yanılmıyorsam bu sezon istanbul'da tek bir mahler senfonisi dinlemedik; ne yerel orkestralarımızdan ne de misafirlerden. yine yanılmıyorsam bu sezon istanbul'da mahler'den dinlediğimiz tek eser rückert şarkıları idi; benzersiz bariton matthias goerne'ye paul mcreesh yönetimindeki basel oda orkestrası eşlik etmişti. goerne'nin yorumu o kadar eşsizdi ki sezondaki tek mahler olması belki de daha isabetli oldu: kulağımızda sadece onun mahler yorumu kaldı.
ta ki bu akşama kadar..
bilkent senfoni orkestrası "bilge" daimi şefi klaus weise yönetiminde mahler'in en çok bilinen senfonisini, 5. senfoniyi yorumladı. 70'lik delikanlı klaus weise'nin, bunaltıcı sıcağın hakim olduğu bir günün akşamında 70-75 dakika süren devasa bir senfoniyi düşmeyen bir tempo ve dinamizmle yorumlaması övgüye değerdi.
ayrıca; sanırım klaus weise çalgı gruplarının dengelerini aya irini'nin akustik koşullara göre ayarlamıştı. aya irini'deki bildik ses karmaşasının yaşanmaması bir yana, senfoni çok net ve anlaşılır bir şekilde dinlendi. hele, visconti'nin "venedik'te ölüm" ile mahler tanımayanlara bile sevdirdiği ünlü "adagietto" bölümü çok çok iyiydi.
konserin ilk yarısında, günümüzün yükselen çellistlerinden biri olarak lanse edilen güney koreli bayan han-na chang, elgar'ın konçertosunu yorumladı; çok özellikli bulmadığımı söylemeliyim.
hadi, bilkent senfoni & klaus weise toplamda iki saati geçen bir performans sonrasında -hele de son 75 dakikası dinlenme imkanı vermeyen tek bir eserden sonra- bis vermemekte haklıydılar da, sayın 25 yaşındaki genç çellistimiz neden küçük bir bis parçası dahi çalmadı, pek anlamadım!
bu seneki festivalde gizli bir ağırlığı olan çello konserleri şimdiye kadar bende hayal ettiğim etkiyi yaratamadılar; umudum cumartesi akşamı süreyya operası'ndaki çağ erçağ'ın çellosu etrafında gerçekleşecek "buluşmalar"da..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder