mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
28 Aralık 2019 Cumartesi
zehra yıldız'ı andık, 22. defa..
şehrimin duraklarında onun resmine; onun anısına düzenlenecek konserin büyük boy afişine rastlamak ne mutluluk vericiydi benim için. kaç kişi o afişleri gördü, ilgilendi, merak etti; 16 milyonluk şehrimde kaç kişi tanıyordu onu, tanıyanlardan kaçının o akşamı uygundu konsere gelmek için.
27 aralık akşamı zehra yıldız'ı bir kez daha andık; 22. defa. konser bu sefer cemal reşit rey konser salonu'ndaydı. salon tıklım tıklım dolu değildi, ama neyse ki salonda boş denecek kadar az seyirci yoktu.
bu yılki anma konserine katılan sanatçılar tuğba mankal dekak (soprano), maria tomassi (soprano), özge lalelioğlu (mezzo soprano), berk dalkılıç (tenor) ve levent bakırcı (bariton) idi. şancılara piyanoda can okan eşlik etti. hepsini ilk defa dinledim.
program genel olarak opera sanatının popüler arya ve düetlerinden seçilmişti. bir yandan zehra yıldız'ı anarken, bir yandan da yaklaşan yeni yılı karşılıyor gibiydik; hem hüzünlü hem şendik anlayacağınız.
müzikal nitelik olarak genel olarak ortalamanın üzerinde bir konserdi. ama sanki bütün sanatçılar 2000 kişilik bir salona seslerini duyurmak istiyorlarmış gibi bağırarak icra ettiler partilerini.
bu açıdan, dengeli yorumuyla benim için en öne çıkan sanatçı bariton levent bakırcı idi. beethoven'ın fidelio ve mozart'ın sihirli flüt operalarından söylediği aryalarda oyunculuk kabiliyetini de ustaca kullanarak beni mest etti.
konserin iki sopranosundan biri olan dekak'ı gerek liu'nun aryasında, gerek talihin gücü'nün ünlü pace pace mio dio'sunda dinlemek keyifliydi, ancak almancasında telafuz sorunu vardı kanımca.
tomassi'nin ne dvorak'ın rusalka ne de puccini'nin "vissi d'arte" yorumu bana hitap etti maalesef.
kalelioğlu ise santuzza'nın ve azucena'nın aryalarında ve hoffman'ın masalları'ndaki barcarolle'de belki hatasız bir icra sundu ama sanırım tutkusuzdu da.
tenor dalkılıç ses ve oyunculuk anlamında rahat ve kendine güvenli haliyle, tenor repertuarının en ünlü aryalarından "e lucevan de stelle"de ve bis olarak çalınan çok tanınmış "libiamo..." düetinde başarılıydı; ayrıca ilk yarıdaki macduff aryasında ve ikinci yarıda dekak'la yaptıkları mimi-rodolfo düetinde de beni memnun etti.
zehra yıldız'ı ilk sahneye çıktığı 1984'teki "venedik'te bir gece"den beri seyretmiş, 1989'dan itibaren de onun hayranı olmuş bir seyirci olarak; konseri düzenleyenlere (zehra yıldız kültür ve sanat vakfı - süha yıldız), konsere kapısını açanlara (cemal reşit rey konser salonu - cem amnsur ve ekibi) ve konserin gerçekleşmesinde emeği geçenlere (istanbul devlet operası - suat arıkan) çok teşekkür ederim.
önümüzdeki yıl zehra yıldız'ı daha kalabalık anmak dileğimle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder