11 Aralık 2011 Pazar

jane eyre / cary fukunaga


son bir kaç aydır aşırı yoğunum...
meşguliyetim içinde vakit yaratıp gittiğim sanat etkinlikleri vaha gibiler; nefes almamı sağlıyorlar. ancak, bu sezon ister tiyatro olsun, ister sinema ister konser; beni kapıp uzaklara götürecek yapıtlara çok ender rastladım.
uzaklara kaçmanın en kolay yolu filmler olsa gerek, ancak onlar da arka arkaya hayal kırıklığı yaşattılar bana, bir türlü tatminkar ayrılamadım sinemalardan; "hayat ağacı", "tehlikeli ilişki", "hugo", "celal tan ve ailesinin acıklı öyküsü"... ama pes etmedim ve nihayet mest olarak seyrettiğim ve uzun zamandır ilk defa son jeneriğinin sonuna kadar koltuğuma yapıştığım bir filme denk geldim: "jane eyre"

konu bildik; hatırlamadığım eski bir zamanda okumuştum romanı. sinema ve televizyonda bir kaç farklı yorumunu da izlemişliğim var. timothy dalton'lu televizyon dizisi versiyonunu hatırlıyorum, bir de joan fontain-orson welles'li siyah-beyaz filmi. william hurt ve charlotte gainsbourg'lu versiyonu hiç sevmediğimi de hatırlıyorum, nedense...

"jane eyre en azından bir klasik uyarlaması ne kadar kötü olabilir" diyerek ve son yıllarda -az çok herkesin olduğu gibi benim de- favorim michael fassbender için aldım bilet. büyük salon, kocaman beyazperde, az seyirci; daha ne istenir...

daha başında, iki satır isimler yazarken bu "jane eyre"in başka olacağını hissettim. zifiri karanlıktan mum ışığıyla belirginleşen, titreşen harflerle yapımcı şirketlerin adları ve ardından "jane eyre" yazısı. işte bütün bir film titrek mum ışığında belli belirsizce açığa çıkan duyguların peşinden gidiyor...

yönetmen cary fukunaga'nın "jane eyre"i romantik ve hüzünlü bir aşk öyküsü kadar gotik bir korku hikayesi.
enfes görüntüler (hele gece sahneleri...) daha ikinci uzun metraj filmini çeken yönetmenin geçmişindeki teknisyenliğinin ve görüntü yönetmenliğinin getirdiği bir artı olsa gerek.
oyuncular ise birbirleriyle yarışıyorlar sanki; judy dench, jamie bell, sally hawkins kısa rollerinde harikalar yaratıyorlar... michael fassbender; bu adam bu sezon bütün ödülleri toplamalı... ve jane eyre'de mia wasikowska; daha 22 yaşında; ne tim burton'lı "alice"de ne "the kids are all right"da böyleydi mia wasikowska; bu kadar mı duru, sade, su gibi bir "jane eyre" olunur, oynanır...

dönemine sapına kadar sadık kalınarak çekilmiş bir film, günümüz türk tiyatrosunda eski oyunları illa da "çağdaşlaştırmak" adına atılan binbir "takla"nın (bknz: "şark dişçisi") ne beyhude bir çaba olduğunu kanıtlıyor.
cary fukunaga'nın "jane eyre"i benzersiz bir sinema tadı sunuyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder