17 Kasım 2013 Pazar

NRW041 ruth amarante ile çayırda..

 

-->
pina40 etkinliklerinin içindeki bir serinin başlığı “zeitlinien - tänzer recorded” (zaman çizgiler – dansçılar kaydediliyor).
pina bausch foundation’ın organize ettiği bu seride 30 dakikalık süre zarfında tanztheater wuppertal pina bausch topluluğu’ndan bir dansçı ile sohbet ediliyor; topluluğa nasıl katıldığı, sohbetin yapıldığı akşamki yapıtın oluşum sürecinde yaşadıkları, izlenimleri, yorumları soruluyor.
“wiesenland” (çayır)’ın pazar akşamki gösterisinden sonra serinin üçüncüsü ruth amarante ile gerçekleşti. gösteri saatinde essen philharmonie’de valery gergiev yönetimindeki londra senfoni orkestrası’nı dinliyordum, konser sonrası bir trene atlayıp wuppertal-barmen operası’na “tänzer recorded”a yetiştim. operanın “küçük fuaye” adı verilmiş, gerçekten küçük, sevimli, sıcak mekanında gerçekleşti söyleşi.

brezilyalı ruth amarante 1991 yılından beri toplulukta dans ediyor, 1990 ve 1993 yıllarında ödüller almış. toplulukta 1998’den beri dansçı olan kolombiyalı jorge puerto armenta ile evli ve çiftin üç çocukları var.
ruth amarante “wiesenland”da önemli rol üstleniyor; yapıtın kilit karakterlerinden biri. “wiesenland”ın içerdiği anafikrin, ıslak ve nemli düşlerin sahnede cisimleştiği beden amarante’ninki. vücuduna yapışan ıslak incecik kıyafetiyle yaptığı dans “wiesenland”ın, içeriden dışarıya, merkezden çeperlere doğru tasarlanan özünü, çekirdeğini oluşturuyor sanki. sadece bu dans da değil; yapıtta suyla en ilişkili olan kişi amarante.

söyleşi ise biraz hayalkırıklığı oldu benim için; amarante çoğu soruya çok geniş, yuvarlak cevaplar verdi, ya da hiç vermedi; her seferinde kesin, net bir şeyler söylemekten kaçındı.
[pina bausch’un fazla röportaj vermediği, yapıtları hakkında pek konuşmadığı bilinir. ama bu durum pina bausch’un yaptığı bilinçli bir tercihten çok, kendi doğal halinin bir parçası sanırım. bausch hayatın içinde de az konuşan bir insanmış; öyle ki, yakın zamanda okuduğum bir makaleden öğrendiğime göre “nelken”de dansçıların dansa neden başladıklarını söyledikleri sahnede kadın dansçılardan birinin söylediği gerekçe aslında pina bausch’unkiymiş: pina bausch çocukluğunda baleye, konuşmaktan daha kolay olduğu için başlamışmış.]
vakıf tarafından geleceğe yönelik kayıt amaçlı yapılan bir söyleşide bir dansçının “konuşmaması” ise, başka bir şey ama!

aslında, şöyle bir sonuç çıkarmak daha doğru sanırım: doğal olarak dansçılar işlerini profesyonel bir şekilde yapıyorlar; başka türlüsü de beklenemez zaten. profesyonelce yapınca da, doğal olarak yaptığı işe dair “duyguları” olmuyor, ya da varsa da zamanla köreliyor.
biz (yani ben), sahnede müthiş duygusal şeyler seyrediyoruz, ve naifçe zannediyoruz ki dansçılar bütün o hallerden geçiyorlar. ancak, öyle değil; öyle olsa zaten herhalde çoktan tükenmiş olurlardı.
yine de insan, “”wiesenland”da en sevdiğiniz, sizin için güçlü, önemli sahneler hangisi?”, “”wiesenland”ın ritmi sizin için nedir?”, “sizin “wiesenland”ı algılayışınız nasıl?” gibi sorulara, yapıtın bir parçası olan birisinden elle tutulur cevaplar duymak istiyor.
amarante’nin pina bausch’un yapıtın oluşum sürecinde sorduğu soruları ve onlara verdiği cevaplardan hiçbirini hatırlamadığını duymak ise şaşırtmadı beni; bausch’un kimbilir kaç bin sorusuna cevap vermiş olmalı şimdiye kadar.

aslında ruth amarante’nin, hamileliği sırasında “wiesenland”daki rolünü devrettiği melanie maurin ile rolüne nasıl çalıştıklarına dair gelen soruya verdiği cevapta dansçıların motivasyonu gizli sanırım:
“önce form gelir, forma hakim olmalıdır dansçı. erken mi giriyor, geç mi giriyor, kolunu kaldırırken nasıl kaldırıyor. forma hakim olunduktan sonra çok da konuşmaya gerek kalmaz; içerik, duygu ve ifade zaten formun sonucu olarak gelir.”
bu sözlerin üzerine söylenecek ve sorulacak hiç bir şey kalmıyor tabii ki.

söyleşiden aklımda kalanlar;

amarante genç yaşta dansa başlamış, sonra eczacılık(medizin) eğitimi almak için dansı bırakmış, ilk defa susanne linke’nin “solos” projesini rio’da seyretmiş ve çok etkilenmiş, araştırmış, bütün yollar essen’e folkwang’a çıkıyormuş; bu araştırma sırasında bausch’un “bahar ayini”nin bir videosuyla da karşılaşmış ve çok etkilenmiş, mutlaka buraya gitmeliyim diye düşünmüş; eczacılık diplomasını aldığı gün aynı zamanda avrupa’ya uçak biletinin de olduğu günmüş, amsterdam’a uçmuş, oradan trenle essen’e varmış; hiç almanca bilmiyormuş; ertesi günki okul sınavını geçmiş ve yeniden üç yıl dans eğitimi görmüş, folkwang’daki son yılında ise tanztheater wuppertal’in seçmelerine katılmış ve 1991’den beri toplulukta dans ediyormuş..

macaristan üzerine olan “wiesenland” hakkında ise, oluşum sürecine dair şunlardan bahsetti amarante:
genel olarak budapeşte’de kalmışlar, ama budapeşte’den çok da bariz bir anısı yokmuş; en fazla turtaları-kekleri hatırlıyormuş.
üç haftalık araştırma gezisinden aklında kalan en güçlü izlenim kırsal bölgelere yaptıkları bir-iki günlük yolculukmuş; eylülmüş, mürdim eriği hasatıymış ve durdukları her yerde onlara mürdüm eriği likörü ikram edilmiş; köylülerle, çingenelerle karşılaşmışlar, beraber yemek yemişler, dans etmişler.
“wisenland”ın içinde de olan yemek sahnesi bu gezi sırasında yaşanmış; ikram edilen sulu yemek o kadar baharatlı ve acıymış ki, herkesi sıcak basmış.

her zamanki gibi sahne tasarımı son aşamada, çok geç hazır olmuş.
bir-iki gün sahnede zaman geçirirlermiş. daha önceden hazırlanan ve çalışılan malzeme sabit kalırmış; ancak pina bausch tarafından sahne tasarımına adapte edilirmiş.
örneğin; amarante’nin arkada yeşil duvardan akan suyla kendini ıslattığı sahne çok çok sonra, son dakikada, sahne tasarımını geldikten sonra belirlenmiş: pina bausch amarante’ye “arkadaki suyla bir şeyler yapar mısın?” demiş ve öylece çıkmış.
amarante’nin yine önemli bir sahnesi, bir bezi ıslatıp, yatıp, bezi üzerine çekip, üzerindeki elbiseyi çıkarıp, ıslak beze sarılı şekilde yatması sahnesi sahne tasarımı olmadan ortaya çıkmışmış. pina bausch sahne tasarımı geldikten sonra, “bunu bir de yukarda, çayırın üzerinde yapar mısın?” diyerek yapıta ve sahne tasarımına yedirmiş bu sahneyi.

tänzer recorded” serisinde söyleşiyi gerçekleştiren marc wagenbach, her seferinde son soru olarak, konu edilen yapıtın oluşum aşamasında pina bausch’un sorduğu son soruyu soruyormuş karşısındakine. “wiesenland”ın sürecindeki son soru: “träumchen” (küçük bir dilek)miş.
ruth amarante bir süre düşündükten sonra, “dileğim topluluğun en iyi şekilde devam etmesi” dedi, ve 30 dakikalık seans sonlandı…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder