mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
14 Nisan 2012 Cumartesi
martha argerich ikinci kere istanbul'daydı!
istanbul'a gelme konusunda bazı sanatçılar için şeytanın bacağını kırdık mı, arkası çorap söküğü gibi geliyor.
yıllarca martha argerich'i bekledik; ilk olarak geçen sene geldi, dün akşam tekrar istanbul'da, albert long salonundaydı.
[yıllarca leonard cohen ne zaman gelecek geyiği döndü, iksv ıkındı sıkındı, "kendi imkanlarımızla getiriyoruz" dedi, iki sene önce fahiş fiyata cohen açıkhava'daydı. ve bu yaz tekrar istanbul'da.]
martha argerich 70. yaş kutlamalarına istanbul'u da kattı; dün akşam, 1970 doğumlu mauricio vallina ile iki piyanolu bir konser için boğaziçi'ndeydi; herhalde yılın konseriydi.
ikili enfes bir program hazırlamıştı: mozart-busoni fantezisi ile başlayıp ilk yarıyı rahmaninof'un "senfonik dansları" ile bitirdiler. fazntezi konser başlangıcı olarak mükemmel bir yapıttı; ısınma babında. "senfonik danslar" ise tek kelime ile büyüleyici, hipnotize ediciydi. keşke "bahar ayini" de olsaymış programda dedirtti.
ikinci yarı bu sefer schumann'ın andante ve çeşitlemeleri ile başladı, mozart'ın don giovanni'sinden liszt'in anımsadığı don juan ile devam etti, lutoslawski'nin paganini çeşitlemesi ile noktalandı.
dinmeyen alkışlara ikilinin verdiği ilk cevap beni boğaziçi sırtlarında uçurdu, yeni yeni tomurcuklanmaya başlamış erguvanların üzerinden geçirdi, boğaz'ın serin sularına bıraktı: piazzolla'nın "oblivion"u iki piyanoyla bu kadar mı su gibi hüzünlü olur diye duygulanırken, bir anda bir yaylı çalgı sesi eşlik etmeye başladı ikiliye; hoş bir sürprizle keyifimiz katmerlendi. meğer piyanistlere eşlik eden argerich'in kızı, viyolacı lyda chen'miş.
argerich ile vallina bizleri kırmayıp, iki bis parçası daha çaldılar.
martha argerich konser sırasında notalarını çeviren gençle kısa görüş alışverişleri yapışıyla, selam için mauricio vallina'nın yanına gidişiyle, hali tavrıyla ne kadar içten olduğunu göstermenin yanısıra, yerlere kadar eğilerek verdiği selamla da gerçek bir sanatçının aslında ne kadar alçakgönüllü olabileceğinin enfes bir örneğini verdi.
argerich'in samimiyetiyle albert long salonu'nun sıcak ortamı özdeşleşti. umarım argerich en kısa zamanda tekrar istanbul'a, albert long salonu'na konuk olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder