31 Mayıs 2015 Pazar

talin'in tiyatroları

talin'in tiyatrolarından bahsetmesem olmaz. ancak, bu yazıda seyrettiğim oyunlardan değil, oyunları seyrettiğim mekanları konu edeceğim.
17 milyonluk istanbul'umuzda sadece iki tane 1950 öncesinden kalma tiyatro binamızın olması (ki bunlardan sadece biri özgün olarak bir tiyatro binası ve o da maalesef devlet veya belediye tarafından değil, özel bir topluluk, hatta tek bir tiyatrocunun, ferhan şensoy'un özel gayreti ile zar zor ayakta durmakta: ses tiyatrosu. diğeri ise, aslında sinema olarak yapılmış süreyya "operası"), toplumumuzun (evet, "toplum" dedim, çünkü devlet/belediye toplumdan bağımsız değil; bizi yönetenler bizim aynamız) sanata verdiği değeri çok net bir şekilde göstermekte.


 
435 bin nüfusu olan bir şehirden bahsediyoruz. talin'de toplam kaç tane tiyatro binası var, bilmiyorum; ancak üç günlük seyahatim sırasında bunlardan üçünde birer oyun izledim; üçü de birbirinden enfes tarihi binalardı.
tarihi derken de, maalesef öyle 19.yüzyıla uzanmıyor çünkü 2. dünya savaşı talin'de ciddi bir hasara sebep olmuş; dolayısıyla günümüze ayakta kalan en yaşlı tiyatro binasının doğum yılı 1910. demek ki anlatmaya ondan başlamak yerinde olacak.









eesti draamateater (estonya dram tiyatrosu) topluluğunun kullandığı bina art-nouveau stilinde. 1910 tarihinde inşa edilmiş; koltuk sayısı 436. 
binanın dış kütle ve cephe tasarımı, geçen yıl bir kaç oyun izlediğim helsinki'deki fin ulusal tiyatrosu kansallisteatteri'nin binasıyla çok benzeşiyor.















ikinci binamız estonya ulusal operası. 1913'te bir kanadı konser salonu bir kanadı opera olarak jugendstil tarzında tasarlanmış bu devasa yapı kompleksi 2. dünya savaşı sırasında sovyet hava bombardımanları sonucunda büyük hasar görüyor.
savaş sonrası renovasyonunda jugendstil bezeme ve detaylardan hiç biri korunmuyor ve daha çok neo-klasik ve stalinci klasisizm tarzlarında bir tasarıma dönüştürülüyor. bunu en güzel şekilde opera salonunun tavan bezemesinde görmek mümkün: harman kaldıran çiftçiler, askerler..



 





talin'deki tiyatrolardan biri de vene draamateater; rus dram tiyatrosu. 1948'de inşa edilmiş bir mücevher. evet, belki fazla süslü ama etkileyici olduğu da kesin!




estonya'nın uluslararası önemli tiyatro topluluklarından olan talin şehir tiyatrosu'nun bir oyununa denk gelemedim  maalesef, ama onların da yazın açıkhava sahnesi olarak kullandıkları mekanı gezme imkanım oldu.

bu da talin'de 1924'te kurulmuş olan tiyatro ve müzik müzesi'nin kapısındaki tabela!




29 Mayıs 2015 Cuma

talin kukla müzesi NUKU




talin'de bir kukla müzesi var: NUKU. öyle böyle değil, bir müze bu kadar üzerinde düşünülmüş olabilir. daha önce münih'teki tiyatro müzesi'nde kukla bölümünü gezmiştim ve çok beğenmiştim; ama orada, kuklalar geleneksel mantıkla sergileniyordu. burada ise; sergilemeyi ne yaparız da interaktif bir şekilde ziyaretçilerle etkileşim haline sokarız, çocukları olabildiğince konunun içine dahil edebiliriz diye düşünülmüş. koleksiyona baktığınızda, münih'tekinin belki de dörtte biri, ama yaratılan ortamı değerlendirirseniz, oradakinin üç misli.






müze, mevcut bir kaç binayı mesken edinmiş. içinde farklı seyirci kapasiteli üç gösteri salonu da var.  sergi salonları iki kata ve farklı binalara yayılmış.





binaların arasında kalan iç avlunun üstünü kapatmışlar ve oraya bir binadan diğerine geçen bir köprü tasarlanmışlar.
köprü sırf camdan, ve çelik halatlarla tavana asılı; asılı olma hali bir anlamda kukla fikrinin devamı..





köprüden geçerken diğer binanın pencerelerinden kukla yapım atölyeleri gözüküyor; içeride bizzat kukla veya kukla tiyatrosu dekoru yapmakta olan sanatçıları görüyorsunuz..




bodrum katta bir korku odası tasarlamışlar; bütün "kötü" kuklalar burada; etraf alacakaranlık; siz hareket ettikçe sensörler çalışıyor ve sergilenen kuklalar canlanıyor, ışıklanıyor.

talin'de her yıl haziran başında "treff" isimli bir festival düzenleniyor. alt başlığı "çocuklar, gençler ve yetişkinler için görsel tiyatro festivali" (visual theatre festival) olan etkinliğe, gelenekselden çağdaşa her türlü teknik kullanan uluslararası kukla toplulukları konuk oluyor.
program o kadar kapsamlı ki, sabah 11:00'den akşam 22:00'ye şehrin dört bir yanındaki tiyatro binalarında eşzamanlı olarak gösteriler perde açıyor.
daha önceden bilseydim, talin seyahatimi bu festivale denk getirmeye çalışırdım..


27 Mayıs 2015 Çarşamba

pärt ile wilson'ın akrabalığı: "adem'in ızdırabı"


.
başlangıç

orkestra seyirci tribününün arkasında konumlanmış, koro yukarda iki yandaki galerilerden seyirciyi sarmalıyor, sahne ise önde; sahneden çıkan uzun bir podyum seyirci parterinin içine giriyor.
podyumun en ucu merkez; onun etrafındaki ilk çember seyirci ve sahne, bir sonraki çember ise koro ile orkestra. bir nevi; seyirciler sahne, orkestra ve koro tarafından sarılmışlar..

mekan mevcut bir yer; denizaltılar için parçaların üretildiği ince uzun, yüksek ve hacimli bir dökümhane.
yapı, bütünüyle yıkılmadan önceki bir durumda; kaba, ham ve pürüzlü yüzeyler, kaplaması sökülmüş sıvası kazınmış iskeletimsi bir hal..

ışık önce sahne gerisinde boylu boyunca yatay bir çizgi; zeminden başlayıp yavaş yavaş yükseliyor ve kayboluyor.
ışık sonra düşey bir çizgi; bir yarık; net ve keskin.
sonrası bütünüyle karanlık.
sahne tekrar aydınlandığında zemin bütünüyle yoğun duman kaplı, ortada çıplak bir adam, seyirciye arkası dönük, belli belirsiz yavaşlıkta ileri geri hareket ediyor, bir elinde bir şey var, bir zaman sonra onu atıyor, o şey dumanın içinde kayboluyor; sonra seyirciye yüzünü dönüyor, yavaş yavaş ilerliyor, podyumun en ucuna, merkeze geliyor, yerde duran yapraklı dalı alıp başının üzerine koyuyor ve o halde sahneye geri dönüyor..

arvo pärt ile robert wilson'ın ortak projesi "aadama passioon"ın ilk 20 dakikası böyle başlıyor..

.
ruhani yorum



ardından, wilson'ın fetiş imgeleri arka arkaya sahnede arz-ı endam ediyor: siyah kısa pantalonlu, askılı oğlan çocuğu, kısa saçları kalıp halinde arkaya doğru uzamış, kesiksiz tek parçadan oluşmuş minimal çizgili kıyafetiyle kadın, dış konturlarıyla tanımlanan havadaki ev, merdiven, shakespearyen kıyafetiyle genç oğlan, omuzları çökük adam, sahnenin arkasında 7'ye 12 ışık gridi..

bunların ve başka bir çok diğer figürün hepsi, zemini yoğun sis bulutu ile kaplı sahnede hayat buluyor. dolayısıyla seyirciler olarak sanki bir hayal alemine eşlik ediyoruz; robert wilson'ın muhayilesine..

wilson hayal kurarken esinini tabii ki pärt'ten alıyor; pärt'in müziğinin ruhaniliğinden, wilson'ın deyişiyle pärt'in "sessizliğin bestesini" yazıyor olmasından..
her ne kadar yapıtın adı "adem'in ızdırabı" da olsa ve yapıtın içinde kullanılan pärt'in "adam's lament" (adem'in matemi) ve "miserere" adlı yaptıları dinsel metinler içerse de; robert wilson pärt'in yapıtlarını "dinsel"den çok "ruhani" olarak tanımlayıp tahayyül etmiş. dolayısıyla yapıtın kast açıklamasında adem, havva gibi tanımlamalar yok; bunun yerine "adam", "kadın", "ağır adam", "başka bir ağır adam", "bir kadın", "başka bir kadın", "oğlan", "başka bir oğlan", "kız", "başka bir kız", "uzun boylu adam", "uzun boylu delikanlı" ve "ağaç korosu" yazıyor. wilson prologdaki yatay ve düşey ışıkları da, sırasıyla mekan ve zamanla özdeşleştirmiş.

wilson'ın izinden gidersem; sahnede tanımlı bir gelişim çizgisi, düz bir anlatı üzerinden ilerlemeyen, daha çok sezgisel ve kopuk imajların bir araya getirildiği yapıtı; herhangi bir eril insan örneği üzerinden hayata, dünyaya, tarihe bakış olarak okuyabilirim: çıplak adamın çocukluğu ("oğlan"), gençliliği ("uzun boylu delikanlı") ve yaşlılığı ("uzun boylu adam"), onu yaratan "kadın", adamın varolma mücadelesi ("ağır adamlar"), bir hayat kurması (maket eve giren "kız" ile "oğlan") ve dünyadaki hayat mücadelesi ve kötülükler (evin dışında eli silahlı "diğer oğlan" ve "diğer kız") gözlerimin önüne serilir..







.
dini yorum

"adem'in ızdırabı"na esin kaynağı olan "adam's lament" (adem'in yası) adlı bestesinde pärt, aynarozlu keşiş silouan'ın metnini kullanmış. bu metinde adem cennetin ve tanrı aşkının kaybına üzüntüsünü dile getirir. pärt bu metin için "atamız adem insanlığın bütün felaketlerini önceden görmüş ve bunların hepsini kendi üzerine almıştır, ama tekrar tanrı sevgisini aramaya devam etmiştir" diyor. dolayısıyla pärt'in gerek bu bestesinin gerekse de diğer bir çok yapıtının arkaplanında sağlam bir dini yorum yatıyor.

"adem'in ızdırabı"nı pärt'in izinden gidip, okumaya kalktığımda ise; yatay ışığı toprak ve yeryüzü ile, düşey ışığı ise gökyüzü ve ilahi olan ile özdeşleştiririm. yapıt boyunca akan sahneler ise bana insanlığın doğuşunu, yeryüzüne inişini ve buradaki savaşını anlatır. "kadın" rolündeki sanatçının yaşlı olmasından ve makyajına rağmen yaşının saklanmıyor oluşundan dolayı onu tanrı ile özdeşleştiririm; kadim zamanların dişi tanrıçası olarak. sahnede diğerleri hep dikey ve yatay hareket ederken, kadın'ın çapraz çizgiler üzerinde hareket etmesi de benim onu farklı yorumlamamın kapısını aralar.





hem prologdaki ışık oyununda, hem de ilerleyen sahnelerde arkadaki 7'ye 12'lik ışık gridinde yaratılan yatay-düşey düzenlemelerde dikkatimi çeken birliktelik, "aadama passioon"u izlediğimin ertesi günü ziyaret ettiğim estonya güzel sanatlar müzesi kumu'da, 20.yüzyılın ilk yarısında yaşamış ekspresyonist sanatçı kristjan raud'un tablo ve çizimlerinde karşıma çıktı.
bunlardan özellikle dini bir konuyu, meryem ile jusuf'un mısır'a gidişlerini konu edinen "yolculuk sırasında dinlenme" adlı tabloyu görünce heyecanlandım; çünkü aynı baskın yataylık-düşeylik birlikteliği bu tabloda da vardı. ayrıca raud'un karakalem, çini ve guaş çizimlerindeki yıldızların dağılımı ve figürlerin duruş şekilleri de bana bir akşam önce izlediğim wilson yapıtındaki ışık ve mizansen tasarımını hatırlattı.

.
strüktür

90 dakikalık yapıtta kullanılan besteleri pärt belirlemiş: "sequentiae", "adam's lament", "tabula rasa" ve "miserere".
sadece ışığın rol aldığı prologda kulanılan "sequentiae" adlı 3 dakikalık yapıt dünyada ilk defa bu proje vesilesiyle seyircinin kulaklarına ulaştı.
"adam's lament" boyunca sahnede sadece çıplak adam yer aldı.
iki kemanın sohbet ettiği "tabula rasa"da çıplak adama kadın da eşlik etti.
"miserere"de ise sahne kalabalıktı.

.
 esin 




"adam's lament" boyunca sahnede çırılçıplak olan sanatçı michael theophanous'u seyrederken, wilson'ın yanılmıyorsam ilk defa çıplak erkek bedenini bu kadar teklifsizce, rahat, doğal ve emin bir şekilde kullandığını düşündüm. ve aklıma ister istemez bu konuda usta olarak gördüğüm yunan koreograf-ressam dimitris papaioannou geldi. program kitapçığındaki özgeçmişlere baktım; theophanous meğer papaioannou'nun dansçısıymış. papaioannou'nun geçen yaz wilson'ın sanat merkezi watermill'de bir atölye çalışması yaptığını da hatırlayınca taşlar iyice yerine oturdu; wilson'un cesaretinin ve esininin kaynağı açığa çıktı.

kadın'ı lucinda childs canlandırıyordu. childs, wilson'ın kariyerinde çok önemli bir isim. ilk dönem işlerinde, özellikle de ikonik yapıtı "einstein on the beach"de wilson koreografiyi childs'a emanet etmişti. dolayısıyla "aadama passioon" sadece wilson'ın fetiş imgelerinin sahnede yer bulması bakımında değil, onun kariyerinde önemli bir yeri olan bir sanatçının da bizzat rol alması bakımından da sanki anlamlı bir yapıt.
wilson kariyeri boyunca tom waits'ten rufus wainwright'a, cocorosie'den herbert grönemeyer'e  bir çok besteciyle ortak çalışmaya imza attı, ancak bunlar arasında herhalde philip glass'ın ve şimdi de arvo pärt'in yerleri başka olsa gerek; bu anlamda da wilson'ın bu işi sanki kendi biyografisinde bir kilometre taşı niteliğine bürünecek.

.
ışık

wilson'ın sanatında ışık öğesinin çok önemli bir rol oynadığı bilinir; onun yapıtlarında, ışığın minimal değişimleri bile hayati önem taşır. buna rağmen; "aadama passioon"undaki ışık kullanımının herhangi bir wilson yapıtından farklı bir düzeyde olduğunu, ışığın bu sefer, atmosfer yaratmanın ötesine geçip başrole oturduğunu söylersem abartmış olmam. pärt'in minimal, aşkın müziği de ancak ışığın başrol olduğu bir sahnelemeyle hayat bulabilirdi; öyle de olmuş. biri müzik diğeri sahne alanında iki minimal sanatçı, şimdiye kadar neden biraraya gelmediler ki diye soracak kadar birbirleriyle uyumlu, birbirlerinden beslenen, kusursuz bir iş ortaya çıkarmışlar.


.
icra

bu mükemmel projede müziğin icrası da usta ellere emanet edilmiş. şef tõnu kaljuste dünyada en iyi pärt yorumcusu sayılıyor; yıllardır pärt ile beraber çalışıyor. kaljuste'nin yönettiği estonya filarmoni oda korosu ve talin oda orkestrası da pärt icrasında benzersizler.
orkestra ile koronun mekanda yerleştiriliş şekli de müziğin seyirciyi sarmalamasına yönelikti. mekanın akustik kalitesi de oldukça yüksekti.
.
gelecek

arvo pärt'in 80. yaşgünü kutlamaları çerçevesinde 12-16 mayıs 2015 tarihlerinde estonya'nın başkenti talin'de, limanın bir ucundaki noblessneri dökümhanesi'nde dünya prömiyeri gerçekleşen "aadama passioon" önümüzdeki sezon turneye çıkacak.
ağustos 2015'te arte televizyonu hem yapıtın baştan sona kaydını hem de yaratım sürecinde çekilmiş uzun metraj bir belgeseli seyircileriyle paylaşacak.