19 Kasım 2011 Cumartesi

ensede ölümün nefesini hissetmek: üçKİŞİ


herhalde şu aralar şehirdeki en sıradışı sahne gösterisi tiyatroartı’nın “üçKİŞİ”si. topluluğun kurucusu ufuk tan altunkaya sıradışı sahnelemeler anlamında daha önce de benzer yapımlar gerçekleştirmişti. maalesef “takip edemediğim” kentin sokaklarındaki tek kişilik “takip” oyunu; hareketli koltuklardaki seyircilerin oyuncular tarafından itilerek farklı sahne alanlarının kurulduğu “katletme üzerine bir oyun denemesi” ve şimdi de, tek bir seyirciye oynanan “üçKİŞİ”. evet, oyun tek seyircili. oyuncular ise, herhalde seyirciye daha yakın olamazlardı; dizdize, kolkola, nefes nefese.

akira kurosawa’nın 1950 yılında “raşomon” adıyla bir sinema başyapıtına dönüştürdüğü ryunosuke akutagava’nın “çalılıklar arasında” öyküsünü bu sefer ufuk tan altunkaya “üçKİŞİ” olarak türkçeye ve türkiye’ye uyarlamış, yönetiyor.

“üçKİŞİ”de seyircinin tekilliğinin ve oyuncunun bitişikliğinin yanı sıra, oyun mekanı da sıradışı. karanlık ve dar koridorlar, sıkışık mekanlar, bir yerlere tekinsizce ilişmeler; yaşadığımız dünyadan yavaş yavaş, kademe kademe cehenneme doğru bir yolculuk.

“üçKİŞİ”nin seyirci için zor bir deneyim olduğu kesin; daha da zoru oyuncular için. sahneleme mantığı “gerçekçilik” üzerinden gittiği, herhangi bir absürdlük, grotesklik içermediği için, dibinizdeki seyircinin konsantrasyonunu dağıtmadan, atmosferi bozmadan inandırıcı olmak çetrefil bir iş oyuncular için.
“üçKİŞİ”nin üç oyuncusu bu zor işin altından kalkıyorlar. aralarından, hırsız’ı oynayan arda çetinkaya bir adım önde. üstelik, onun işi daha zor, çünkü ilk o alıyor sizi karşısına, başlıyor anlatmaya. ve başarıyor; an geliyor rahatlıyor, kaptırıyorsunuz kendinizi hırsız’ın anlattıklarına ve cevap vermeye başlıyorsunuz sorularına.
diğerleri; berrin karabaş ve cihan esen, çetinkaya’nın açtığı yarıktan işlemeye devam ediyorlar. femme fatale berrin karabaş’ın timsah gözyaşları, cihan esen’in ensenizde duyduğunuz nefesi tüylerinizi ürpertmeye yetiyor; kalbiniz hızla çarpmaya başlıyor ve sizi bekleyenler bitmiş değil daha! yaşadığınız dünyaya geri dönmeden önce uğramanız istenen bir durak daha var…

başlangıçtaki video görüntüleri, “olay”ı seyirciye anlatmak/kavratmak, seyirciyi en kısa ve etkili yoldan olayın içine sokmak için düşünülmüş ustaca bir fikir. ayrıca, “gerçeklik”in göreceliğini vurgulayarak oyunun anafikrini de hizmet ediyor.

seyirciyle konuşan üç KİŞİnin, olayla ilgili kendi yorumlarını anlatmanın yanısıra, birinin bıraktığı yerden diğerinin devam ettiği bir hikayeyi de seyirciyle paylaşıyor olmaları, oyunun bütünlük etkisini kuvvetlendirdiği gibi, “üçKİŞİ”yi üç boyutlu olmaktan kurtarıp, “olay”a dördüncü (video görüntülerindeki “yorumları” da sayarsak sekizinci) bir boyut katıyor. beşincisi ise, sizin seyirci olarak yorumunuz; “tek başınıza keşfettiğiniz gerçek”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder