Bu söyleşi dizisinde; evimize gelen çoktandır görmediğimiz bir misafir ile sohbet eder gibi, 23. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında şehrimize bir sahne yapıtıyla konuk olacak uluslararası yönetmen ve koreograflarla konuşarak, onları ve yapıtlarını yakından tanımak istedik. Sıradaki konuğumuz Delphine Ciavaldini.
Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel
Fransız yazarlar Riboulet ve Boucheron’un kaleme aldığı, Ocak 2015 Paris’te gerçekleşen Charlie Hebdo saldırısını merkezine alan aynı adlı kitaptan sahneye uyarlanan Tarihe Not Düşmek, toplumların kriz anlarında nasıl kırıldıklarını, neden bölündüklerini ve hangi koşullarda parçalandıklarını, sonrasında ise yaralarını nasıl sardıklarını sorgulayan ve gözler önüne seren bir yapıt. Oyunu sahneye koyan Delphine Ciavaldini ise sahnede sadece geçmişi ve simdiyi değil, tarihi ve tiyatroyu bir diyaloga sokuyor. Biz de tarihe ve tiyatronun diyaloğuna kulak vermeyi ve ortaya cikan farkli bakış acılarından yeni anlamlar edinmeyi beklerken...
Sizce tiyatronun özü/ruhu nedir? Çağdaş tiyatroyu bugün nasıl tanımlarsınız?
Tiyatronun ruhunun katarsis gereksiniminden kaynaklandığını söyleyebilirim. İnsanlık durumunu bitirip tüketmekte olan sınırsız sayıdaki konu kadar tiyatronun benimseyebileceği konu var demektir. Bu konuların sahneye tercüme edilmesi, sembollerin, imgelerin ve metaforların oluşmasını sağlar. Bu figürlerle birlikte, beraberce, izleyicinin hayal gücü, önceki kesinliklerin sorgulanabileceği ek bir zihinsel ve duygusal alan yaratır. Tiyatronun canlı performans süreci, tamamen perspektifi besleyen entelektüel ve duyusal bir süreçtir. Çağdaş tiyatro için bir tanımım yok. Bana hakkında soru sorduğunuz ruhun, dünyanın icap ettirdiği kadar (şu anda çok fazla) çok biçim alabileceğini düşünüyorum.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Sanat, size yukarıda bahsettiğim, bu ilaveten ve geçişsel olan zihinsel ve duygusal alana izin verir. İyi bir sanat eseri olan bir yapıtı değerlendirdiğinizde, değerlendirdiğiniz şey, eserin tam olarak içerdiği şey değil, sizin içinizde izin verdiği harekettir.
Sizi neyin çevrelediğini ve içinizde neler olduğunu nasıl yeniden değerlendirebilirsiniz.
Tüm sanat tarihi, perspektifin geniş anlamda sorgulanması ve yeniden değerlendirilmesi ile ilgilidir. Yani evet, sanatın yüksek misyonunun dönüşüm olduğuna inanıyorum!
Dünyanın mevcut durumunu her anlamda göz önünde bulundurduğunuzda, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil sorun nedir?
Gene, bakış açısını yeniden değerlendirmek. Görünen o ki, insanların ve doğanın tahakküm ve zulüm altına alınması şimdiye dek pek iyi bir iş çıkarmış değil.
Bir yapıt üzerinde çalışırken, hangi kaynaklar size ilham veriyor? Rüyalarınız işlerinizde rol oynuyor mu?
Zamanımın bir bölümünde düşünmeye ve hissetmeye çalışmaktan başka özel bir ilham kaynağım yok. Sadece, kavrayabildiğim şeyleri anlamlandırmaya çalışıyorum. Bunun, bilincin biraz farklı bir frekansa geçtiği ve benim hem kopmuş hem de derinden bedenselleşmiş olduğum, bir tür uyanık-rüyada gerçekleştiğini düşünüyorum.
Eğer zaten hali hazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmış olduğunuz bir yapıta adını vermeye ne zaman karar veriyorsunuz?
İsimlerin kendilerine ait bir yaşamları var. Hangi mantığa uydukları hakkında hiçbir fikrim yok. Görünüşe göre, zamanın ve kökenin gizemli olduğu, zapt edilemez bir yerden geliyorlar.
Söyleşinin devamını okumak için tıklayın: unlimited
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder