mehmet kerem özel'in hayata ve sanata dair yaşadıklarını, takip ettiklerini, tanık olduklarını ve izlenimlerini paylaştığı günlüğü. [for english version please visit danzon2017.blogspot.com.tr]
30 Haziran 2024 Pazar
30 HAZİRAN
1643 kısa süre sonra kendisine molière adını verecek olan jean-baptiste poquelin, dokuz kişiyle birlikte l'illustre théâtre topluluğunu kurmuş
1878 özgürlük anıtı'nın yeni tamamlanan başı paris dünya sergisi'nde, champ de mars'taki exposition universelle'de sergilenmiş
1974 sovyet dansçı mikhail baryshnikov batı'ya iltica etti
1986 istanbul taksim sahnesi'nde trickster theatre company'nin charavari adlı gösterisini büyülenerek seyrettim
1988 harbiye muhsin ertuğrul sahnesi'nde the tag theatre of venice topluluğunun sahnelediği carlo boso'nun yönettiği freaks adlı gösterisini büyülenerek seyrettim
2000 ilk defa bir matthew bourne gösterisi seyrettim; istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da, kendi topluluğu adventures in motion pictures'dan, en ünlü yapıtı olan swan lake
2015 tigran hamasyan'ı ilk defa canlı dinledim; aya irini müzesi'ndeki konserde ona erevan devlet oda korosu eşlik ediyordu
29 Haziran 2024 Cumartesi
fas günlükleri 23: yves saint laurent'nin eskizleri
marakeş'teki yves saint laurent müzesi hakkındaki görüşlerimi daha önce kısaca yazmıştım. müzenin benim için en ilgi çekici bölümüyle tam da binayı terk ederken rastlaştım: laurent'nin gösteri sanatları yapıtlarına ürettiği, tasarladığı kostüm ve sahne dekorları için eskizleri.
müzenin oditoryumu ile kafesinin çıkışlarının ve de az önce yazdığım gibi ana çıkışın bulunduğu hol "fuaye" olarak adlandırılmış. fuayenin karşılıklı duvarlarında laurent'nin gösteri sanatlarıyla ilgili küçük boyutlu bir çok eskizi ve bir kaç da fotoğrafı asılı. eskizler dört başlık altında gruplandırılmış: tiyatro, bale, müzikal ve sinema. beni ilk üçü ilgilendirdi.
laurent kariyerinin ilk zamanlarından, yani 1950'lerin başından, sonuna kadar sahne ve sinemayla yakın ilişkide olmuş, birçok oyun, bale, şov ve film için ağırlıklı olarak kostüm ama dekor tasarımları da gerçekleştirmiş. birlikte çalıştığı tiyatro/sinema yönetmenleri ve koreograflar arasında roland petit, claude régy, jean- louis barrault, luis buñuel ve françois truffaut var. tasarladığı kostümleri üzerlerinde taşıyanlar arasında da jean marais, zizi jeanmaire, arletty, jeanne moreau, isabelle adjani ve catherine deneuve gibi fransız sineması/tiyatrosunun dev isimleri.
"fuaye"nin duvarlarında sergilenen eskizler, ışıkla ilgili sorunlardan dolayı olsa gerek, özgünleri değil, onların birebir kopyaları.
önce tiyatroyla başlarsam:
jean cocteau'nun "l'aigle à deux têtes" (iki başlı kartal) oyununun 1978'de paris'te athenee-louis-jouvet tiyatrosu'nda jean-pierre dusseaux'nun rejisiyle sahnelenen yapımı için kostüm ve dekor eskizleri.
jean cocteau'nun başka bir oyunu, "cher menteur" (sevgili yalancı) 1980'de paris'te yine athenee-louis-jouvet tiyatrosu'nda, bu sefer jerome kilty'nin rejisiyle sahnelenen yapımında bayan patrick campbell ve george bernard shaw rolleri için kostüm eksizi. yapımda bayan campbell'i edwige feuillère, bernard shaw'u jean marais oynamışlar.
buradan, yves saint laurent'nin bale için tasarladığı kostüm ve dekorlara geçersem:
neo-klasik tarzda ürünler vermiş ünlü fransız koreograf roland petit ile yves saint laurent bir çok bale ve kabare gösterisinde birlikte çalışmışlar.
bunlardan ilki 1959'da paris'te theatre de l'alhambra'da sahnelenen, petit'nin edmond rostand'ın ünlü romanı "cyrano de bergerac"tan uyarladığı bale.
yukarıda, laurent'nin cyrano ve figuranların kostümleri için yaptığı eskizler.
laurent ile petit'nin verimli işbirliklerinden ikincisi 1962'de paris'te theatre de chaillot'da sahnelenen maurice ravel'in "rapsodie espangole" (ispanyol rapsodisi) imiş. yukarıda balenin kostüm ve dekor tasarım eskizlerinden bazıları.
petit, ravel'in rapsodie esganole'siyle aynı akşam programında bir yapıt daha sahnelemiş; comte de lautreamont'nun "les chants de maldoror" (maldoror'un şarkısı) adlı şiirsel romanından esinlendiği bir kısa bale.
roman, geleneksel ahlaktan vazgeçmiş bir kötülük figürü olan maldoror'un insan ve kadın düşmanı karakteriyle ilgili. kostüm ve dekor tasarımı yine laurent'e ait. yukarıdaki eskizi laurent dekor için yapmış.
petit'nin victor hugo'nun "notre dame de paris" romanından uyarladığı ve 1965'te opera de paris'de sahnelediği aynı adlı bale yapıtı için laurent'nin kostüm ve makyaj eskizleri.
petit'nin gerçekleşmeyen bir projesinde, 1965'te jean anouilh'in "le diable amoureux" (aşık şeytan) adlı yapıtından esinlendiği balede yves saint laurent'nin şeytan rolü için tasarladığı kostüm eskizi.
şimdi de, petit'nin karanlık karakterleri ele aldığı bale yapıtlarından kabare gösterilerine geçiyorum. önce pembe hafifliğinde harikulade bir kostüm:
zizi jeanmaire, felix baska ve lucien mars'ın rol aldıkları "le champagne rosé" (pembe şampanya) adlı kabare-revü gösterisi için zizi jeanmaire'nin kostümün eskizi. şov 1963 yılında paris'te theatre de chaillot'da sahnelenmiş.
hakkında müzede herhangi bir bilgi yazmayan, çizimin üzerindeki yazılardan anlaşıldığı kadarıyla laurent'nin johnny halliday için, muhtemelen bir konserinde giymesi için, tasarladığı kıyafet.
laurent'nin "zizi, je t'aime!" (zizi, sana aşığım!) adlı kabare-revü ile ilgili eskizleri fuaye'de sergilenen yapıtlar arasında en büyük toplamı oluşturuyor. yine petit'nin sahneye koyduğu, zizi jeanmaire ve dansçılarının rol aldığı, söz ve müzikleri serge gainsbourg'a ait şov 1972 yılında casino de paris'te sahnelenmiş.
laurent'nin tasarım sürecinde petit ve jeanmaire'ye yazdığı mektuplar
"the circus" (sirk) bölümündeki roller için kostüm eskizleri
"the sultan awakens" (sultan uyanıyor) bölümündeki mavi türbanlı kadın sultan rolü için kostüm eskizi
"venise" (venedik) bölümündeki dominolar için kostüm eskizi
petit'nin1970'te casino de paris'de sahneye koyduğu, zizi jeanmaire, jorge lago, annabelle ve casino de paris'nin dansçılarının rol aldığı "la revue" (revü) adlı kabare şovunun "le h" başlıklı bölümü için laurent'nin yaptığı kostüm eskizleri oldukça erotik; hem kostümlerin kendileri hem de ifade şekilleri.
bu yazıyı bu göz okşayan çizimlerle bitirmek yerinde...
29 HAZİRAN
1988 maurice béjart'ın béjart ballet lausanne topluluğundan, başrolde jorge donne'nun dans ettiği maurice ravel'in bolero'sunu istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da tüylerim hayranlıktan diken ola ola seyrettim; daha önce ne böyle bir dans gösterisi seyrettim ne de o salonda böyle bir alkış duymuştum, salon yıkılıyor sandım. aynı akşam programında béjart'ın başka bir imza yapıtı, igor stravinski'nin le sacre de printemps da sahnelendi
2007 bu ve ertesi akşam istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da efsanevi şef mariss jansons yönetimindeki amsterdam concertgebouw kraliyet orkestrası'nı dinledim. bu akşamki solist efsanevi piyano sanatçısı mitsuko uchida idi; bugün paris'ten dönüyordum, annem beni havalimanında aldı, doğrudan akm'ye konsere gittik
2013 ilk defa bir jan lauwers-needcompany gösterisi seyrettim; poznan'da malta festivali'nde, marketplace 76
28 Haziran 2024 Cuma
28 HAZİRAN
1841 adolphe adam'ın bestelediği romantik bale giselle'in dünya prömiyeri jean coralli ve jules perrot'un koreografisiyle paris'te the théâtre de l'académie royale de musique'de gerçekleştirilmiş; aşağıdaki kayıt 1980'lerin sonunda benim giselle'i ilk defa seyrettiğim prodüksiyon, o zamanlar pazar akşamları geç saatte trt'de konser, bale, opera gösterileri yayınlanırdı, onlardan biri. giselle rolünü dans eden çok ünlü balerinler var ama benim için giselle ile bu ilk karşılaşmamda başrolü oynayan galina mezentseva'nın yeri bambaşka
1969 bir polis baskınına tepki olarak new york'un greenwich village-manhattan semtinde başlayan isyan amerika birleşik devletleri'nde eşcinsel özgürlük hareketinin oluşmasını sağlamış; stonewall isyanı olarak geçen bu olayları anmak amacıyla haziran ayı LGBTQ+ hareketinin onur ayı olarak kabul edilir
1991 efsanevi orkestra şefi gennadi rozdestvenski'yi sovyet filarmoni orkestrası'nı yönetirken istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da dinledim; konserin solisti nikolai petrov idi
1996 michael flatley'in yıldızı olduğu irlanda dans gösterisi lord of the dance ilk defa sahnelendi
1985 maurice ravel'in bolero isimli yapıtından uyarlanan bir dans gösterisini ilk defa seyrettim; istanbul harbiye açıkhava tiyatrosu'nda györ balesi'nden, ivan marko'nun koreografisiyle
2014 ariane mnouchkine'nin theatre du soleil topluluğundan, paris-vincennes cartoucherie'de ilk defa bir gösteri seyrettim; bu ve ertesi akşam, shakespeare'in macbeth adlı oyunundan mnouchkine'in yaptığı yorumu
2015 romeo castellucci'nin go down, moses adlı gösterisini atina-epidavros festivali kapsamında onassis stegi'de arkadaşlarım nuray, alper ve ayşe ile seyrettim
2019 johannes brahms'ın ein deutsches requiem adlı yapıtının, jochen sandig tarafından rundfunkchor berlin ve sasha waltz & guests ortak yapımı olarak immersive/sarmalayıcı bir konser deneyimine dönüştürülmüş versiyonuna, bu ve ertesi akşam istanbul zorlu psm büyük salonu'nun sahnesinde dahil oldum
27 Haziran 2024 Perşembe
27 HAZİRAN
fotoğraf: mehmet kerem özel
1989 carlos saura'nın filmlerinden tanıdığım ve hayran olduğum cristina hoyos'u kendi flamenko topluluğu ile harbiye açıkhava sahnesi'nde seyrettim
1990 moskova sanat tiyatrosu'ndan boris pokrovski'nin sahnelediği handel'in imeneo adlı operasını istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da seyrettim
2014 ilk defa bir josef nadj gösterisi seyrettim; paris la villette'te centre choregraphique national d'orleans yapımı ozoon
2016 pina bausch'un für die kinder für gestern, heute und morgen adlı dans tiyatrosu yapıtını bayerische staatsballet'ten, münih nationaltheater'da seyrettim
26 Haziran 2024 Çarşamba
26 HAZİRAN
1982 istanbul atatürk kültür merkezi büyük salon'da, maalesef bomboş salonda, annemle birlikte enfes bir kukla gösterisi seyrettik; macar devlet kukla tiyatrosu'nun hary janos'u; zoltan kodaly'nin aynı adlı operasından vera brody'nin uyarladığı gösterinin özellikle bir sahnesi hala gözlerimin önünde: at üzerindeki asker saraya doğru dolu dizgin gidiyor, biz onu arkadan görüyoruz, atın toynaklarından tozlar çıkıyor ve sürekli önünde, o sırada geçmekte olduğu bahçe kapıları açılıyor. sanırım tiyatro kanıma ilk defa o gün girdi.
1985 biletleri satışa çıktığında atatürk kültür merkezi'nin önünde çok uzun bir kuyruk vardı, annemle sıradaydık, gişeye yaklaştıkça şu kategori biletleri bitti, bu kategori biletleri bitti diye bilgiler geliyordu; gişeye vardığımızda bilet alabildik: zubin mehta yönetimindeki new york filarmoni orkestrası'nı o zamanki adıyla spor ve sergi sarayı'nda canlı dinledik
2007 hayallerimizden birini gerçekleştirdik: burcu ile paris bercy'de barbra streisand konserine gittik
2016 art nouveau tarzındaki tiyatro binası münchner kammerspiele'de dokuz saatlik faust 1 & 2'yi seyrettim; yönetmen nicolas stemann, topluluk thalia theater hamburg idi
25 Haziran 2024 Salı
fas günlükleri 21: ulaşım
kazablanka'dan fes'e royal maroc air ile uçtuk. küçük bir uçaktı. ne yemek servisi vardı (sandviç veya su bile vermediler), ne de uçağın tuvaleti. zaten uçuş 50 dakikaydı.
fes'ten marakeş'e trenle gittik. 9:40'ta fes'ten kalkan tren pek ciddi bir gecikme olmadan 17:00'ye doğru marakeş garına girdi.
kalabalık olabileceğini düşünerek biletimizi 1. sınıftan aldık, iyi ki öyle yapmışız. fes'ten neredeyse boş kalkan tren gittikçe tıklım tıkış oldu.
trende yemek vagonu yok. ama gezici kantin var; içeçek ve kuru yiyecekler var. biz sandviçlerden aldık, pek lezzetli değildi, ama gün boyu süren yolculukta acıktık.
"petit taxi" diye taksiler var fas'ta. kendi başınıza tutabiliyorsunuz. diğer taksi türü ise bizim dolmuş gibi, paylaşımlı oluyor.
petit taxi'lerde taksimetre var, yani şöför dürüst biriyse aslında pazarlık etmenize gerek yok. kazablanka'da bindiğimiz taksiciyle, rehberlerden öğrendiğimizi tatbik edip pazarlık yapmaya kalkınca, taksimetre var zaten dedi. ama şöförlerin çoğunluğu onun gibi dürüst olmuyor, turist olduğunuzu anladığı anda ki, turist olduğunuz aşikar, sizi kazıklamak için elinden geleni yapıyor. bir yerden tanıdık gelmiş olmalı!
marakeş'te durum feci. dürüst olanını bulmak neredeyse imkansız. neyse ki şanslıydık, pazarlıkta anlaşamadığımız birinden ayrılmışken rastladığımız taksici dürüst düzgün birisi çıktı, hatta bize, bunun tarifesi var, havalimanına gündüz gitmek 80 dirhem, daha fazlasını isteyemez diyerek açıklama bile yaptı. meğer bu bilgi taksilerin camındaki sticker'larda yazıyormuş; çok küçük ve arapça harflerle tabii ki.
petit taxi'ler kazablanka'da kırmızı, marakeş'te sarı renkteler.
şehirlerarası otobüsleri kullanmadık; nasıllar, konforlular mı bilmiyorum.