mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
6 Mart 2012 Salı
başka sesler / 6dansonratiyatro & ilyas odman
[yabancı bir arkadaşımla tanışma aşamamızda bayağı bir sorun yaşamıştık. ben yabancı dilde türkçe konuşur gibi emir kiplerini kullanıyordum. o hiç alışık değildi kendisine "emir verilmesine", yadırgıyordu. ne zaman biraz türkçe öğrenmeye başladı, kulağı aşinalaştı, beni arkadaşlarımla türkçe konuşurken takip etmeye başladı, bizlerin "emir niyeti" gütmeden emir kipini kullandığımıza kani oldu.
arkadaşlar arasında konuşurken tabii ki niyetimiz emir vermek değil, ancak dilimize -belki de tarihimizin baskın askeri mirasıyla- sinmiş olan emir kipini günlük samimi konuşmalarımızda fark etmeden, doğal bir şekilde kullanıyoruz. bir nevi "sıradan militarizm".]
...
6dansonratiyatro projesi "gece hikayeleri" serisinin birinci ayağı "başka sesler" bir ilyas odman tasarımı. ilyas odman dışındaki performansçılar gülhan kadim ve ipek taşdan. eylül akıncı projeye dramaturjik destek vermiş. ismail sağır ışığı tasarlamış.
"başka sesler"in çıkış noktası, türkçenin gündelik konuşma diline sinmiş emir kipleri sanki.
birileri başka birilerine, hem de arkadaş oldukları birilerine emir vermeye, komut vermeye başlarlarsa ne olur. hayat gündelik ve biraz da sıkıcı akışında giderken, görünürde eşit olan arkadaşlar arası basit bir diyalog, günlük konuşma dilimizde saklı kodlarla ast-üst ilişkisini su yüzüne çıkarırsa bunun sonu neye varır.
bir masa etrafında oturmuş ve seyretmekte olduğumuz gösteriyi tasarlamaya çalışan üç arkadaşın belli hareketlerinin-konuşmalarının-duruşlarının tekrarından oluşan ve günlük hayatın sıkıcılığını ve biteviyeliğini yansıtan ilk bölümün ardından gelen kırılma noktası, içlerinden birinin diğer ikisine "yapma!" demesiyle gerçekleşir.
diğeri ayağını sinirli sinirli yere vuruyordur sadece. üçüncüsü ise parmaklarıyla masayı tırmıklıyordur. halbuki, sıkılmış olan sadece o "sinirli" ikisi değil, her üçüdür. ama işte, birinci kişi zaten duruma baştan beri biraz daha hakimdir; çay ister kız getirir, sigara ister erkek verir, çakmak ister erkek çıkarır ve birinci kişi sonunda emir kipiyle baskısını cisimleştirir. zaten kız ile erkek gri-beyaz kıyafetlidir, emir veren kırmızı. [pardon! insan seyrettiğine anlam yüklemeden edemiyor...]
emir-komuta zinciriyle gittikçe sarmallanan şiddet döngüsü, yapıtın sonuna doğru keskin bir viraj daha alır ve roller altüst olmuş olarak "başka sesler" noktalanır.
...
geçtiğimiz aralık ayında hayatımda ilk defa bir sahne gösterisini, prömiyer yapmadan önceki seyircili provada izleme şansıma ermiştim. "başka sesler" o provadan sonraki geri bildirimlerle, eminim başka etkenlerle ve zamanla bayağı bir değişmiş.
benim açımdan çok öğretici oldu böyle bir deneyim; bir yapıtın yaratım sürecine tanıklık etmiş oldum.
geçtiğimiz haftasonu son halini izlediğim "bazı sesler"den, seyircili provadaki versiyonunda çok bariz şekilde verilen referansların neredeyse hepsi çıkarılmış, iş bayağı bir değişmiş. hatta, o provada kişisel olarak çok beğendiğim ve beni çok etkileyen bir sahne de hiç bir kırıntısı bile kalmayacak şekilde kaldırılmış. [ne üzüldüm, bir bilseniz!]
yıllar önce bir hocamın "tasarımına aşık olma!" ve son zamanlarda bir arkadaşımın "malzememize aşık olmayacağız" öğütleri çınladı kulağımda.
odman da elindeki -biraz fazlaca betimleyici ve ağdalı- malzemeden göz kırpmadan azaltmayı, atmayı, vazgeçmeyi, ayıklamayı başarmış. ve bu sayede yapıt daha soyut, odaklı, net ve temiz hale gelmiş.
"başka sesler" bu coğrafyaya dair anlatılması zor bir ruh halini, bir durumu, bir atmosferi özgün ve başarılı bir şekilde sahneye taşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder