mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
10 Ağustos 2017 Perşembe
korfu'da bir hafta - prolog
90'ların başında lawrence durrell'i iskenderiye dörtlüsü ile tanıyıp, yazarlığına hayran kaldım. bunda ülker ince'nin ödüllü çevirisinin de büyük etkisi olsa gerek. muhteşem bir anlatıdır iskenderiye dörtlüsü; sadece, ilk kitap justine'in ilk 50 sayfasına dayanmanız gerekir, sonrası su gibi akar; içine daldığınız dünya sizi sarar sarmalar..
durrell'i okumaya başladığımdan beri hep aklımda olan coğrafyalardan biri korfu'ydu. durrell'in her birinde uzun süreler kaldığı ve haklarında birer monografi yazdığı üç yunan adasından biri korfu; diğer ikisi rodos ve kıbrıs. o zamanlar bu kitaplar türkçeye çevrilmemişti, yanılmıyorsam şu anda da sadece kıbrıs hakkında olanının çevirisi var. nereden bulduğumu hatırlamıyorum ama içine tarih yazdığım için biliyorum: 1999 mart'ında üç kitabın 80'lerde rowohlt verlag'dan çıkmış almanca çevirilerini almışım. bu kitapları sözkonusu coğrafyalarda okuma kararım ancak 18 yıl sonra gerçekleşti.
durrell referansı o kadar kuvvetliydi ki, biraz da yapmak için geç kaldığım seyahat rezervasyonları sırasındaki yoğunluğum nedeniyle, korfu'yu araştıramadım. ancak seyahate bir hafta kala vaktim oldu ada hakkında ciddi bir araştırma yapmaya.
öğrendiklerimden, hiç de hayal ettiğim ve daha önce gezdiğim yunan adaları gibi sessiz sakin ve dingin bir yerle karşılaşmayacağım izlenimi edindim; hatta ayaklarım geri geri gitmeye başladı. bundaki en büyük etken, adanın 1960'larda kitle turizmine açılmış olduğunu öğrenmemdi. her yerde; aşırı kalabalık ve turistik olduğu yazıyordu. adaya ayak basmama bir hafta kala; lokantalarının kalite ve pahalılık seviyesinin dengesizliğinden tutun da, korfu'nun yunanistan'ın ibiza'sı olduğuna kadar, okurken beni hayrete ve dehşete düşüren pek çok bilgiyle karşılaştım. önümdeki, bu yaz yapabileceğim tek deniz ve dinlenme tatiliydi ve sanki cehenneme gidiyormuşum gibi bir hisse kapılmıştım. cehennemi deneyimlemek ilginç olabilir tabii, ama şu aralar ihtiyacım cennet gibi bir yerde bir hafta geçirmekti.
beklentiyi düşürmek her zaman işe yarar; beklentisiz insan daha mutlu olur. korfu hakkında okuduklarım da benim bekletimi düşürmeme yaradı. bu sayede çok keyifli bir seyahat yapmış olarak döneceğim belki de diye bile düşünmeye başladım. öyle de oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder