Ayrı ayrı zamanlarda kentlilerin anlattıkları öykülerin farkı kentin kırılma anlarından ve farklı sahiplerinden doğar. Kent, kendi kırılma anları itibarıyla, farklılıklardan oluşmuş bir tarihe sahiptir ve kentliler de hep içinde oldukları dönemlerinin koşullarını, yani
fiziksel tarih ile kendilerinin yarattığı
söylentiler ve
tasavvurlar tarihinin birleşmesini yaşamışlardır. Daha önce de vurgulandığı üzere, kentin gerçek tarihi, kırılma anlarının yan yana gelmesiyle ve farklı dönemlerin söylentilerinin ve tasavvurlarının birbirleriyle etkileşim kurmasıyla yazılır. Bu etkileşim alanı ise Kuban'ın
arayüz dediği
şimdiki zamanların üzerinde yer alır. Örneğin, tank olduğumuz kente dair pek çok görüntü, pek çok öykü, pek çok anı ve pek çok efsane vardır ki bunlar tarih boyu farklı dönemlerin karışımından meydana gelmiş ve kentin birçok farklı katmanının bütünselliğini
şimdiki zamanlarda oluşturmuştur. Ayrıca bunlar kişisel olarak seçilmiş alanlardan, nesnelerden ya da mekânlardan da oluşabilirler ki asıl ilginç ve değerli olan tarih bunlar üzerinden işler, çünkü kişiseldir. Bir sinema, bir plaj, bir stadyum, bir pastane, bir istasyon, bir okul, bir park, bir sokak, bir kapı, bir ağaç, bir duvar ya da başka bir sey... Bunlar kenti turistik olarak tanıtmaktan, oranın kültürünü yeniden düzenleyerek sunmaktan ve bunları yaparken de birtakım klişe simgeleri tekrarlamaktan farklı şeyleri işaret ederler. Daha önce yazdığımız bir tümceyi yeniden anımsayalım, şöyle demiştik: Kentliler ayrı ayrı kendi zamanlarında, o kent için hangi söylentilere ve tasavvurlara bağlanıp, hangi öyküleri anlatıyorlarsa, o kentin tarihinin bütününü anlattıklarına inanıyorlardır... Bir kenti çoğul bir tarihe sokan, dolayısıyla onu gerçek bir kent yapan davranışın önemi de buradan kaynaklanır. Bunlar, kentin maruz kaldığı vahşi müdahalelerle yok olup gitmiş bile olsa, o
yer tümünü zihinlerde korur ve mevcut görüntünün içine bu zihinsel işleyişten bir şeyler sızdırır.
Emre Zeytinoğlu
Literatür Yayınları, 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder