mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
6 Temmuz 2011 Çarşamba
istanbul opera festivali / tosca
pazartesi akşamı açıkhava tiyatrosu’nda tosca’yı izlemeye gelenler çok da kalabalık değildi. Herkesi toplasan açıkhava’nın ilk halkasını bile zor doldururdu. Seyirci ilgisiyle karşıt oranda, akşamın müzikal seviyesi yüksekti; rauf abdullayev yönetimindeki orkestra mükemmeldi, tosca’da feryal türkoğlu, cavaradossi’de aykut çınar ve -misafirimin de hayran olduğu üzere- özellikle avrupa çapında kalitesindeki yorumu ve oyunculuğuyla scarpia’da eralp kıyıcı tertemiz bir tosca dinlettiler bize. izlettiler mi derseniz; maalesef!
ankara operası’nın “tosca”sı müzikal açıdan ne kadar yetkindiyse, bir sahne yapıtı ve oyunculuk açısından -eralp kıyıcı istisna olmak üzere- o kadar sorunluydu. vincenzo grisostomi travaglini’nin -opera dünyasında son yıllarda her şeyi altüst eden çağdaş yorumlara prim vermeyen ancak her açıdan bayağı “eskimiş” duran- geleneksel rejisinde çok temel problemler vardı. örneğin, sahnedeki trafik çözülememişti! anlamadığım, ankara’nın küçük denen sahnesinde neden bu kadar abartılı ve girift bir dekorun seçilmiş olması ve bunun açıkhava’nın rahatlığında neden kendini bulamamış olmasıydı; acaba burada prova yapmak için yeterli zaman olmadı mı…
bütünüyle realist yorumlanmış yapıtta, birinci perdenin sonlarına doğru sahnenin iki tarafındaki dekor parçacıklarını kaldırmak üzere (devamındaki dini tören sahnesinin kalabalığına yer açmak için) sahne görevlilerinin günlük kıyafetleriyle sahneye gelmeleri tam anlamıyla gülünçtü! yoksa acaba italyan rejisör travaglini bizi festivalin bir sonraki gösterisine yani brecht’e mi hazırlamak istemişti bu yabancılaştırma efektiyle!
icra sırasında sahne arkasından gelen ölçüsüz gürültüler ve iki uç yandaki sahne kapılarından fütursuzca girip çıkan görevliler de bütün gayretleriyle bizleri “tosca”ya “yabancılaştırma”ya çalıştılar ancak neyse ki müzik o kadar güzeldi ve -olağanüstü olmasa da- düzgün ve temiz yorumlanıyordu ki, başarılı olamadılar. yine de; bir dünya metropolünde “uluslararası” olmaya soyunmuş bir festivale bu “alaturkalıklar” yakışmıyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder