dün akşam crr'de yine enfes bir oda müziği konseri vardı.
berezovsky-makhtin-kniazev üçlüsü son yılların en başarılı, adından en çok söz ettiren rus piyanistlerinden boris berezovsky'nin kurduğu viyolonsel'de dmitri makhtin ile piyano'da alexander kniazev'in bulunduğu bir grup.
hafızamdan hala silinmeyen brendel-elivar-şensoy üçlüsünün haydn-mendelssohn-rahmaninof yapıtlarından kurulu konserinden sonra, bu konserin programı da muhteşemdi: mendelssohn'un op.49 piyanolu üçlüsü ve çaykovski'nin "büyük bir sanatçının anısına" adını taşıyan op.50 üçlüsü.
çaykovski, op.50 üçlüsünü yakın arkadaşı nicolai rubinstein'in ölümü üzerine yazmış. iki bölümlü eserin "pezzo elegiaco" isimli ilk bölüm ölüme, acıya, kaybedişe dair, kopkoyu hüzün barındıran bir ağıt. tema ve çeşitlemelerden oluşan ikinci bölümün son çeşitlemesi ise yine ağıta dönüşen bir cenaze marşı niteliğinde.
berezovsky trio'nun üyeleri bu mükemmel eseri dün akşam crr'de çok zor şartlarda yorumladılar; çoğu anne-babalarıyla sanki bir çizgi film seyretmeye sinemaya gelmiş 23 nisan yorgunu çoçuklarla dolu bir salonda, bırakın her bölüm arasında alkışlamayı, ikinci bölümü oluşturan çeşitlemeler arasındaki kısa boşlukları bile alkışla değerlendiren, klasik müzik konseri adabından yoksun, cahil bir seyirciyle mücadele etmek zorunda kaldılar. cellocu makhtin'in hoşnutsuzluğu yüz ifadesinden belliydi. sanırım, "ceza" olarak ta bis parçası çalmadılar; haklılardı, seyirci hak etmemişti!
[esas aklımın almadığı, hatta merak ettiğim konu: bu kadar kaliteli müzik yapan sanatçılar karşılarında böyle, klasik müziğe dair en basit, en temel bir ayrıntının bile farkında olmayan cahil bir seyirci olduğunu fark edince ne hissediyorlar; bu durum performanslarına yansıyor mu, yoksa onlar birer "aşkın varlık", birer "aziz/azize" olarak, herşeye rağmen en iyi performanslarını vermeye mi çalışıyorlar?]
konsere dönersem; ilk bölümdeki mendelssohn op.49'u bu sezon üç kere dinledik/dinleyeceğiz; ilki brendel-elivar-şensoy üçlüsündendi; çok iyiydi. dün akşamki yorum da enfesti; insan hangisi daha iyi diye karar veremiyor.
mendelssohn op.49'u, son olarak ta festival'in "rüya üçlüsü" mutter-harrell-previn aya irini'de yorumlayacaklar.
bu melodik, canlı, sempatik yapıtı aynı sezon içinde birbirinden yetkin yorumculardan dinliyor olmamızı, mendelssohn'un 200. doğumyıldönümüne borçluyuz. ne mutlu bize...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder