"84. Sokak'ta bir mağazanın önünde durakladı. Mağazanın önyüzünde bir ayna vardı. Quinn, nöbet tutmaya başladığından beri ilk kez kendini gördü. Kendi suretiyle karşılaşmaktan korkuyor değildi. Aklına gelmemişti, bu kadar basit. İşine öylesine dalmıştı ki kendini düşünmemişti ve sanki nasıl göründüğü sorun olmaktan çıkmıştı. Şimdi o mağazanın aynasında kendine bakarken ne şok geçirdi ne de hayal kırıklığına uğradı. Hiçbir şey hissetmedi, çünkü karşısında gördüğü kişinin kendisi olduğunu anlamamıştı. Aynada bir yabancıyı gördüğünü sanmıştı ve ilk anda onun kim olduğunu görmek için arkasını dönmüştü. Oysa yanında kimse yoktu. Sonra iyice bakmak için yeniden aynaya döndü. Karşısındaki suratın bütün hatlarını tek tek inceledi ve yavaş yavaş bu adamın her zaman kendisi olduğunu sandığı kişiye benzediğini fark etmeye başladı. Evet, bu adamın Quinn olma olasılığı çok yüksekti. Ancak şimdi bile rahatsız olmamıştı Quinn. Görünümündeki dönüşüm öylesine korkunç boyuttaydı ki hayranlıktan başka bir şey duymadı. Bir serseri olmuştu. Giysileri solmuş, perişan olmuştu, kir içindeydi. Kapkara sık bir sakal suratını kaplamıştı, sakalına küçük gri benekler düşmüştü. Saçları uzamış, karmakarışık olmuştu, kulaklarının arkasında donuk topaklar oluşturmuş, kıvrım kıvrım neredeyse omuzlarına inmişti. Özelikle de Robinson Crusoe'yu getiriyordu aklına bu görüntü, bu değişikliklerin bu kadar çabuk olması hayrete düşürdü Quinn'i. Aradan yalnızca birkaç ay geçmiş ama Quinn başka biri olmuştu. Kendini eskiden olduğu gibi anımsamaya çabaladı ama bu iş güç geldi ona. Bu yeni Quinn'e bakıp omuzlarını silkti. Aslında önemli yoktu. Önceden bir şeydi, şimdiyse bir başka şey. Ne daha iyiydi ne de daha kötü. Farklıydı, hepsi bu."
-Paul Auster
(Çevirmen: İlknur Özdemir)
Can Yayınları

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder