7 Haziran 2012 Perşembe

heinz spoerli'den bach koreografileri


pazartesi akşamı on sularında aya irini’den çıkanları haydarpaşa üzerinde ihtişamla yükselmiş dolunay karşıladı; sarımsı bir buğuyla örtünmüştü ve topkapı sarayı avlusunun yeni budanmış çınarları arasından göz kırpıyordu.
bir sonraki akşam yaklaşık aynı vakitte aya irini’den çıkanları ise önce uzaktan gelen gökgürültüsü sesleri ve ardından iri iri damlalarla sürpriz bir yaz yağmuru ıslattı. doğa ana görüntüsü, sesi ve ışığıyla bu iki akşamda saf bir ziyafet çekti istanbullulara.
başka bir ziyafetse aya irini’nin içindeydi. belki doğanınki kadar saf, sade ve öze indirgenmiş değildi, ancak yine de göze, kulağa ve kalbe hitap etti. istanbullular bu iki akşamda katıksız bir estet olan koreograf heinz spoerli’nin bach’ın -benim için en mükemmel yapıt dizisi- solo viyolonsel süitlerini üçerli paketler halinde dansa uyarladığı yapıtları izlediler.

spoerli “und mied den wind” (ve rüzgardan sakındı) başlıklı ilk akşamda kullandığı 1., 4. ve 5. süitleri sırasıyla toprak, su ve ateş ile özdeşleştirmişti. 2., 3. ve 6. süitlerin eşlik ettiği “in den winden im nichts” (boşlukta rüzgarlar) başlıklı ikinci akşamsa, adından da tahmin edileceği üzere sadece hava’ya ayrılmıştı. 
koreografik açıdan iki akşamın en etkileyici bölümü bence ilk akşamki başlangıç ve ardından gelen toprak temalı 1. süitti. başlangıçta; seyirciler daha yerleşirken dansçılar eşorfmanlarıyla sahneye gelip ısınma hareketleri yaptılar, sonra sahnenin ön sağ tarafına yerleşen cellocunun müziğe başlasıyla kadın dansçılardan biri kostümlü olarak sahnede dans etmeye başladı, o sırada diğerleri hala eşorfmanlıydı, sonra yavaş yavaş iki yandaki kulislere geçip yapıtın devamında kostümleriyle geri geldiler. yapıtın orijinali bu şekilde bilmiyorum ancak, gündelik hayattan sanata geçiş sekansı aya irini’ye çok yakıştı.

aya irini’ye çok yakışan başka bir şeyse; cellocu claudius herrmann’ın -her iki akşamda- üst düzey bir yorum ve performansla çaldığı bach’ın solo viyolonsel süitleri eşliğinde dans eden bedenlerdi.
aya irini sahnesinde dans alanında sanırım daha önce bir tek carolyn carlsson’un kudsi ergüner ve şimdi adını hatırlayamadığım bir hattat ile özel projesi yer almıştı. sanırım zürih balesi’yle ilk defa bu kadar büyük bir prodüksiyon aya irini’ye taşınmış oldu. heinz spoerli estetliğini sadece koreografi alanında değil ışık ve sahne tasarımı alanında da kanıtladı (bu iki akşamın ışık ve sahne tasarımı program broşüründe yazan isimlerin aksine bizzat spoerli’ye aitmiş, ışık ve sahne tasarımcıları meşgul oldukları için istanbul’a gelememişler ve spoerli ışığı tasarladığı gibi gösteri sırasında bizzat ışık masasında oturup teknisyene biraz kıs, biraz aç gibilerinden direktifler bile vermiş).
spoerli bir prodüksiyon için hayati öneme sahip ışık tasarımını yaparken aya irini’nin apsisinin mekansal zenginliğini zedelememek için olsa gerek, sahne üzerine spotların yerleşeceği bir konstrüksiyon kurmamayı tercih etmişti. ışık sadece yanlardan ve apsisin en üst basamağına, basamağın yarı dairesel çizgisini takip ederek yerleştirilmiş yatay ışık şeridinden sağlandı. spoerli’nin ışık uğruna mekanın bütünlüğünü zedelememesi çok yerinde bir tercihti. dansçıların yumuşak hareketleri ile apsisin dairesel formu müthiş bir uyum içerisindeydi.

 spoerli’nin koreografisiyle zürih balesi’nin iki akşamlık gösterisinin sanat kısmı tam puan, iksv’nin organizasyonu ise büyük bir eksi puandı.
seyirci açısından mevcut platformun yüksekliği ve sahnenin seyirci sandalyeleriyle ilişkisi hiç mi hiç konforlu değildi; sanırım çok az insan sahnede olan biteni hakkıyla izleyebildi. ne yapalım elimizde burası var, platform mevcut konser platform, yenisini yaptıracak halimiz yoktu ya, seyirciler için de aya irini’nin içine sırf bu iki gösteriye özel tribünlü bir oturma düzeni kuracak halimiz yoktu ya dediklerini duyar gibiyim; ancak hiç de ucuz olmayan bilet fiyatları karşılığında bir gösteriyi yarım yamalak izlemek de bir noktadan sonra kabul edilesi bir durum olmuyor. kaldı ki, avignon’da unesco dünya mirası listesindeki papalar sarayı’nın avlusuna her yaz devasa boyutlarda portatif bir seyirci platform ve sahne kurulabiliyor da, benzer mantıkta bir konstrüksiyon müzik festivali boyunca aya irini’ye niye kurulamasın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder