23 Mart 2012 Cuma

şehirde mart konserleri




çoğu dünya çapında ünlü müzisyen istanbul’a çok ender gelirken veya hiç gelmezken, bazıları da neredeyse sezon aksatmadan uğruyorlar şehrimize. Bunlardan ikisini konuk ettik geçtiğimiz günlerde. brad mehldau işsanat’aydı, gidon kremer crr’de.

mehldau yıllar yıllar once akm büyük salonda yaklaşık 400 kişiye verdiği konserden beridir şehrimizi hiç ihmal etmedi. biz de onu sevdik; artık istanbul’da kapalı gişe çalıyor. mehldau’nun işsanat’ta üçlüsüyle verdiği konser, dinleyici olarak hazzın doruklarına taşıdı beni. belki fazla heyecanlanmadım, uçurumun kenarına gelip içim hop etmedi, sürpriz bir tepe çıkmadı vadilerin arasında; belki fazla güvenli patikalardan tırmandık; ama bildik ve kanıksanmış değildi mehldau’nun triosuyla yaptığı müzik. bis’ten önceki son parçada mehldau’nun yaptığı solo uzun zaman belleğimden silinmeyecek güzellikteydi.
caz için iltifat mıdır bilmiyorum; ben o niyetle kullanacağım: brad mehldau trio’nun konseri üst kalitede “klasik” bir konserdi.


gidon kremer’e kremerata baltica eşlik ediyordu. kremer’in toplulukla birlikte çaldığı giya kancheli’nin “chiaroscuro”su bir nevi, Istanbul müzik festivali öncesi, bir fragman gibiydi. malum, festivalde kremer’in de bizzat konuk olacağı konserin programı kancheli’nin dünya prömiyeri de içeren yapıtlarından oluşuyor.
giya kancheli şehrimizde maalesef sık sık dinleme zevkine varamadığımız bir çağdaş besteci. hele de kremer ve orkestrası gibi yetkin müzisyenlerden, kancheli’nin bizzat kremer’e ithaf ettiği “chiaroscuro” bence konserin doruk noktasıydı.
programdaki bütün yapıtlar 20. yüzyılın ikinci yarısından seçilmişti. bu açıdan da konser şehrimizde az tanık olduğumuz bir nitelikteydi. weinberg, richard strauss, nino rota ve akşamı noktalayan iki benzersiz piazzolla yorumu.
kremer ve kremerata iki hüzünlü bis vererek cevap verdiler crr’yi tıkabasa doldurmuş seyircimizin cömert alkışlarına. konser bittiğinde herkes memnundu.


şehirde son günlerin en heyecan verici konserlerinden biriyse derya türkan’ın yanına tapping gitar ustası enver izmaylov’u, perküsyon sihirbazı jarrod cagwin’i ve kontrabasçı eric van der westen’i alarak çıktığı müzikal yolculuktu. maalesef seyirci ilgisinin pek yoğun olmadığı konser, müzikal açıdan oldukça yoğundu, ilginçti, yaratıcıydı. bu konserin doruk noktasıysa derya türkan’ın bestesi “lament” idi. acaba bu dörtlü yakınlardan album çıkarırlar mı; ne iyi olur…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder