9 Ağustos 2018 Perşembe

"turandot" - verona arenası 96. opera festivali'nden izlenimler II


verona arenası'ndaki 96. opera festivali izlenimlerime ilk yazımda son akşamdan başlamıştım, öyleyse geriye doğru devam ediyorum. arena'daki ikinci akşamımda; mizansen ve sahne tasarımında yine franco zeffirelli'nin imzasını taşıyan bir yapım vardı: giacomo puccini'nin "turandot"u.



zeffirelli bu sefer, "aida"da olduğu gibi arena'nın mimarisiyle çatışan, baskın bir kütle kullanmamış, tam tersine arena'nın yataylığını adeta "panoramik" olarak tarif edebileceğim bir şekilde kullanarak sahnelemiş "turandot"u. sadece dekorlar değil, kalabalık figüran ordusu da sahnenin bir ucundan diğer ucuna uzanıyordu ve zeffirelli'nin dinamik rejisi sayesinde figüranlar neredeyse operanın her anında sahnede ve hareket halindeydiler. zeffirelli, çin imparatorunun ve ardından da prenses turandot'un çıktığı ikinci perdede ise, önsahnenin dar panoramik alanının arkasındaki devasa panoları iki yana sürerek, arkasında gizlediği imparatorluk sarayını bütün haşmetiyle gösterdi bize; böylece en alt kotta iki yan uçtan başlayan ve en üst kotta ortada imparatorluk sarayıyla biten müthiş görkemli bir senografi belirdi karşımızda; nefes kesiciydi. hele de bu senografi doğal dolunay ile tamamlanınca; hatta dolunay, bazen bulutların arkasına saklanıp, onların uç noktalarını arkadan aydınlatıp onları gökyüzündeki dantellere dönüştürünce, sahnedeki kıvrımlı çin peyzajıyla müthiş bir uyum sağladı. bir sonraki akşam kanlı ay tutulmasının "aida"ya yaptığı atmosferik katkıyı, bu gece de dolunay "turandot"a yaptı anlayacağınız. şanslıydım, ikisi de kadın hikayesi anlatan iki operanın akşamlarında, dişi bir öğe olan ay'ın farklı şekillerde bu hikayelere dahil olmasına denk geldiğime çok mutlu oldum.


aslında "turandot" akşamı çok iyi başlamamıştı. 21:00'deki gösteri öncesinde biz, arena meydanı'na bakan lokantalardan birine vakitlice oturmuş bir şeyler atıştırırken, gün boyu ara ara sokakları ıslatan yağmur bu sefer bardaktan boşalırcasına yağan bir sağanak şeklinde herkesi ıslatmaya başladı. bize ve bizim gibi operaya gideceği belli etrafımızdaki diğer müşterilere "merak etmeyin, 9'a kalmadan kesilecek, operayı seyredebileceksiniz" diyordu sakin ve kendinden emin garson. o sırada sokak satıcıları ortaya çıkmış, endişeli seyircilere 10 avroya şemsiye 5 avroya yağmurluk satmaya başlamışlardı bile. biz acaba iptal edilecek mi diye üzülürken gerçekten de garsonun dediği oldu, 9'a çeyrek kala sağanak dindi. az az atıştırmaya devam ederken, lokantalara, mağazalara sığınmış seyirciler ortalığa çıkıp arena'ya giriş yapmaya başladılar. yağmur tam anlamıyla kesilmesi ve sahnenin kurulanmasını ardından gösterinin başlangıcı 21:40'a sarktı, ama mutluyduk, "turandot"u seyredebilecektik. mutluyduk çünkü seyredeceğimiz sadece "turandot" değil, aynı zamanda yapımın erkek başrolü calaf rolünü oynayacak/söyleyecek olan tenor murat karahan'dı da.

2017'nin kasım'ında bilet alırken, yapımlarda hangi şancıların hangi tarihlerde sahneye çıkacakları daha açıklanmamıştı. verona arenası gibi devasa boyutta ve açık havada olan bir mekanda mikrofonsuz bütün bir operayı söylemek çok zor olduğundan her yapımın bir kaç kastı var. ayrıca, hem her yapım üst üste iki gece sahnelenmiyor, hem de aynı şancılar üst üste iki gece sahneye çıkmıyorlar. dolayısıyla benim program yaptığım üç akşamdan birine bir türk sanatçının denk gelmiş olması büyük şanstı. bir türk tenorun verona arenası opera festivali'nde sahneye çıkması ise övünülecek bir başarı.
murat karahan sadece sahneye çıkmış olmakla da kalmadı, calaf rolünde harikalar yarattı; yumuşak yorumu ve gür sesiyle arena'ya hakim oldu, oyunculuk gücüyle de göz doldurdu. sadece "turandot"un en ünlü aryası "nessun dorma"da değil, operanın bütününde bizleri etkisi altına aldı.
murat karahan'ın yanısıra liu'yu oynayan eleonora buratto tam da rolünün sıcaklığını ve hüznünü sesiyle ve yorumuyla bizlere geçirdi; sondaki büyük alkışı fazlasıyla hak etti.
turandot rolündeki anna pirozzi de kalburüstü bir icra sergiledi; ancak bence karahan ve buratto'nun gerisinde kaldı. belki de bu operada turandot partisini pek sevmiyor oluşum da pirozzi'nin hakkını zor teslim etmemde etkili olmuş olabilir.

dolunayda verona arenası'nda bir türk şancının başrollerden birini oynadığı, en ünlü opera rejisörlerinden birinin sahnelediği ve tasarımını yaptığı bir opera yapımı seyretmek unutulmayacak deneyimlerim arasında yerini aldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder