alman hızlı treni ICE’ye laf ettim ya; dün beni utandırdı. iyi
ki de utandırdı, yoksa 17:00’de essen’de ivan fischer ve budapeşte festival
orkestrası’ndan mahler’in 9.senfonisi’ni dinleyip, 20:00’de köln’e, fazıl say’ı
kristjan järvi ve gstaad festival orkestrası eşliğinde son piyano konçertosu
“water”ı çalarken dinlemeye yetişemezdim.
konser 18:40’da bitti; ICE, essen tren istasyonundan tam
19:00 kalktı; sadece üç dakika rötarla 19:52’de köln’deydi; neyse ki
philharmonie istasyona beş dakika mesafede; hele de kısayolu keşfetmişseniz,
daha da yakın.
ilk önce “mahler 9”:
mahler’in, yarım kalmış 10.sunu saymazsak bu dokuzuncu son
senfonisi. 1909’da bestelemiş, 1911 vefat etmiş, senfoni ilk defa 1912’de
seslendirilmiş; yani mahler bu yapıtının ilk icrasına tanık olamamış.
malum, mahler’in senfonilerinde çoğunlukla koyun-inek
çanları, klezmer-yahudi melodileri, ölüm marşları, mütemadi bir mücadele
mevcuttur. visconti’nin “venedik’te ölümü” filmiyle daha da ünlenmiş beşinci
senfonisinin adagio bölümü gibi aşkın nitelik barındıran senfonileri veya
bölümleri de yok değildir.
mahler’in 9.senfonisini ilk defa dinledim; daha önce
kayıttan da dinlememiştim hiç. çok şanslıyım ki, ivan fischer gibi özel bir şef
ve budapeşte festival orkestrası gibi özel bir orkestraya denk geldi bu
tecrübem.
80 dakikadan uzun süren, 1. ve 4. bölümleri yavaş, ortadaki
2. ve 3. bölümleri hızlı, ancak hızlı bölümlere dahi genel olarak bir ağırlığın
hakim olduğu, yapıtın tümünde aşkın bir halin hüküm sürdüğü bir senfoni.
şef dostu bruno walter ile bir gün alplerde geziyorlarmış,
walter mahler’e “bak, alpler ne kadar ihtişamlı” demiş, mahler “hiç bakma, ben
bunların hepsini senfonilerimde sildim süpürdüm” diye cevap vermiş. eğer diğer
senfonileri alplerin ayak basılan topraklarını betimliyor ise, 9. senfoni gökle
buluştuğu dorukları ve özellikle de o dorukların etrafındaki bulutların
atmosferini taşıyor.
şimdi de “su”:
yaş ortalaması ortanın üstü olan, şarap gibi yıllanmış bir
orkestradan ve filozof ve ağırkanlı bir şeften mahler’in 9. senfonisini
dinledikten sonra; yaş ortalaması ortanın altı, hatta bir gençlik orkestrası
gibi, gstaad festival orkestrası ve genç şefleri kristjan järvi’den “su”
temalı dinamik bir konser, dün müzikle iyice arınmamı sağladı.
program: smetana’nın “moldau”, say’ın “water”, britten’in
“four sea interludes” ve debussy’nni “la mer”; sadece böyle bir program
hazırlamak bile bir sanat.
gstaad festival orkestrası’nın siparişi olan ve fazıl say’ın
geçtiğimiz ağustos’ta bu orkestrayla ilk seslendirilişini gerçekleştirdiği
“water” piyano konçertosu, say’ın “mezopotamya” senfonisi tadında; ne çok bariz
“ilüstratif” ne de bütünüyle soyut.
konçertonun üç bölümü var. başlıkları: “mavi su”, “kara su”
ve “yeşil su”.
“mavi su” bana engin denizleri, devasa dalgaları, uzak
diyarları ve keşifleri çağrıştırdı. piyanonun klarinet ile atışması hoştu.
“kara su” gizemli, koyu, karanlık ve derin bir atmosfer
çiziyordu. say’ın bu bölümde ağırlıklı olarak kuviyolonsel, viola ve
kontrabasların koyu tonları, piyano ile tubanın atışması, ilerleyen
dakikalarında egzotik seslerin katılması, bana sanki bir kanoyla amazonun
derinliklerine dalıp kaybolmuşum hissini uyandırdı.
“yeşil su” ise kıyısında insanların yaşadığı, şehirlerin
olduğu denizleri anlatıyor gibiydi; say’ın “mezopotamya”da olduğu gibi yaylı
çalgıların içlerine yerleştirdiği “river waves” and “vibratones” da bölümün
atmosferini kuran önemli öğelerdi. yapıtın son dakikalarında piyanonun sessiz
kalıp, sadece orkestra elemanlarının seslerinin ve “river waves”lerin
kullanılması ise çok şiirseldi.
fazıl say, türkiye kökenli seyircilerin de olduğu salondan
bayağı alkış aldı, ama bis parçası çalmadı.
gstaad festival orkestrası ve kirstjen järvi fazıl say’a
mükemmel bir eşlik sundukları gibi diğer üç yapıtta da başarılıydılar.
smetana’nın “moldau” ve debussy’nin “la mer”ini canlı dinlemeyeli bayağı bir
zaman olmuş; bu yapıtları ne kadar özlediğimi fark ettim. ayrıca; järvi’nin
yorumunda bu yapıtlarda daha önce dikkatimi çekmemiş olan detaylar keşfettim ki
bu da benim için bu konseri unutulmaz yapan özelliklerden bir diğeriydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder