23 Mart 2010 Salı

istiklal'de bir japon hayaleti


21-27 mart arasında, yıllardır mayıs ayında düzenlenen istanbul kukla festivali’nin yavrusu niteliğinde bir etkinlik sayesinde kentimiz şenleniyor: “dünya kukla günü’nü kutluyoruz!”

dileğim, istanbul 2010 ajansının destek verdiği ender nitelikli sanat olaylarından biri olan kukla festivali’nin bu ek gösterimlerinin önümüzdeki senelerde de devam etmesi. yeter ki istanbullular gereken ilgiyi göstersin.

dün akşam japonya’dan yumehina topluluğu fransız kültür’de yarım saatlik kısa bir gösteri sundu: ”unjo”.
eski yıllarda festivalde japon dondora tiyatrosuyla büyülenmiş bir seyirci olarak “unjo”ya büyük beklentilerle gittim. doğrusu, biraz hayal kırıklığına uğradım.

“unjo” sanatsal olmaktan ziyade folklorik bir kukla gösterisi örneğiydi. aslında ona da itirazım yok, ancak ne zaman salonda slapstick komedilerin müziğini yankılanmaya başladı, ben iyice yabancılaştım sahneden. [japonların nedense böyle bir hali (yeteneği demeye dilim varmıyor) var: en ciddi, en sanatsal olayı bile bir anda en popüler, en yavan hale getirmek, basitleştirmek. şu ünlü yönetmenleri takeshi kitano’nun ne kadar duygusal, yaratıcı, sıradışı filmleri de vardır hayran olduğum, ve ne de alelade filmleri, garip televizyon eğlencelikleri!]
keşke, banttan da olsa kullanılan yerel müzik hiç değişmeseydi, en azından daha otantikti. tam “keşke müzik banttan değil de canlı çalınsaydı” diye düşünmeye yeltenmiştim ki, laurel-hardy’den fırlamış gibi bir müzik salonu kapladı. halbuki ben kendimi yemyeşil bir japon köyünün sokağında bir sürü insanla birlikte halka olmuş, ortamızdaki kuklacıyı seyrediyor gibi hissetmeye başlamıştım bile… yazık oldu.

gösterinin hakkını da yememek lazım; japonların alamet’i farikalarından biri olan “hayalet edebiyatı”ndan bir hikayeyi yüzyılların biriktirdiği bir zanaatkarlıkla icra ettiler. sahnede tek bir kuklacı (maymun rolünde) ve onun idare ettiği tek bir kukla (ölü yaşlı adamın hayaleti) vardı. kuklacı ayakları ile eteklerine basarak, veya iki eli ile hayaletin elleri olurken kendi kafasındaki maymun maskesinin azıcık aralık ağız kısmından kuklanın başının arkasındaki küçük ipi tutarak kafasını oynatarak hayaletin bir kukla olduğunu unutturdu bizlere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder