mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
25 Mart 2012 Pazar
istanbul tiyatro festivali'nin şaka gibi programı
yazmıyim, bana ne, zaten ekonomik kriz var, ülkede bir sürü olumsuzlukla boğuşuluyor, bunun lafı mı olur dedim durdum kendime ama dayanamadım:
istanbul kültür ve sanat vakfı iki yılda bir düzenlediği tiyatro festivalinin programını bu hafta içinde açıkladı. listeye ilk baktığımda şaka zannettim.
iksv gibi "prestijli" bir kurum, 40. yılında, istanbul gibi "dünyanın başkentlerinden biri" bir şehirde, iki yılda bir düzenlediği bir festivalde yabancı topluluk sayısı 6.
hayır, yanlış saymadım; tam tamına 6.
iksv öyle üst düzey altı topluluğu (veya altı yapımı) davet etmiş olsaydı, sesim çıkmazdı. ama bu altı topluluktan sahne sanatları açısından gerçekten dişe dokunur, çığır açar, üzerinde konuşulur olanı kaç tane ki!
son yıllarda avrupa tiyatro ödüllerini alan tiyatrocuları gözümüzün önünden geçirsek, kaçı şimdiye kadar istanbul'a davet edildi?
son yıllarda avrupa'da ve dünya'da yenilikçi tarzları ve söylemleriyle tiyatro sahnelerini sallayan, seyirciyi sarsan kaç tiyatro adamını festivalde izleyebildik şimdiye kadar?
bu dünya şehrinin konservatuar öğrencileri, sahne sanatları ile uğraşanları, sahne sanatlarına gönül vermiş seyircileri kendilerini nasıl eğitecekler, görüşlerini nasıl açacaklar, nasıl beslenip bilgilenecekler dünyada olup bitenler hakkında?
bundan sonra yabancı tiyatro seyretmek için adana'ya, antalya'ya veya trabzon'a, hatta bursa'nın nilüfer ilçesine gitmek gerekecek. oralarda iki senede bir değil, her sene düzenlenen uluslararası festivallerde birbirinden kaliteli yabancı topluluklar perde açıyorlar. örneğin; iki sene önce berliner ensemble antalya'daydı.
hem de devlet tiyatrolarının bilet fiyatına!
herhalde iksv'ye çok pahalı geliyor istanbul'da tiyatro festivali düzenlemek, hatta yük bile geliyor olabilir; yöneticileri tiyatro festivaline sırtlarındaki kambur olarak bakıyor bile olabilirler.
iki yılda bire düşürdüler, kimsenin sesi çıkmadı [akm 4 yıldır kapalı kimin sesi çıktı ki, buna çıksın!], üstüne bir de, komik sayıda yabancı topluluk konuk ediyorlar. bizi de, bize reva gördüklerini izlemeye mecbur bırakıyorlar.
efendim, şehirde doğru dürüst sahne yokmuş. evet yok! bu gidişle de olmayacak!
ama; 25 günlük bir festivalde 2 gün teknik için, 2 gün de oyun için ayrılarak bir topluluğa 4 gün verilse, sadece 6 yabancı topluluğu muhsin ertuğrul'da konuk edebilirlerdi. fulya sanat'a girebilecek prodüksiyona sahip 3-4 yabancı kaliteli dans topluluğu da eminim hiç zorlanmadan bulunurdu. garajistanbul'dan da aynı verim alınabilirdi. mimar sinan'ın bomonti sahnesi neden devreye sokulmadı!
iki yılda bir düzenlenen bir festivalde kesinlikle en az 10-15 tane yabancı topluluk yer almalıydı.
23 mart'ta avignon'un ön programı açıklandı; hadi orası avignon, tiyatro'nun kabesi, onu saymayalım. 29 mart perşembe günü de atina festivali'nin ön programı açıklanacak. bakın görün, ekonomik krizdeki yunanistan'da nasıl festival düzenleniyor; hem de her yıl!
istanbul'da sezon içinde yabancı dans veya tiyatro topluluklarını seyretme imkanımız olsa neyse, ama o da yok ki!
istanbul festivalinden tiyatro ayrılmamışken, kültür ateşelikleri özellikle de british council gezici tiyatro topluluklarını finanse ederken, pamukbank her sene bir büyük dans topluluğu getirirken, garajistanbul ilk yıllarında, talimhane açılmaya çalıştığı ilk 3 ayda, işsanat üç sene öncesine kadar sezonda 3-4 tane, crr de beş-altı sene öncesine kadar nisan'daki dans festivalinde ve ayrıca sezon içine serpiştirilmiş şekilde yabancı dans ve tiyatro topluluklarını ağırlıyorlardı. bunların hiçbiri kalmadı.
festival parçalara ayrıldı sonra da iki yılda bire çevrildi, british council bu işlerden elini eteğini çekti, pamukbank halkbank oldu, garajistanbul müziğe döndü, talimhane kapandı, işsanat sezonda bir tane dans topluluğu getirir oldu, crr'nin yeni yönetimlerinin ise danstan anladıkları sadece üç şey: rus balesi, flamenko ve tango.
hadi idans biraz dans alanındaki boşluğu kapatır gibi oldu, ama istanbul'da, herhangi bir dünya başkentinde (hatta herhangi bir avrupa kasabasında) olduğu gibi sezon içinde düzenli şekilde yabancı tiyatro topluluğu seyretme imkanımız yok!
eh o zaman, geriye bu şehrin tiyatro meraklılarının penceresini dünyaya açacağı tek bir etkinlik kalıyor, o da iksv'nin tiyatro festivali. onlar da bize çelmeyi takmış durumda.
Ayrıca çoğu yerli oyunun festival bilet ücreti sezon boyunca uygulanan bilet fiatlarının çok üstünde. Örneğin İst.Devlet Tiyatrosu Çehov Makinası için bilet 35 tl. festival haricinde ise biletler 10tl
YanıtlaSilGerçekten şaka gibi! Festival iki senede bir, oyunlarsa dört yılda bir geliyor sanırım.
YanıtlaSilİkinci adsız benim. Neden bilmiyorum ama bir türlü yorum bırakamıyorum :) Yine de iyi seyirler.
YanıtlaSilSevgiler,
Gülda
merhaba gülda hanım, son iki yorumunuz spam'a düşmüş.
YanıtlaSilmeğer blogger yorumlarının da spam'i varmış, bahaneyle öğrenmiş oldum. ama nereden kaynaklandığını bilemiyorum.
sevgiler, iyi seyirler..
daha önce festivale konuk olmuş bir ispanyol topluluğun adı gündemdeydi festivalin özel konuğu olarak, sanırım uygun büyüklükte sahne bulunamadığı için iptal edildi ya da belki de sezon içinde başka bir zaman gerçekleşecek. ndt'nin birinci kastının da aynı nedenle gelemediğini, bir kez daha ikinci kastın geleceğini duymuştum.
YanıtlaSiltiyatro festivali ne yazık ki küçük sahnelere sığabilecek kaliteli yapımlar getirmek yerine büyük sahneler ve büyük paralar isteyen büyük isimlere yöneliyor. avrupa'da kasaba festivallerinde bile sürekli çıkan tim etchells'ın halen istanbul'a gelmeyişi de bunun bir sonucu bence. zor işler değil bunlar ama niyete bağlı. örneğin garajistanbul'da etchells'ın 6-7 saatlik süreç performanslarından birini izlemek ne keyifli olurdu! ve festival programı açısından da ne büyük bir zenginlik!!!
bu arada british council eğitim amacı gütmeyen hiçbir etkinliği desteklemiyor artık diye biliyorum. bu da onların saçmalığı işte. fransız kültür ve hollanda konsolosluğu dışında gönüllü destekçi pek kimse yok denebilir.
en iyisi el ele verip kendi festivalimizi organize etmek :)
evet, sanırım iksv'nin niyeti farklı. eninde sonunda bu durum belki de hayırlıdır, dediğiniz gibi, kendi festivalimizi yapmamıza vesile olur :)
YanıtlaSilya da "hayali" festivaller organize edebiliriz :) kimleri getirirdik, hangi sanatçılarla ortak çalışma yapmak isterdik, seyirciye hangisini hangisinden önce veya sonra izlettirmek isterdik diye kafa patlatarak...
Ayrıca, Türkiye'den katılan oyunların çoğu daha önce oynanmış oyunlar. Hatta bu senenin oyunları bile değil. Festival kendi kendini feshediyor galiba...
YanıtlaSil