girift hikaye, gerçekte ağırlıklı olarak tek bir kişinin yaşadıkları üzerine kurulmuş da olsa aslında bir çok farklı hikayenin birleşiminden oluşuyormuş.

protagonist, john, bazen dış sesle bazen direkt sahne üzerinde onu canlandıran oyuncunun konuşması yoluyla başından geçenleri anlatıyor. duraklamadan, bir dostuna anlatır gibi, normal bir hızda.
ve anlattıklarının hepsi söz ağzından çıktığı anda sahnede canlandırılıyor.
bu "doğal" anlatım hızının temsili nasıl başarılmış derseniz; mütemadiyen dönen bir sahne sayesinde. döner sahnenin üzerine kurulu sabit ve yerine/duruma göre değişebilir/dönüşebilir/takıp çıkarılabilir duvarlardan/parçalardan oluşan dekor her dönüşünde hikayenin gerekliliklerine bağlı olarak değişiyor. sahnede bizzat oyuncular tarafından gerçekleştirilenler ile anlatılanlar arasındaki senkronizasyon o kadar milimetrik ki; hayran olmamak imkansız.

alt sınıf bir ingiliz ailesinde babanın çocuklarına uyguladığı şiddet ve kızıyla zorla girdiği ensest ilişkiyi konu ederek başlayan hikaye kızın iki erkek kardeşinin hayatta kalma savaşına evriliyor, sonra viraj değiştirip büyük erkek kardeşin eşcinselliği keşfiyle şehrin gay saunalarına uzanıyor. 80 dakikada belki üç saatlik bir filme sığacak kadar olay gözlerinizin önünden geçiyor; bir çırpıda!

hikayenin anlatımındaki hızın, başka bir deyişle döner sahnenin kullanımının getirdiği bir hafiflik, uçuculuk var oyunda. içerik o kadar sert ki, belki de bu hafifliğe ihtiyacı var seyircinin.
diğer yandan da döner sahnenin üzerindeki sabit duvarların konumları, yükseklikleri, aralıkları ve darlıkları hikayedeki sıkışmış/sıkıştırılmış/kıstırılmış kişileri, durumları ve cinsellikleri ustaca görünür kılıyor.

"john" fiziksel tiyatronun ve newson'ın alameti farikası olan hareket tasarımı konusunda da başarılı. az ve öz dans sahneleri tiyatral olayların/durumların içine ustaca yedirilmiş, müthiş akıcı ve doğal; hiç zorlama yok..

"john"dan bir gün sonra, onun tam zıddı bir yapımı; imajlar, çağrışımlar ve simgelerle yüklü, bence sanki bir şeyleri anlatmanın yolunu sahnede hareketli enstalasyonlar, içine girilesi zor görsel dünyalar yaratarak bulmayı tercih eden romeo castellucci'nin "oresteia"sını izleyince; ingiliz tiyatrosunun insanlığın kadim "hikaye anlatma" geleneğine ne güzel yaslandığını ve her usta ingiliz tiyatro yönetmeniyle birlikte hikaye anlatma şekillerini nasıl çeşitlendirdiğini, yenilediğini, güncellediğini fark ettim.
hiç kuşkusuz ki farkındalığımı pekiştiren işlerden bir diğeri; dostlarla birlikte temmuz sıcağında berlin'de havasız küçük bir salonda koltuklarımızdan kıpırdamadan dört boyunca ter atarak  izlediğimizden beri aklımın bir köşesinde olan; her biri, bir oyuncunun, bir masanın başında, günlük mutfak malzemelerini protagonistlere dönüştürerek ve yaklaşık yarım saati aşmayarak anlattığı shakespeare oyunlarından oluşan the forced entertainment projesi "complete works: table top shakespeare" idi.

unutmadan; dv8'in artık sahnelenmeyen "john"unu dileyen, tabii hala bilet kaldıysa, oyun salonu: national theatre live projesi kapsamında 14, 21 ve 28 şubat tarihlerinde iksv salon'da izleyebilir. benden söylemesi: kaçırmayın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder