mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
27 Ekim 2012 Cumartesi
münih 03: dance festival 2012
dance festival, iki senede bir düzenlenen münih'in çağdaş dans festivali; bu sene 13.sü. bu kadar yıllık geçmişine rağmen festivalin şehre çağdaş dans alanında pek etkisi olmamış. avrupa'nın ortasında bir şehre yıl içinde çağdaş dans topluluklarının pek uğramaması, şehirdeki bavyera devlet balesi'ninse ağırlıklı olarak klasik ve neo-klasik baleler sahnelemesi gerçekten ilginç; muhafazakar iklim yer ve zaman tanımıyor demek ki!
festivalin yeni genel sanat yönetmenleri nina hümpel ile dieter buroch taze bir solukla yeni bir başlangıç yaptıkları iddiasındalar. festival mottosu da oldukça iddialı: "zeigen was wichtig ist" (önemli olanı sergilemek/göstermek)
davet edilen toplulukların kalitesinin arttığı söyleniyor. ayrıca festivale eşlik eden etkinlikler de oldukça kapsamlı tutulmuş: bir dans sempozyumu, sergiler, sanatçı sohbetleri, seyirciler ile dans akademisyenleri arasında "talk" buluşmaları, bir blog... bu yıl belçika mercek altına alınmış; cherkaoui, jan fabre, keersmaeker, wim vandekeybus, hans van der broeck, p.a.r.t.s.. ayrıca; marie chouinard, crystal pite, antony rizzi, richard siegal ve genç alman koreograflar...
festival perşembe akşamı cherkaoui'nin "puz/zle" ile açıldı. fazla bilet arayan çoktu; millet birbirini ezdi içeri girebilmek için! ironi değil, gerçekten.
festival mekanlarında yerler numarasız; münihliler yarım saat önceden salon kapılarını işgal etmeye başlıyorlar; öyle kuyruk falan hak getire; nerede almanların düzen ve disiplin merakı; omuzuyla ittiren, çelmeyi takan, kalçasıyla kıvrılan öne geçiveriyor; içerde de herkes birbirine yer tutmaca; bazı koltuklarsa organizasyon tarafından rezerve ettirilmiş; tam festival!
dance 2012'in ikinci akşamında iki gösteri vardı: münih'li nicole beutler'in lucinda childs'ın iki yapıtını yeniden ele alarak sahnelediği 2010 tarihli "2: dialogue with lucinda" ve münih'i mesken edinmiş, eski forsythe dansçısı amerikalı richard siegal'in dünya prömiyeri yapılan "the black swan"ı.
"the blck swan", darren arenofsky'nin filmi ile hiç bir alakası olmayan; danstan çok performans olarak tanımlamanın daha doğru olacağı; içine çok kolay girilmeyen (belki de girilmesi pek istenmeyen), oldukça kişisel olduğu belirgin; alacakaranlık bir işti siegal'inki. kendisi dans ediyordu; öfkeli bir siyah kuğu ile gergin bir pan arasında asılı bir halde; huzursuz, kırık, hüzünlü bir yalnızlıktı siegal'inki. ayrıksı bir işti; izlenebilirliği de kolay değildi. ama, siegal'in dünyasını "gözetlemeye" değdi!
nicole beutler ise; lucinda childs'ın "radial courses" (1976) ve "interior drama" (1977) adlı yapıtlarını yeniden ele almış; ana fikirlerine sadık kalarak, tekrarlarla kurulu parçalı yapılarında bazı değişikliklere gitmiş, müziksiz sahnelenen bu yapıtlara müzik (gary shepherd) ve ışık tasarımı (minna tiikkainen) eklemişti.
"radical courses" seyirciler sahneye alınıp çepeçevre konumlandırılarak, yapıtın üzerine kurulu olduğu dairesel hareket fikri kuvvetlendirilmişti. dört dansçının dairesel olarak yürüdükleri, zaman içerisinde farklı kombinasyonlarda tempo ve yürüyüş şekli değiştirdikleri 18 dakikalık yapıt basit, hipnotik ve şaşırtmalı yapısıyla beni etkisi altına aldı.
dansçıların dairesel olarak hareket ederken belli belirsizce kayarak (yer değiştirerek) bazen içerde bazen dışarda olma halleri, ne tesadüf, gündüz ulm'da gezdiğim kunsthalle weishaupt'daki richard serra'nın shifting circles demir heykelini çağrıştırdı.
"interior drama"da seyirciler tribün kısmına alındı. beutler'in özellikle bu ikinci yapıtın altına döşettiği ritim ağırlıklı elektronik müzik ve tasarıma eklettiği sadece 5 spottan oluşan çok basit ancak müthiş dramatik etki yaratan ters-ışık çok başarılıydı.
ve tabii; bilenler çoktan biliyordu ama ben ilk defa bu yapıtlar sayesinde lucinda childs ile anna teresa de keersmaeker'in sanatları arasında bağlantı kurdum; keersmaeker'in esin perisini keşfettim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder