4 Kasım 2023 Cumartesi

aix-en-provence'da üç + üç gün - 7 : çarşı pazar yemek ekmek










dünyanın çoğu yerinde günlük pazarlar güzeldir, aix-en-provence'da da öyle. tezgahlar özenle düzenlenmiş, tablo gibiler. insanlar uzun uzun sohbet ediyorlar, pazarcılar keyifle bilgi veriyorlar. keşke burada uzun süreli kalsam, pazarlardan alışveriş etse diye düşünmeden edemedim. özellikle meze, peynir, şarküteri alanında türkiye'de olmayan şeyler de var, tatmayı isterdim. 

aix'te tarihi kentin merkezindeki richelme meydanı hafta içi boş kalmıyor, burada haftanın bir kaç gün pazar kuruluyor (google map'te bile burası sebze meyva pazarı olarak tanımlı), ama pazarcılar değişiyor, salı tezgah açan perşembe tekrar açıyor, çarşamba başkaları var. salı çiçekçinin tezgah açtığı yeri ertesi gün yakındaki bir cafe kullanıyor. 

[son sabah biraz abartmış olabilirim]

 richelme meydanına çıkan sokaklardan birinin üzerinde, köşede olduğu için kısa kenarıyla meydana da cephe veren maison weibel aix'in en eski pastanesi/fırını. aix'te kaldığımız yere yakın olduğu için arkadaşlarla her sabah buraya kahvaltıya geldik. günümüzdeki menüsünde yemek bile olan maison weibel'da ne ısmarladıysak çok memnun kaldık. ayrıca garsonları da müthiş önsezili ve nüktedandı, onlara hayran kaldık. 

 aix-en-provence cote d'azur'ün sosyetik ve zengin kasabalarından önde geleni. zaten o yüzden burada opera festivali düzenleniyor; opera en pahalı sanat. böyle bir kasabada iyi lokantalara önceden rezervasyon yapmazsanız yer bulmanız imkansız, ama üzülmeyin, ortalama bir lokantada bile lezzetli yemekler yiyebiliyorsunuz. bizim her akşamımız gösterilerle dolu olduğu için zaten gösteri öncesi saatte açık lokanta bulmak zordu. çıkışta da mutfaklar kapanma saatine yaklaşmış oluyordu. yine de aix'te çok lezzetli şeyler yiyebildik. 



verdun meydanındaki cafe du palais'den çok memnun kaldık; beyaz etli balıklı, mangolu ve yeşil limonlu ferah cheviche'si sıcak havada yemek yerken terlemek değil de serinlemek için birebirdi. spesyallerinden kısık ateşte uzun süre pişirilen tavuk da lokum gibi, inanılmaz lezzetliydi. 




 bir gece opera çıkışı açık mutfağını ucundan yakaladığımız, küçücük ramus meydanındaki le bistroqeut'den de çok memnun kaldık. aynı meydanı paylaştığı diğer lokantaların birinde aklımız kalmıştı ama o saatte mutfağı çoktan kapanmıştı, neyse ki şansımız yaver gitti. küçük boyutları, ölçeği ve üstünü kapatan ağacıyla ramus meydanı aix'teki keyifli bir sürü mekandan biri. tavsiye ederim. 





 kaldığımız sokağın üzerindeki bir ekmek fırınından (boulangerie) bahsederek bu yazıyı sonlandırayım: farinoman fou aix. 
fırınların ekmeklerin sergilendiği vitrinlerinin görüntüsünü oldum olası çok sevmişimdir, seyretmeye doyamam ve avrupa'dan istanbul'a ekmek taşımışlığım çoktur. adı "çılgın un adam"sı bir çeviriyle türkçeleştirilebilecek bu fırın da ilk gördüğümde beni yerime mıhladı. hemen içeri girdim, ekmek kokusunu içime çektim, içerdeki vitrinin ve ekmeklerin dizildiği rafın keyfini çıkardım. sonra fotoğraf çektim, sonra fark ettim ki fotoğraf çekmenin yasak olduğu bir uyarı var iç vitrinde. son sabah, kaldığımız daireden çıkıp, havalimanı öncesinde maison weibel'e, son bir kahvaltı yapmak üzere gitmeden önce, buraya uğradım, vitrindeki çeşitlilik arasından üçünü seçtim ve azar azar satın aldım. daha fazla alırdım ama kabin içi bavulumda zaten zar zor yer açabilmiştim. aldıklarımın neli olduğunu unutmıyım diye fotoğraf çekmek için izin istedim, anlayışla karşıladılar. 


fırıncı quebec'liymiş ve bir röportajda fransız ekmeklerinin çok kötü olduğunu belirtmiş. ekmek konusunda uzman değilim ama fransa'daki ekmekler konusunda onunla aynı fikirde de değilim, onunkilerin de kendi iddiası kadar sıradışı olduklarını düşünmüyorum. ekmekleri taşıdığıma kesinlikle pişman değilim, aix'te bir hafta kalsam, her gün oradan bir ekmeği denerim. 

 hadi bakalım, "bir hafta"yı güzel bir enerji yazdırmış olsun bana, aix'e bir daha gidiyim, bir hafta kalıyım.. bu dilekle bu yazı dizisi de bitsin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder