aya irini'nin kubbesinde yıldızların sesleri yankılanmaya başladı. dün akşam richard galliano bu akşam juan diego florez.
iki konser de benim için unutulmaz birer doruk noktası içerdiler:
dün akşam, richard galliano'nun akordeonuyla tek başına çaldığı piazzolla'nın "vuelo al sur & libertango"su.
bu akşam, juan diego florez'in yorumladığı donizetti'nin "una fortiva lagrima" aryası, özellikle de aryanın son kısmında eşliksiz tek başına söylediği, o güzel sesi ve yumuşak yorumuyla aya irini'nin devasa boşluğunu doldurduğu büyülü an.
gerisi?
dün akşam için; festival yönetiminin son yıllarda hayata geçirdiği en akıllıca fikir, daha önce yanyana gelmemiş yerli ve yabancı sanatçıları oda müziği formatında biraraya getirmek. tabi kimya bu; tutanı oluyor tutmayanı. ama önemli olan da zaten bu denemeleri yapmak, işin esas heyecanl tarafı kimyanın tutup tutmayacağını görmek/yaşamak değil mi!
örneğin, iki sene önceki hüseyin sermet - efe baltacıgil - fora baltacıgil - ricardo moyano buluşması mükemmel sonuçlanmıştı. dün akşamki buluşma ise bana göre biraz dengesizdi; piyano (ferenc vizi) ve akordeon gibi güçlü sesli iki çalgının yanında, hele de aya irini'nin dağıtıcı akustiği de işin içine girince, iki flütün (bülent evcil & benoit fromanger) sesi neredeyse duyulmuyordu.
bu akşamsa; her ne kadar televizyon kaydından konser seyretmekten pek haz etmesem de, bir kaç kere juan diego florez'in konser kayıtlarına rastlamışlığım var. paris'teki bir salonda -chatelet veya pleyel'de- yapılmış konser kaydını seyrederken beni televizyon başına mıhlayan florez'in inanılmaz ses kullanımı, gırtlak oyunları ve yorumu olmuştu. tabii konserin programı florez'in bütün maharetini sergilemesine imkan verecek şekilde düzenlenmişti.
bu akşam aya irini'de ise danki florez sesini çok da zorlamadı. çok fazla suya sabuna dokunmayan -göreceli olarak-kolay aryalardan oluşturduğu programı istanbulluları büyülemeye yetti zaten. neyse ki programdaki altı aryaya ek olarak üç de bis verdi; bir rossini (sevil berberi'nden), bir verdi ("la donna mobile") ve -artık dünyanın her sahnesinde alışıldığı üzere- bir ispanyol melodisi ("granada").
her şey bir yana; ününün ve sanatının doruğundayken, eminim programı da tıklım tıklım doluyken, juan diego florez gibi bir sanatçıyı, hele de son dakikada, istanbul'a getirebilmek büyük bir başarı.
tamam, sponsorlarımız isteksiz, devlet ve belediye yeterince mali yardım yapmıyor falan ama müzik festivalimizin 37 senede yavaş ama emin adımlarla oluşturduğu prestiji çok güçlü! yoksa bu yaz villazon yerine florez'i seyredemezdik.
yarın ise, hani fanatikleri yıldız futbolculardan takım kurarlar ya, biz klasikçiler kursa ancak hayal edebileceğimiz bir üçlü çalacak aya irini'de: anne-sophie mutter - lynn harrell - sir andré previn. konserin programı da rüya gibi: mendelssohn op.49 üçlü, mozart kv.502 üçlü ve türkiye prömiyerini yapacak previn'in üçlüsü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder