31 Temmuz 2024 Çarşamba

31 TEMMUZ



2006 dünyanın en iyi akustiğine sahip olduğu kabul edilen ilk üç konser salonundan biri olan viyana musikvereinsaal'da bir konser dinledim; vienna mozart players çaldı

2007 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda cesaria evora konserine gittim



30 Temmuz 2024 Salı

30 TEMMUZ


762 abbasi halifesi el-mansur bağdat'ı kurmuş

1932 walt disney'in technicolor kullanılan ilk çizgi filmi, flowers and trees gösterime girmiş

1934, cumhuriyet gazetesi

1975 jimmy hoffa, en son saat 14:30'da detroit'in banliyösü bloomfield hills, michigan'daki machus red fox lokantasının park yerinde görüldü ve bir daha kendisinden haber alınamadı, 1982'de yasal olarak ölü ilan edildi

1992 istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da efsanevi gitar ustası narciso yepes'in konserine gittim 

2008 radovan karadzic 13 yıl sonra yakalanıp, soykırımdan yargılanmak üzere the lahey'e gönderildi




29 Temmuz 2024 Pazartesi

29 TEMMUZ




1958 NASA kurulmuş

2001 aya irini müzesi'nde erkan oğur & givan gasparyan konserine gittim



28 Temmuz 2024 Pazar

28 TEMMUZ




1828 mary shelley'nin frankenstein adlı romanı ilk defa tiyatroya uyarlanmış; richard brinsley peake'in yönettiği presumption; or, the fate of frankenstein adlı oyun covent garden'da sahnelenmiş


1900 ilk hamburger louis lassing tarafından connecticut'ta yapılmış


1924 radyoda ilk defa bir konserin naklen yayını gerçekleştirilmiş

1992 istanbul beşiktaş inönü stadyumunda byran adams konserine gittim

2006 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda sabahat akkiraz - mercan dede - hüsnü şenlendirici konserine gittim



27 Temmuz 2024 Cumartesi

27 TEMMUZ



1936, cumhuriyet gazetesi


1940 bugs bunny a wild hare adlı çizgi filmde ilk defa görünmüş

1983 madonna ilk albümünü yayınladı

1984 prince'in "purple rain" filmi vizyona girdi

2006 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda haris alexiou konserine gittim

2010 istanbul rumelihisarı'nda theodoros terzopoulos'un attis tiyatrosu'nun sahnelediği zincire vurulmuş promete'yi seyrettim

2018 arena di verona'da franco zeffirelli'nin sahneye koyduğu aida operasını annem ve babamla seyrettik



26 Temmuz 2024 Cuma

26 TEMMUZ



1755 yazar ve maceracı giacomo casanova, venedik'teki düklerin sarayı'nda hapsedilmiş; on beş ay sonra kurşun odalardan kaçmayı başarmış


1887 doktora esperanto takmadıyla esperanto'yu yaratan ludwik lejzer zamenhof'un bu dili öğreten ilk kitabı rusça yayınlanmış

2018 babamın yaşgününde babam, annem ve ben arena di verona'da ilk defa bir opera seyrettik; franco zeffirelli'nin sahneye koyduğu puccini'nin turandot operası'nda kalaf rolünü murat karahan canlandırıyordu, turandot rolünde anna pirozzi vardı



25 Temmuz 2024 Perşembe

25 TEMMUZ


1828 viyana mahkemesi ignaz bösendorfer'in piyano yapmasına izin vermiş


1965 bob dylan, newport halk festivali'nde elektro gitar çalarak hayranlarını şok etmiş


1975 a chorus line müzikalinin dünya prömiyeri broadway'de gerçekleştirilmiş


1976 philip glass'ın bestelediği robert wilson'ın yönettiği einstein on the beach operasının dünya prömiyeri avignon festivali'nde gerçekleştirilmiş

  

1978 dünyanın ilk tüp bebeği louise brown doğdu

 

1984 salyut 7 kozmonotu svetlana savitskaya, uzay yürüyüşü yapan ilk kadın oldu.

 

1992 olimpiyat oyunları, modern tarihte ilk kez tüm ülkelerin katılımıyla ispanya'nın barselona şehrinde açıldı


2018 verona'da verona arenası'nda ilk defa bir gösteri seyrettim; roberto bolle ve arkadaşlarını






24 Temmuz 2024 Çarşamba

24 TEMMUZ


1911 hiram bingham'ın başında olduğu keşif grubu peru and'larında inkaların şehri machu picchu'yu bulmuşlar

2005 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda dulce pontes konserine gittim

23 Temmuz 2024 Salı

23 TEMMUZ


1987 leyla gencer'i ilk defa canlı seyrettim; aya irini kilisesi'nde piyano'da roberto negri'nin eşliğinde

1992 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda annem ve burcu ile ilk defa mikhail baryshnikov'u seyrettim; kendi topluluğu white oak dance project ile bizzat lar lubovitch ve mark morris'in koreografilerinde sahneye çıktı, gösteri sonrasında dakikalarca açıkhava'da baryshnikov'un sahneye gelip imza vermesini bekledik, geldi, gösterinin afişini imzalattım

22 Temmuz 2024 Pazartesi

22 TEMMUZ


1295 bir venedik filosu konstantinopel'in galata mahallesinde genovalıların evlerini bombardımana tutmuş

1919 manuel de falla'nın müziğini bestelediği el sombrero de tres picos (üç köşeli şapka) balesi ballets russes tarafından londra'da sahnelenmiş; sahne tasarımı, sahne perdesi ve kostümler pablo picasso'ya aitmiş 

1954 laos fransa'dan ayrılarak özgürlüğünü ilan etmiş

1990 katia ricciarelli'yi ilk defa canlı olarak konserde dinledim, aya iri kilisesi'nde

2005 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda bülent ortaçgil & zuhal olcay konserine gittim

2010 başta biletleri çok pahalı diye almadığım, sonra biletleri tükendiği için alamadığım, son gün ek bilet satışıyla önden bilet aldığım renée fleming konserine aya irini müzesi'nde gittim; fleming'e sasha goetzel şefliğindeki istanbul borusan filarmoni orkestrası eşlik ediyordu, kaçırılmayacak bir konserdi, fleming programdaki arya sayısı kadar aryayı bis parçası olarak seslendirdi 


21 Temmuz 2024 Pazar

21 TEMMUZ


1897 tate gallery londra'da açılmış

1902 willis carrier buffalo-newyork'ta ilk klimayı üretmiş

1951 dalay lama sürgünden lhasa'ya dönmüş

1990 roger waters the wall'ı berlin potsdam meydanında icra etti. 

2007 santiago de compostela şehrinde bir konser gittim; teatro principal'de la grande chapelle orkestrası'nı albert recasens yönetiyordu, solist veronique gens idi

2011 30 yıllık programı space shuttle programı atlantis'in cape canaveral'a inişiyle sonlandı

2001 çeşme açıkhava tiyatrosu'nda kayahan türkantoz ile mikhail baryshnikov'u seyrettim; kendi topluluğu white oak dance project ile bizzat david gordon, deborah hay, lucinda childs ve mark morris'in koreografilerinde sahneye çıktı

2023 atina-epidaurus festivali kapsamında frank castorf'un epidaurus antik tiyatrosu'nda sahneye koyduğu medea'yı seyrettim; 3.5 saatlik oyun sonrasında atina'ya döndüğümde saat sabahın 4'üydü, üç saat sonra kalkıp istanbul'a dönmek için havalimanının yolunu tuttum



20 Temmuz 2024 Cumartesi

52. Venedik Tiyatro Bienali’nden İzlenimler 3: Biennale College Teatro gösterimleri

Così erano le cose appena nata la luce'i beklerken, 27 Haziran 2024, Arsenale - Venedik 
© Mehmet Kerem Özel 

Biennale College (Bienal Okulu), La Biennale di Venezia kurumunun gerçekleştirdiği bütün bienallerde gençlerin sanatsal alanlardaki üretimlerine ve kurumun organizasyon yapısındaki faaliyetlere odaklanmış bir proje. Bu proje yıllardır genç yetenekleri teşvik etmek ve onlara, ustalarla yan yana çalışma fırsatı sunarak, bienal programlarının bir parçası olacak üretimler geliştirmek imkanı sağlıyor.

Tiyatro Bienali kapsamındaki Bienal Okulu dört başlık altında faaliyet gösteriyor. Bunlardan ilki; o yılki festivale bir gösterisi ile davet edilen uluslararası sanatçıların yönettikleri atölye çalışmaları. İkincisi; hem İtalya’dan hem de yurt dışından 40-yaş-altı sanatçılara açık, Venedik'te açık havada gerçekleştirilecek iki mekana-özgü gösterinin prodüksiyonu. Yarışma mantığında düzenlenen son iki faaliyet ise 35-yaş-altı İtalyan yönetmenlere ve 40-yaş-altı İtalyan oyun yazarlığına yönelik. Bu son iki atölye çalışmasının sonucunda bir sonraki festivalde kazanan yönetmenlerin projeleri, kazanan yazarların da oyunlarının sahnelenmiş okumaları seyirciyle buluşturuluyor. Bütün bu gösterilerin yapımcılığını La Biennale di Venezia kurumu üstleniyor.

Bu yıl, uluslararası atölye çalışmaları kapsamında Tim Crouch, Gob Squad, Vaiva Grainytė / Rugilė Barzdžiukaitė / Lina Lapelytė, Muta Imago, Andrea Porcheddu ve Gianni Staropoli sahnenin dillerine, kodlarına, tekniklerine, teknolojilerine ve bilimlerine odaklanan altı atölye çalışmasını yönettiler. Bu yıl ayrıca; 2023-24 yılı 40-yaş-altı İtalyan oyun yazarlığına yönelik çağrının iki kazananı, Rosalinda Conti’nin Così erano le cose appena nata la luce (Işık doğduğunda her şey böyleydi) başlıklı metni Martina Badiluzzi tarafından ve Eliana Rotella’nın Livido (Çürük) adlı metni Fabio Condemi tarafından sahnelenmiş oyun okuması formatında, 2023-24 yılı 40-yaş-altı İtalyan yönetmenlik ödülünü alan Ciro Gallorano’nun Crisalidi (Krizalitler) ve 2024 yere-özgü performans ödülünü alan Elia Pangaro’nun Deus ex machina adlı gösterileriyle birlikte seyirciyle buluşturuldu. Carolina Balucani’nin 2022-23 yılı 40-yaş-altı İtalyan oyun yazarlığı ödülünü alan Sleeping Beauty (Uyuyan Güzel) oyunu ise Fabrizio Arcuri’nin yönetmenliğinde bienalde dünya prömiyerini yaptı.

Sleeping Beauty'i beklerken, 29 Haziran 2024, Arsenale - Venedik 
© Mehmet Kerem Özel 

29 Haziran 2024 akşamı 22:00 seansında seyrettiğim Sleeping Beauty seyircilerin sahneye davet edildikleri bir dans partisi ile başlıyor; Arselane’nin mevcut yapılarından birinden hacim sahneli tiyatro mekanına dönüştürülmüş Tese dei Soppalchi, disko toplarından yansıyan ışıklarla tam bir dans salonu halini alıyor. Seyircileri dansa davet eden dört oyuncu güler yüzlü, sahneyi dolduran seyirciler keyifli, ortam rahat. Ta ki seyirciler koltuklarına yönlendirilip disko toplarının mekanı dolduran ışıkları bu sefer kabusların hüküm sürdüğü gecenin yıldızlarına dönüşene kadar. Bundan sonraki 75 dakikada hepsi gündelik kıyafetlerinin üzerine aynı tasarımda ama farklı renklerde birer gecelik giymiş, sol ellerinde aynı yaraya sahip olduklarını belirten ikisi kadın, ikisi erkek dört protagonist birbirinden farklı ama birbirine benzeyen hikayelerini; yetişkinliğe adım atmak yerine uyumayı tercih etmelerine neden olan, dinmeyen acılarının hikayelerini bizlerle paylaşıyorlar. Hikayelerin merkezinde, gece kabuslarıyla yeniden ortaya çıkan baba figürü ve geçmişte maruz kalınan ve üstesinden gelinemeyen fiziksel ve psikolojik şiddet yer alıyor.
Oyunun yönetmeni Fabrizio Arcuri metni şöyle anlatıyor: “Carolina Balucani'nin metni kelimelerle dolu bir nehir. Aşırı bir canlılığı var; gençlerin hayata tüm korkuları ve yaşama arzularıyla yaklaşırken sahip oldukları canlılık gibi. Ancak Uyuyan Güzel gibi hepsinin de bir yarası var ve bu vakadaki yara, ebeveynleriyle olan ilişkilerinin ve kendi kimlikleriyle olan ilişkilerinin bir metaforu; düze çıkmalarını ve kendilerini gerçek potansiyelleriyle ifade etmelerini engelliyor. Bu, geleceğe gururla bakmayan ve ondan korkan pek çok kişinin hikayesi." İçerik oldukça can alıcı ve mekanda yaratılan ortam aydınlık-karanlık dengesi gözetilmiş ışık tasarımıyla ve, az ve öz objeyle seyirciyi ustaca sarmalıyor (sahne tasarımı Rosita Vallefuoco’ya, ışık tasarımı Luca Giacomini’ye ait), ancak Balucani’nin metni gösterinin ikinci yarısında başlangıçtaki gücünü yitiriyor, ya da başta vaat ettiğini yerine getiremiyor, Arcuri’nin mizanseni de ister istemez giderek biteviyeleşiyor.

Sahnelenmiş oyun okuması gerçekleştirilen metinlerden 27 Haziran 2024 akşamı 18:00 seansında seyrettiğim Così erano le cose appena nata la luce (Işık doğduğunda her şey böyleydi)’de yazar Rosalinda Conti, ömrünün sonuna yaklaşmış olan bir annenin üçü erkek biri kız dört çocuğunun anne evinde bir araya gelmeleri üzerinden, şu an içinde bulunduğumuz dünyanın yok oluş sürecini konu ediyordu. Yetişkin dört çocuk bir ormanın yakınındaki evde toplanmıştır; anne açıklanamaz bir şekilde ortadan kaybolur, aramalar boşunadır. Oyun ilerledikçe önce mobilyalar, sonra evin bazı kısımları kaybolurlar. Annenin boş yatağında büyük bir böcek, bir trilobit belirir. Paleozoik dönemden kalma, nesli tükenmiş olan bu böceğin ortaya çıkmasıyla doğanın tekrar üstünlük kazandığını, ormanın ilerleyerek evi yuttuğunu anlarız. Oyunun başından itibaren çocukların hepsinin söz aldıklarında bahsettikleri, evin balkonunda duran kitap da zaten insan ırkının kitlesel yok oluşuyla ilgilidir; tam da hikayede yaşandığı şekliyle. 
Conti’nin metni hikayenin gelişim sürecini tekrarlarla verir; her bir bölüm öncesinde aynı kelimelerle başlayan manzaranın tasviriyle ortamdan nelerin kaybolduğunu bize fark ettirirler. Yönetmen Martina Badiluzzi’nin; boş sahnenin ortasına verevine yerleştirdiği uzun dikdörtgen ahşap masanın etrafındaki sandalyelerde, zamanla masanın üstünde ve yanında figürlerin (dört çocuk protagonistin) hareket etmesi üzerine kurduğu ve Daniele Gherrino'nun, elektro gitarıyla hikayeye fonda eşlik eden, canlı icra ettiği müzik ile zenginleştirdiği mizansen, bu yapımı bir sahnelenmiş oyun okumasından çok daha nitelikli kılmıştı. Bu ilginç metnin sahnelenmiş hali önümüzdeki yılki bienalde sunulacak; merakla bekliyorum.

[Bu yazının, gösterilerin yayın haklı fotoğraflarının bulunduğu versiyonu Tiyatro Dergisi'nde yayınlanmıştır.]

20 TEMMUZ





1906 finlandiya kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren ilk avrupa ülkesi olmuş

1940 bilboard ilk defa top-ten şarkı listesi açıklamış; ilk top-ten birincisi tommy dorsey imiş

1969 ilk insan ay'a ayak basmış 

1976 viking 1 mars'a indi

1990 daha sonraları defalarca konserlerine gideceğim ney ustası kudsi ergüner'i ilk defa canlı dinledim; konser istanbul aya irini müzesi'ndeydi

2001 hayao miyazaki'nin ruhların kaçışı filmi gösterime girdi

2010 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda roberto bolle ve arkadaşlarını ilk defa seyrettim

2023 atina-epidaurus festivali kapsamında peraios 260'da adele haenel ve julie shanahan'ın rol aldıkları giselle vienne'in robert walser uyarlaması l'etang'ı seyrettim



19 Temmuz 2024 Cuma

19 TEMMUZ


1900 paris metrosu açılmış 

1937 münih'te entartete kunst (yozlaşmış sanat) sergisi açılmış 

1941 tom ve jerry ilk kez william hanna ve joseph barbera'nın the midnight snack adlı çizgi filminde kendi adlarıyla görünmüşler


1988 istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da sscb moskova genç seyirci tiyatrosu topluluğundan gerietta yanovskaya'nın rejisiyle mihail bulgakov'un köpek kalbi adlı oyunu seyrettim; bütün sahnenin küllerle kaplı olduğunu hatırlıyorum 

1992 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda sağanak şeklinde yağan yağmur altında ıslanarak chris de burgh dinledim 

1993 ilk defa evelyn glennie'yi konserde dinledim, istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da philip smith ile

1997 yıllarca albümlerini aradığım michel camilo'yu nihayet canlı dinledim; üçlüsüyle harbiye açıkhava tiyatrosu'nda konser verdi

2008 ilk defa antik epidaurus tiyatrosu'nda bir gösteri seyrettim; hem de ne gösteri: pina bausch'un orfeus und eurydike'si. inanılmaz bir deneyimdi. paris ulusal opera balesi yapımı olan gösteri sırasında pina bausch iki sıra önümde oturuyordu, gösteri boyunca iki yanındaki asistanlarına notlar aldırdı

2010 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda paul simon'ı dinledim












18 Temmuz 2024 Perşembe

18 TEMMUZ

1934, cumhuriyet gazetesi

1988 miles davis, grubuyla birlikte bu akşamdan itibaren üç akşam istanbul harbiye açık hava tiyatrosu'nda konser verdi

1989 aya irini müzesi'nde piero teso şefliğindeki la scala yaylıçalgılar orkestrası'nı leyla gencer'e eşlik ederken dinledim

1991 ünlü kemancılardan shlomo mintz'i ilk defa canlı dinledim; aya irini müzesi'ndeki konserde israil oda orkestrası'nı hem yönetiyor hem solistlik yapıyordu

2001 cemal reşit rey konser salonu'nda esbjörn svensson trio'yu dinledim

2010 bu ve ertesi akşam istanbul harbiye muhsin ertuğrul sahnesi'nde şahika tekand'ın stüdyo oyuncuları'nın on adımda unutmak - anti-prometheus'unu seyrettim

2012 haliç sütlüce kongre merkezi'nde keith jarrett - gary peacock - jack de johnette konserine gittim; keith jarrett biraz olay çıkardı



17 Temmuz 2024 Çarşamba

17 TEMMUZ



1968 the beatles'ın yellow submarine filmi gösterime girmiş

1975 apollo uzay gemisi soyuz uzay istasyonu ile yörüngede birleşti

1991 efsanevi kemacı maxim vengerov'u ilk defa canlı dinledim; aya irini müzesi'ndeki konserde israil oda orkestrası'nı başka bir efsanevi kemacı shlomo mintz yönetiyordu, bazı yapıtlarda vengerov'a solist olarak da eşlik ediyordu

1997 hayran olduğum sanatçı hümeyra'yı ilk defa canlı dinledim; konser cemal reşit rey konser salonu'ndaydı

1988 dizzy gillispie, big band'iyle birlikte istanbul harbiye açık hava tiyatrosu'nda konser verdi

2008 yıllardır merak ettiğim kryzstoff warlikowski'nin bir işini ilk defa seyrettim; atina-epidavros festivali kapsamında peiraios 260'da tr warszawa'nın hanoch levin uyarlaması krum



16 Temmuz 2024 Salı

16 TEMMUZ


622 islam takvimi başlamış

1439 ingiltere'de öpüşmek yasaklanmış; mikropların yayılmasını önlemek için

1782 wolfgang amadeus mozart'ın die entführung aus dem serail (saraydan kız kaçırma) operasının dünya prömiyeri bestecinin yönetiminde gerçekleştirilmiş

1914 julius fromm berlin'deki dükkanında dikişsiz prezervatif satışına başlamış

1935 oklahoma city'de taşıtlar için ilk park saati yerleştirimiş

1951 j.d. salinger'in the catcher in the rye (çavdar tarlasında çocuklar) romanını yayınlanmış

1956 dünyadaki en müthiş gösteri'nin sahibi ringling kardeşler ve barnum & bailey sirki son gösterisi eskiden, çok eskiden yapıp, çadırını son kez sökmüş

1969 ay'a ayak basacak ilk insanı taşıyan apollo 11 fırlatılmış 

1986 efsanevi orkestra şeflerimizden hikmet şimşek'in yönettiği bir konseri ilk defa canlı dinledim; istanbul aya irini müzesi'ndeki konserde şimşek salzburg mozart solistleri'ni yönetiyordu, solist gülşen tatu idi, bu konser tatu'yu da ilk canlı dinleyişimdi

1987 efsanevi orkestra şeflerinden michel plasson'un yönettiği capitole de toulouse ulusal orkestrası'nı istanbul spor ve sergi sarayı'nda dinledim

1991 istanbul aya irini müzesi'nde michel dussek eşliğinde ünlü viyolonselci ofra harnoy'u dinledim

1994 harbiye açıkhava tiyatrosu'nda ön grup olarak noa'yı dinledim, ardından sahneye al di meola - stanley clarke - jena-luc ponty çıktı

1998 cemal reşit rey konser salonu'nda micheal nyman band'i ilk defa dinledim

2008 ilk defa atina'da megaron'da bir gösteri seyrettim; bolşoy operası'ndan modest mussorgsky'nin boris godunov operasını, sahneye koyan ünlü sinema yönetmeni alexander sokurov idi




15 Temmuz 2024 Pazartesi

15 TEMMUZ


1799 rosetta taşı bulunmuş

1834 ispanyol engizisyonu 356 yıl sonra lağvedilmiş

1955 kassel'de ilk documenta açılmış

1983 wilford leach'in yönettiği, başrollerini kevin kline, linda ronstadt ve angela lansbury'nin paylaştığı, gilbert & sullivan'ın the pirates of penzance müzikalinin film versiyonu gösterime girdi

1985 dünyanın en iyi orkestralarından biri olan royal philharmonic orchestra'yı istanbul spor ve sergi sarayı'nda dinledim; robert cohen'ın solist olduğu konseri sir charles groves yönetiyordu

1987 boy george insanları kötü yönde etkileyebilir gerekçesiyle ingiliz tv programlarından men edildi

1996 ilk defa keith jarrett - gary peacock - jack de johnette'i canlı dinledim; konser istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'ndaydı

1997 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda ilk defa joshua redman'ı dinledim; quintet'iyle çaldı

1998 efsanevi orkestra şeflerinden valery gergiev'i ilk defa canlı dinledim; istanbul aya irini müzesi'ndeki konserde gergiev mariinski tiyatrosu senfoni orkestrası, solist ve korosu'nu yönetiyordu

2008 atina-epidaurus festivali'nde ilk defa bir gösteri seyrettim; endüstri yapılarından dönüştürülmüş peiraios 260'da alain buffard'ın koreografisini yaptığı (not) a love song

2010 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda tony bennett'i dinledim





14 Temmuz 2024 Pazar

14 TEMMUZ


1789 halkın bastille'i işgaliyle fransız devrimi başlamış

1902 venedik'te 10. yüzyılın başında inşa edilmiş olan 100 metre yüksekliğindeki san marco çan kulesi devrilmiş

1933 almanya'da nazi partisi dışında bütün partiler kapatılmış

1965 mariner 4 ilk defa dünya dışında bir gezegenin, mars'ın yakın plan fotoğraflarını çekmiş

1982 alan parker'ın yönettiği, bob geldof'un oynadığı ve roger waters'ın yazdığı pink floyd - the wall adlı müzikal film uyarlaması gösterime girdi


1987 ünlü kemancımız suna kan'ı ilk defa canlı dinledim; istanbul spor ve sergi sarayı'ndaki konserde ingiliz oda orkestrası'nı cem mansur yönetiyordu

1988 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda annem, babam, amcam ve yengemle joan baez'i dinledim

1989 başrollerini billy crystal ve meg ryan'ın paylaştığı, yönetmenliğini rob reiner'ın yaptığı, senaryosunu nora ephron'un yazdığı romantik komedi filmi when harry met sally gösterime girdi


1992 istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da katia & marielle labeque'i ilk defa dinledim; ertesi akşam ikilinin harbiye açıkhava tiyatrosu'nda john mclaughlin üçlüsü ile verdiği konsere gittim 

1993 istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da the royal ballet'i seyrettim; kenneth macmillan, george balanchine ve frederick ashton'ın yapıtlarını sahnelediler; üç akşam sonra aynı topluluğu kenneth macmillan'ın koreografisini yaptığı mayerling balesinde seyrettim

1995 mp3 formatı yaratıldı.

2005 istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda mercedes sosa'yı dinledim










13 Temmuz 2024 Cumartesi

52. Venedik Tiyatro Bienali'nden İzlenimler 2: Tim Crouch ve Milo Rau, seyirciyi gerçek ile temsil arasında sallandıran iki tiyatro insanı

Tim Crouch'u alkışlarken, 17 Haziran 2024, Arsenale - Venedik 
© Mehmet Kerem Özel 

Venedik Tiyatro Bienali’nin direktörleri ricci/forte’nin belirledikleri bu yılın teması NIGER et ALBUS (SİYAH ve BEYAZ) olsa da, bienalde seyrettiğim gösterilerden ikisi tiyatronun gerçek ile kurgu arasında salınan gri bölgelerinde dolaşıyordu. Bunlardan ilki Tim Crouch’un yazdığı ve bizzat oynadığı tek kişilik Truth’s a Dog Must to Kennel (Gerçek, sadık bir köpek, kulübesine hapsedilmekte) idi. Gösteri, adını William Shakespeare’in Kral Lear oyunundaki Soytarı karakterinin bir repliğinden almış. Bu sözler genellikle Soytarı’nın Lear'i, en küçük kızı Cordelia'yı ona gerçeği söylediği için cezalandırırken kötü niyetli kız kardeşleri Goneril ve Regan'ın ise dalkavukluklarından dolayı ödüllendirdiği için eleştirdiği şeklinde yorumlanıyor. Karl James ve Andy Smith’in ortaklaşa yönettikleri The Royal Lyceum Theatre Edinburgh yapımı gösterinin prömiyeri 2022 yılında Edinburgh Festivali’nde yapılmış.

Truth’s a Dog Must to Kennel tek kişilik ama çok katmanlı bir gösteri. Crouch, başına taktığı VR (Sanal Gerçeklik) gözlüğüyle konuştuğunda Kral Lear’in sahnelendiği hayali bir tiyatro binasında önce oditoryumdaki ortamı ve seyircileri betimleyen sonra da sahne tarafına geçip Kral Lear oyununu III. perdesinden itibaren canlandıran kişi oluyor; bu sırada, tasarımı Pippa Murphy’ye ait müzik ve ses efektleri de duyuyoruz, Crouch’un sesi ise muhtemelen VR gözlüğün içine yerleştirilmiş mikrofon sayesinde hoparlörlerden geliyor. Crouch VR gözlüğünü çıkardığında ise doğrudan bize konuşuyor; bu sırada busesini akustik olarak duyduğumuz gibi, bazen bir el mikrofonu da kullanabiliyor. Her iki halde de salonun ve sahnenin ışıkları açık; gösteri boyunca da açık kalacak; bundan daha girift olmayacak olan ışık tasarımı Laura Hawkins’e ait.

Crouch VR gözlüğüyle ortam anlatıcılığı yaparken her seferinde sıralama olarak önce binanın seyirci tarafını, yani oditoryumu imleyen yorumlarda bulunuyor, ardından sahne tarafına geçiyor. Hayali tiyatro binasındaki; örneğin balkonda kısıtlı görüşlü koltukta oturan seyirciden, en öndeki tiyatro-öncesi-yemekli-bileti olan seyirciden, boş bir koltuktan, gösteri başlamadan hemen önce parterde hangi koltukların boş olduğuna bakıp ucuz biletle onlardan birine oturmayı gözüne kestirmiş seyirciden bahsederken jest ve mimikleriyle, sadece tek taraflı tribün bulunan içinde bulunduğumuz tiyatroda bizleri işaret ediyor, bizler sanki onun tarif ettiği gibi bir tiyatro mekanının içindeki seyircilermişiz gibi. Gösteri boyunca her VR gözlüğü taktığında ilk seferinde bahsettiği seyircilerden tekrar tekrar bahsedecek; örneğin ileriki bir sahnede tiyatro-öncesi-yemekli-bileti olan seyircinin yediği yemekten dolayı midesinin ağrıdığını söyleyecek.

Crouch, VR gözlüğünü çıkardığında ise, sanki doğaçlama yapıyormuş gibi, ama aslında hepsi stand-up tarzında baştan yazılmış ve sabitlenmiş bir metinle bize VR gözlükle tarif ettiği tiyatro olayına, tiyatral temsile, “dışardan” bakan yorumlarda bulunuyor; örneğin “Bütün gösteri boyunca sadece ben varım, ben sahneden çıkmayacağım, kimse gelmeyecek. Sadece bu. Sadece biz. 70 dakika” diyor. VR gözlüğü bir sonraki çıkarışında “Bu, karakterim Soytarı'nın Shakespeare'in Kral Lear oyunundaki dünyayı terk etmesini anlatan canlı, etkileşimli ve sürükleyici bir deneyim. Dünyayı terk etmek, her şeyi bırakmak, dışarı çıkmak, artık dayanamamak, ona doymak, devam edecek durumda olmamak, hepsinden ümit kesmek, ortadan kaybolmak, sıvışmak. Onu bırakıp buraya geliyorum. Bu yere. Size” diyor. İlerleyen bir sahnede ise doğrudan içinde bulunduğumuz Venedik Tiyatro Bienali’ne referans vererek “Kariyerinizde Biennale Teatro’da iki kez oynadığınızı söylerler. Bir kez yukarı çıkarken, bir kez de aşağı inerken.” Bir an VR gözlüksüzken “şimdi ve burada”yla, o sırada içinde bulunduğumuz yerle ve etkinlikle ilişki kurduğunu zannediyorum. Ama hayır, bu da metinde yazılı; Crouch gösteriyi içinde oynadığı etkinliğe/yere göre “etkinlik/yer” adını değiştiriyor sadece. Nasıl mı anlıyorum; az sonra bir tesadüf gerçekleşiyor çünkü: VR gözlüğünün saplarından biri kopuyor ve “Yedek gözlüğüm yok, sahne arkasında yardımcı da yok” diyerek önce kendi başına düzeltmeye çalışıyor, beceremeyince ön sıradaki seyircilerden birinden yardım istiyor. Kurgusallığın ve temsilin bu kadar oyunsu olduğu bir gösteride seyirci olarak ilk anda bunun da oyunun bir parçası olduğunu zannediyorum. Ama hayır; Crouch hemen “Bu oyunun bir parçası değil” diyerek bizi uyarma gereği duyuyor. Salonca, VR gözlüksüz halde sarf ettiği çoğu söze güldüğümüz gibi buna da gülüyoruz. Ama işin ilginç tarafı, Crouch’un bu gösteriyle hedeflediğinden farklı olarak, 27 Haziran 2024, 20:00 seansında Venedik’te Arselane’nin Sala D’Armi – A’da oynanan gösterime bir katman daha ekleniyor böylece: Kurgusal ve temsili olmayan, her şeyiyle gerçek olan “şimdi ve burada” katmanı. Crouch bu katmanı es geçmiyor, sahipleniyor; oyunun devamında gerektiği yerlerde ve alkıştaki her selamında kolunu işaret eder gibi öndeki, ona yardım etmiş olan seyircinin tarafına uzatıyor.

Peki Crouch bütün bu oyunsulukla ne amaçlıyor? Gösteride Kral Lear’in III. perdesinden itibaren oynadığı kısımlarda kör babası Gloucester'ı uçurumun kenarında olduğuna ikna etmek için hayal gücünü kullanan Edgar gibi Crouch da temel aleti söz olan, sözü kullanan bir anlatıcı olarak yüzeydeki gerçeklikle rekabet eden başka bir gerçekliği seyircilerle birlikte, kolektif olarak hayal etme, hayal aleminde canlandırma, giderek de “görebilme” olanağını yaratmayı amaçlıyor sanki. Beni ikna etti mi, etti! İkna olmamdaki en can alıcı unsur ise Tim Crouch’un pırıltılı ve eğlenceli metni kadar mükemmel oyunculuğuydu.

Medea's Kinderen'i beklerken, 29 Haziran 2024, Arsenale - Venedik 
© Mehmet Kerem Özel 

Venedik’te seyrettiğim, gerçek ile temsil arasında salınan ikinci gösteri Milo Rau’nun NT Gent yapımı olarak sahneye koyduğu Medea’s Kinderen (Medea’nın Çocukları) idi. Gerçek ile temsil arasında salındığı için doğal olarak, bu oyunun da katmanları çoktu: Euripides’in, kocası Jason’dan öç almak için iki çocuğunu öldüren Medea’yı konu alan ünlü metni, 2007'de Nivelles'te aynı nedenle, yani kocası tarafından bir erkekle aldatıldığı ve yalnız kaldığı için beş çocuğunu öldüren Belçikalı annenin hikayesi, bu hikayenin sahnede temsili, Medea veya bu hikayeden bazı sahnelerin önceden kaydedilmiş film versiyonları, Medea’s Kinderen yapımında oynayan çocukların hikayeleri ve bütün bunları içine alan üst hikaye.
Üst hikaye: Perde kapalıdır, gösterim bitmiştir, bizler oyunu seyretmiş seyirciler olarak soru-cevap seansına kalmışızdır, oyuncular teker teker makyajları temizleyip, kostümlerini çıkarıp, duş almış ıslak saçlarıyla perdenin önündeki sandalyelere gelmektedirler. Oyuncular: 8-14 yaş arası çocuklar. “Çocuk oyuncu koçu” rolünü oynayan, gösterinin tek yetişkin ve profesyonel oyuncusu Peter Seynaeve ise soru-cevap seansında moderatörlük yapacaktır. Milo Rau bize bütün bu yukarıda saydığım hikayeleri anlatmaya ve temsillerini göstermeye sondan başlar: Soru-cevap seansından.

Nasıl moderatörün gerçek adı Peter ise, Peter de çocuklara gerçek adlarıyla hitap eder. Her çocuğun baskın bir özelliği vardır; biri Peter tarafından ısrarla uyarıldığı halde cep telefonuyla ilgilenir, diğeri durmadan söz kesip bizlerle Antik Yunan tragedyalarına dair bildiklerini paylaşmak ister, başka birinin hayvanlarla arası iyidir. Oyun sonrası soru-cevaptayızdır, herkese gerçek ismiyle hitap ediliyordur, sanırız ki bu özellikler/defolar da doğrudan o çocuklara özel/ait. Ama öyle değildir, çünkü bu yapımın oynandığı zaman zarfı boyunca mevzuat gereği çocuk oyuncular değişmek zorundadırlar. Ancak, onlara atfedilen özellikler ise sabitlenmiştir. Çocuklar ve Peter, bizde “gerçek”, “kendileri” oldukları hissi uyandırılan soru-cevap seansında da aslında temsil etmektedirler; soru-cevap seansı da bir temsildir.

Rau hınzır bir tiyatro insanı. Antonin Artaud ünlü “Tiyatro ve İkizi” kitabında, kaba bir özetle, tiyatronun veba gibi olmasını önerir ya; tiyatro fark ettirmeden seyircinin içine sızıp, onu içerden dönüştürmelidir. Rau da aynı Artaud’un tarif ettiği veba gibi fark ettirmeden sizi avucunun içine alır; güldürür, rahatlatır ve o rahatlık içinde ince ince sizi test etmeye başlar; ayık mısınız. Küçük mayınlar yerleştirir, iğneler batırır. Örneğin çocuk oyuncu koçu Peter ile hani o Yunan tragedyalarına meraklı küçük çocuk var ya, o, diğer çocuk oyuncu koçu Dirk’ten konuşurlar bir ara: “Neden o şimdi yanımızda yok?”, “Önümüzdeki yıl emekli olacak”, “Çoktan emekli olmalıymış.” Çocuk hemen Yunan tragedyalarında kadın rollerini de erkeklerin oynadığından ve hatta birbirlerini öptüklerinden bahseder ve “aynı Dirk ile Aiko’nun plaj sahnesindeki gibi” der. Aiko oyunda rol alan çocuklardan bir diğeridir. Rau hiç beklemediğiniz anda, yan kanalda pedofiliyi gündeme getirir hınzırca. Devamında aynı çocuk “Öpüşmekle ilgili bir sorunum yok, kiminle olduğu önemli değil. Kedilerle ya da kobaylarla bile, hepsinden iyisi, bir vaşağı öpmek isterdim” diyerek devam ettiğinde kontrolsüzce gülseniz de, irkilirsiniz aynı zamanda.

Medea's Kinderen'i alkışlarken, 29 Haziran 2024, Arsenale - Venedik 
© Mehmet Kerem Özel 

Oyun devam ederken soru-cevap seansı öyle bir noktaya gelir ki, çocuklar seyirci olarak bizlerin seyretmiş olduğumuz farz edilen oyunu tekrar oynama konusunda ısrar ederek Peter’i ikna ederler. Perde açılır ve dekorlu sahneyle karşılaşırız. Sahnenin en arkası bütünüyle beyazperdeyle kaplı; üzerine zaman zaman projeksiyonlar yansıtılacak. Sahnenin baskın öğesi ise, sağında bulunan ve gerektiğinde olduğu yerde dönen kırma çatılı sevimli ahşap ev. Bu, Batılı kalburüstü her ailenin çocuğunun odasında bulunan türden bir bebek evi gibi, hatta bir masal evi gibi. Bu evi görünce, ta en başta, biz seyirciler yerlerine yerleşirken arka planda çalan müziği hatırladım; fonda tam da bir masal filmine fon olacak yumuşak, sevimli bir melodi dönüp duruyordu. Nasıl Avrupa’nın Ortaçağ’dan itibaren biriken kolektif belleğinden toplanmış Andersen masallarında sevimli, küçük evler vardır, ama içlerinde şiddet ve zulüm hüküm sürer, sahnedeki bu bebek/masal evde de az sonra ciddi bir katliam gerçekleşecek. Nivelles’li anneyi oynayan kız çocuk teker teker diğer çocukları içeri alıp boğazlarını keserek veya vücutlarını bıçaklayarak öldürecek. Bu sahneler o sırada sabit duran ve kapısı kapalı olan masal evin içinde, dekorun bizim göremediğimiz arka tarafında gerçekleşirken, kameramanlık yapan Peter’in kamerasından bu sahnelerin çekimi bize olabilecek en çiğ bir şekilde, kan ve şiddete odaklanan gore tarzı korku filmlerinin çıplak estetiğinde beyazperdede kocaman izletilir. Vahşet dolu görüntüler ile birlikte bıçaklanan, boğazları kesilen çocukların hırıltılı sesleri, kaçmaya çalışan çocukların boğuşma sesleri salonu kaplar. Artık gülmüyoruzdur, hatta sahnede çocuklara bunların yaptırılmasına benim gibi sinirlenen başkaları da vardı belki seyircilerin içinde. Belki sinirlenen değil ama kesinlikle tahammül edemiyor olanlar o sırada salonu terk ettiler; az sayıda da değillerdi.
“Mevzuat gereği” psikologla çalışılmıyor olması imkansız. Bunların hepsinin “bir oyun” olduğu bilgisi çocuklara hazmettirilmiştir de eminim. Günümüz çocuklarının içinde yaşadıkları dünyada karşılaştıkları daha vahşi görüntülerle/durumlarla masumiyetlerini erken yitirdikleri de hepimizi malumu. Ve yan koltuklardan birinde oturduğum için ister istemez, aslında perdeye yansıtılan vahşi görüntülerin o anda arkada yapılandan farklı olduğunu, yani perdede önceden kaydedilmiş daha vahşi, kanlı, gerçekçi (örneğin boğaz kesme sahneleri) filmlerin oynatıldığını, arkada canlı olarak vahşetin daha basitleştirilmiş versiyonlarının yapıldığını da fark etmiyor değilim. Ama sormadan edemiyorum: Bütün bu hafifletici durumlara rağmen, seyirciler için +16 yaş önerisi yapılan bir gösteri uğruna 8-14 yaş arası çocuklara bunları yaşatmak ne kadar etik! Yazının başından beri onlara “çocuk” diyorum “çocuk oyuncu” demiyorum, çünkü bu işi meslek olarak yapmıyorlar. Hatta bu role nasıl seçildiklerini oyunun içinde anlatıyorlar: Bu yapımdaki rollerine seçilene kadar hiç sahneye çıkmamışlar, seçmelere de sırf denemek için katılmışlar, hatta içlerinde kazanacaklarını bile düşünmemiş olanlar varmış.

Rau, başyapıtlarınan biri sayılan, seri çocuk katili Marc Dutroux’nun hikayesini anlattığı 2016 tarihli Five Easy Pieces (Beş Basit Parça)’ta da bütünüyle çocukları oynatmıştı, dolayısıyla benim çekincem ve rahatsızlığım Batı tiyatro dünyasında tartışılmış ve aşılmış olmalı. Yine de şu sorunun önemli olduğunu düşünüyorum: Dünyada insan tarafından kendi türü içinde en savunmasız varlıklar olan çocuklara yaşatılan şiddetin ve zulmün korkunçluğunu, belki de tam da gerektiği şekliyle, yani estetize etmeden ve bütün çıplaklığıyla ortaya koymak için, bunun temsilini bu kadar yoğun ve birebir bir görsellikle, “görüntülerle” yapmak, “göstermek” gerekli miydi? Kaldı ki, tam da o Yunan tragedyalarına meraklı çocuğun söz aldığı bir seferde belirttiği üzere, Yunan tragedyalarında şiddet sahne üzerinde gösterilmez, bir haberci tarafından sözle dillendirilirmiş. Zaten Milo Rau bunu, yani insanın insana uyguladığı şiddetin korkunçluğunu “göstermeyi”, İstanbul seyircisi olarak 2016 yılındaki İstanbul Tiyatro Festivali’nde seyretme şansına erdiğimiz Hate Radio (Nefret Radyosu) adlı yapıtında sadece sözleri kullanarak müthiş etkili bir şekilde başarmıştı, ve bence Rau’nun şimdiye kadar canlı seyretme imkanı bulduğum dokuz yapıtı arasında, hala en “dürüst” ve vurucu olanı Hate Radio.

Medea's Kinderen'i alkışlarken, 29 Haziran 2024, Arsenale - Venedik 
© Mehmet Kerem Özel 


[Bu yazının, gösterilerin yayın haklı fotoğraflarının bulunduğu versiyonu Tiyatro Dergisi'nde yayınlanmıştır.]


13 TEMMUZ


1985 istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da carolyn carlson'un blue lady'sini seyrettim

1987 hüseyin sermet'i ilk defa canlı dinledim; istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'daki konserde ingiliz oda orkestrası'nı cem mansur yönetiyordu

1989 paris ulusal operası'nın ikinci binası, bastille meydanı'na bakan, carlos ott'un tasarladığı bastille operası açıldı

1994 harbiye açıkhava tiyatrosu'nda michel petrucianni trio'yu dinledim

2007 sinema yönetmeni peter greenaway'i dj radar ile birlikte verdiği konserde barselona'da teatro grec'te dinledim

2010 elina garanca'yı ilk defa canlı dinledim; istanbul aya irini müzesi'ndeki konserde garanca'ya istanbul devlet opera ve balesi orkestrası eşlik ediyordu, şef karel mark chichon idi

2016 matthias goerne'nin icra ettiği, william kentridge'ın sahneye koyduğu franz schubert'in winterreise lied dizisini berlin'de haus der berliner festspiele'de seyrettim

2016 aynı akşam william kentridge'ın handspring puppet company yapımı olarak sahneye koyduğu alfred jarry'nin übü uyarlaması ubu and the truth commision adlı kukla gösterisini seyrettim

2016 aynı akşam geceyarısında ilk defa bir dries verhoeven işi seyrettim ve kalbimden vuruldum: guilty landscapes, episode II



12 Temmuz 2024 Cuma

12 TEMMUZ


1937 pablo picasso guernica adlı tablosunu ilk kez paris dünya sergisi'nde halka sunmuş


1987 dünyanın en iyi arp sanatçılarından nicanor zabaleta'yı istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da dinledim

1990 istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da john mclaughlin'i kendi bestelediği gitar ve orkestrası için akdeniz konçertosu'nu bryden thomson şefliğindeki iskoç ulusal orkestrası'yla çalarken dinledim

1991 istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da ilk defa the paul taylor dance company'i seyrettim

1992 istanbul st. antuan kilisesi'nde ilk defa bir konser dinledim; org & trompet konserinin sanatçıları bernard soustrot ile françois-henri houbart idi

1993 andrew lloyd webber'in, billy wilder'ın 1950 tarihli aynı adlı filminden uyarlanan, başrollerinde patti lupone ve daniel benzali'nin yer aldığı sunset boulevard müzikalinin dünya prömiyeri londra'daki adelphi tiyatrosu'nda gerçekleştirildi


1994 harbiye açıkhava tiyatrosu'nda milton nascimento'yu ve toots thielemans'ı dinledim

1997 harbiye açıkhava tiyatrosu'nda sezen aksu ve eleftheria arvanitaki'nin konuk olarak katıldıkları night ark konserini dinledim

2012 istanbul arkeoloji müzesi bahçesi'nde çok sevdiğim caz kontrbasçılarından lars danielsson'u, dörtlüsüyle dinledim

2023 aix-en-provence opera festivali'nin prestijli mekanı theatre de l'archeveche'da thomas ostermeier'ın comedie française topluluğu ile sahneye koyduğu bertold brecht & kurt weill'ın üç kuruşluk operası'nı seyrettim