mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
18 Mart 2012 Pazar
monnier istanbul'daydı
mathilde monnier mart'ın ilk haftasında iki akşam üstüste istanbul’da borusan müzik evi’ndeydi. “les signes extérieurs”ün borusan’a konuk olmasını sağlayan etken sanırım yapıtın canlı çağdaş müzik eşliğiyle sergileniyor olmasıydı. aslında eşliğin ötesinde; “les signes extérieurs” mathilde monnier ve iki dansçısının ünlü çağdaş besteci louis sclavis ve iki müzisyenle ortaklaşa ürettikleri bir yapıt. özünde, müzik ile hareketin etkileşiminden doğan, araştırmacı, avant-garde bir iş.
ben 9 mart’taki ikinci akşamı izledim. ilk 15 dakika yapıta ısınamadım; dansçıların orkestra şefi benzeri hareketleri ilgimi canlı tut-a-madı. ancak ondan sonraki bölümde, dansın ağırlık kazanmasıyla birlikte, hele de müzisyen ve dansçıların mekanı aktif bir şekilde kullanmalarının etkisiyle de olsa gerek, dış belirtilerin şifresi çözülür gibi oldu benim için.
gerçi monnier, sclavis ve ekipleri öyle borusan müzik evi’ne dağılıp, mekana nüfuz etmediler (zaten konsept de bu değildi), ancak performans alanı olarak belirlenmiş yeri çok ustaca, hiç bir cm2sini heba etmeden kullandılar. müzik ve hareketlerin soyutluğundaki denge, oran, karşıtlıklar, aynılıklar, sivrilikler aynı yetkinlikle performans alanının kullanımına da taşındı/yansıdı.
yapıt boyunca dansçı ve müzisyenlerin bir saniye bile gözlerini ayırmadıkları, ama biz seyircilerin göremediği ekranlarda neyin gösterildiğini merak ettim. broşürde belgesel, film, dizi, televizyon yayınları ve politik söylev görüntülerinden yola çıkıldığı yazılıydı; ekranlarda orijnal görüntü kliplerinin oynadığını ve dansçıların bunları o anda ve doğaçlamayla taklit ettiklerini düşündüm. sonradan, üst katta ayakta izleyen arkadaşlardan öğrendiğime göre, ekranlarda sahnedeki dansçıların daha önce kaydedilmiş görüntüleri varmış. doğrusu; bunu öğrenmek beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. dansçıların orijinal görüntüleri anında seyrederek doğaçlama yapmış olmalarını tercih ederdim.
tahmin ettiğimiz kadarıyla yaratıcı süreç şöyle işlemiş: monnier ve ekibi film ve medya görüntülerinden esinlendikleri hareketleri süzgeçten geçirip, ayıklayıp ve soyutlayarak tekrar kaydetmişler. gösteri sırasında da kendi görüntülerini taklit etmişler.
monnier ilk 1999’da gelmişti istanbul’a; tiyatro festivali kapsamında “o yerlerden” adlı yapıtıyla. bir sonraki gelişi 10 yıl almıştı; 2009’daki idans’ta la ribot ile eğlenceli burlesk “gustavia”yı sunmuşlardı bize.
bu sefer monnier’e arayı fazla açtırmamamız ne güzel oldu. umarım bu tempoyu koruruz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder