midilli seyahati izlenimlerine devam etmeden önce, "yunan usulü ladotry peyniri nasıl yenir?" sorusunu merak edenlere cevap veriyim; çok basit:
peynir tekerleğinden 1 cm'den biraz az kalınlıkta yuvarlak bir parça kesilir, her tarafı suyla ıslatılır, bir tabağa yayılmış unla kaplanır ve azıcık zeytinyağı konmuş kızgın tavada önü-arkası kızarıncaya kadar bekletilir.. ve tabii ki, sıcak sıcak afiyetle yenir..
yunanistan'da piraeus bankası'nın sponsorluğunu üstlendiği bir endüstri mirası koruma projesi var. bu kapsamda, yunanistan genelinde, konusunda örnek teşkil eden kullanılmayan fabrikalar aslına uygun olarak restore ediliyor ve müzeye dönüştürülüyor; o fabrikalardaki üretim aşamaları (hem o fabrika özelinde tarihsel olarak, hem de ürünün üretiminin özelindeki gelişmeler bağlamında) anlatılıyor; restore edilmiş makinalar, interaktif panolar ve daha bir çok farklı çağdaş sergileme tekniğiyle..
yunanistan'ın üçüncü büyük şehri volos'ta tuğla fabrikası müzesi'ni gezmiştim 5-6 yıl önce. midilli'de, adanın zeytinyağı meşhur olduğu için, turistik broşürlerde iki zeytinyağı fabrikasının adı geçiyordu; ben, daha önceden volos örneğini görmüş olduğum için, piraeus bankası'nınkine gittim. mitilini ile molyvos yolu üzerinde, yoldan çok uzak olmayan agai paraskevi köyündeki müzenin tam adı: lesvos adası endüstriyel zeytinyağı üretim müzesi.
müzedeki sergi vitrinlerinden birinde joseph beuys'un 1984'de paris'te sergilediği "olivestone" enstalasyonunun 2009'da burada tekrar sergilendikten sonra müzeye kalmış olan beuys etiketli zeytinyağı şişesi sergileniyor.
enstalasyon 16.yy'dan kalma -içi zeytinyağı dolu- taş bir havuz, devasa bir zeytin dalı ve yüzlerce zeytintağı şişesinden oluşuyormuş. taş tarihi, zeytin barışı, zeytinyağı ise tarih ile barışın meyvasını ve üretkenliği temsil ediyormuş.
şansıma, müzenin geçici sergi salonunda yunan ve türk fotoğrafçıların zeytin ve zeytinyağı üretimiyle ilgili çektikleri fotoğraflardan oluşan "derin kökler, ortak kökler" adlı fotoğraf sergisi vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder