11 Eylül 2011 Pazar

"yürürken yollardan hikâyeler toplayarak eve gelen" yazar, onur caymaz



onur caymaz adına ilk, ayşe'nin kitap kulübü'nde rastladım. daha sonra, yine aynı blogda caymaz'ın blogunu gördüm, bir iki yazısını okur okumaz ben de caymaz'ın takipçilerinden oldum.
uzun zamandır kitaplarını okumak istediğim onur caymaz'ın edebiyatı ile tanışma fırsatını nihayet uzun bayram tatili sayesinde yarattım kendime. küçükkuyu'ya doğru yola çıkarken, caymaz'ın şiirleri hariç, piyasada bulunabilen üç kitabı yanımdaydı: "hikâyeden çocuk", "gece güzelliği" ve "kalbin ve tenin bütün istekleri".

son yayınlanan kitabından başladım okumaya caymaz'ı; 2011 tarihli "hikâyeden çocuk"tan.
roman zannetmiştim, karışık bir şey çıktı: ilk bölüm "hatıra"da caymaz 15 yıllık edebi yolculuğunu anlatıyor, ikinci bölüm "seçki"de ise eski öykülerinden bir demet sunuyor.
kitap, ilk anda biraz hayalkırıklığı oldu benim için. daha 15 yıllık yazar olup da, anı türünde oradaydım, buradaydım muhabbeti, benmerkezci bir anlatım, bol bol fotoğraflar birden beni soğuttu; mesafeli bitirdim "hatıra"yı.
neyse ki, imdadıma "seçki" yetişti. "çok erken giden" babasına ithaf ettiği "nokta" ile başlayan ve her yeni hikâyede gittikçe artan edebiyat keyfiyle sayfaları dolduran bir toplam.


"Kışın erken, bıktırıcı karanlığında balkondaki ipte unutulmuş mendil. Diğer çamaşırlar toplanmış, o unutulmuş. Mandalına aşık; onu ipine hapsederken canını acıtan mandalına..."
- "sanki yarın nisan"dan



can acıtan, hüzün dolu, isli puslu yalnızlık hikâyeleri. öyle olağandışı, rastlanmadık olaylar barındırmayan. tersine; gündelik hikâyeler, her an karşılaşılabilecek durumlar. tek farkları; incelikleri, içli halleri... demirkubuz'un "masumiyet"inin halet-i ruhiyesi sinmiş sanki caymaz'ın hikâyelerine...


"Uzaktan görünen bu; yıldızlara bakan iki kişisiniz, yıldızlarsa kalabalık."
- "sanki yarın nisan"dan



hikâyelerin konuları sıradan ancak kurguları çetrefilli. hemen ele vermiyorlar kendilerini. neredeyse hiç birinde düz bir çizgi izlemiyor anlatım. parçalanmış, montajlanmış. biraz bilmece, biraz yapboz gibi; çözmesi keyifli.

kitabın son dört hikâyesi; "mevsim hep ilkyazdı", "kemal'in karanfilleri" "kalbin ve tenin bütün istekleri" ve "veda vapurları", her biri bir öncekinin üstüne, iyice yoğunlaştırıyorlar melankoliyi, okur üzerindeki etkiyi.
doygunluğa ulaşmış olarak kapattım kapağını "hikâyeden çocuk"un.


"Sen de elini ısıtmak için bardağının beline sarılırdın. Meriç Nehri'nin iki kıyısını bağlayan köprü üzerinde geçmişi konuşurdunuz. Oradaki küçük kır kahvesi; tahta masalar, yazlık sinemanın hurda sandalyeleri... Geçmişin konuşulduğu zaman geçtiğini sanırdınız.
Ama değildi."
- sanki nisan yarın'dan





doymuşlukla, ama beğeninin getirdiği açlıkla sarıldım 2010 tarihli "gece güzelliği"ne.
içindekiler sayfasına bakıp bir dolu hikâye görünce açlığım kesildi kısmen. bazısı bir, bazısı iki, bazısı altı-yedi sayfalık hikâyeler; kısaları ferit edgü'yü hatırlattı bana. kitapla aynı adı taşıyan son hikâye ise sanki bir novella; mücevher değerinde.

2008 tarihli "kalbin ve tenin bütün istekleri"ni çevirdikçe ise, "hikâyeden çocuk"dan tanıdık hikâyelere rastladım arka arkaya. daha iki gün önce okumamış olsam tekrar dalardım içlerine.
kitabın son hikâyesi 100 sayfalık "gökyüzü sineması" hakkıyla bir novella.

...



bu yazıyı yazarken; caymaz ile birgün kitap'da yapılmış söyleşiyi okuyunca öğrendim, meğer "hikâyeden çocuk" caymaz'ın yeni doğmuş kızına armağanıymış.
ayrıca; "hatıra" kısmında ""ben" kelimesini neredeyse hiç kullanmamak için elinden geleni yaptığını" belirtmiş caymaz.
belki de ben -bilmeden/araştırmadan- bir yanlışa düştüm; bir yazarı tanımaya yapıtlarıyla değil, kendi yaşam hikayesiyle başladım.
zaten, "hatıra"dan sonra okuduğum neredeyse her bir hikâyesine; ve özellikle de blogundaki yazıların duyarlılığına, dürüstlüğüne ve dobralığına hayran kaldığım böyle bir yazarda nasıl "benmerkezci bir anlatım" hissetmiştim, ben de kendime şaştım!

caymaz'ı doğru tarihsel sırayla tanımış olsaydım; önce şiir ve hikâyalerini bilecek ve sonra "hikâyeden çocuk"un "hatıra" kısmını okurken, aynı caymaz'la söyleşiyi yapan gazetecinin dediği gibi "Bizim vaktiyle kurgusal birer öykü olarak okuyup sevdiğimiz hikayelerin hikayesini" öğreniyor olacaktım; "“Dul Oteli” adlı hikayenin aslında bir imza gününün sonunda evsiz kalmış yazarın ilk gecesinden doğduğunu... “Sonuna Kadar Saklanacak” hikayesinin salaş bir içkievinden çıktığını... “Vapur Dumanı” şiirinin aslında 2004 kışından kalan zemini eğri bir evin adresinden yol aldığını... “Anahtar Kelime” hikayesinin Caymaz'ın Kaş’a kavuştuğu günden filizlendiğini..." ve her hayran okur gibi heyecanlanacaktım yazarın "özeli" ile ilgili öğrendiğim bu bilgilerden.
yıllar yıllar önce pınar kür'ün "bir deli ağaç"ını okur okumaz, elmadağ'daki o muhteşem apartmanı keşfedişimi, loş merdiven holünde dakikalar geçirmemi, kapı zilinde "pınar kür"ün adını görüp heyecanlanmamı, ve kendimi tutamayıp sokaktaki emlakçıda o binada kiralık daire olup olmadığını soruşturmamı unutamam.
caymaz'ın "hatıra"sı da yazarı önceden tanıyanlarda benzer hisler uyandırıyor olmalı. caymaz'ı ilk kez okuyacaklara, "hikâyeden çocuk"u en son okumalarını tavsiye ederim.


"Mahalleye gelince kimsenin görmemesi için ayrılmak; yine de evinin oradaki parka dek tutkuyla takip etmek; duvarın önünde, kömür kokulu ıslak sabahlarda, dumanı tüten bacaların arasında beklendiğini bilmek, yüzüne dokunmak aşkın, vurulup düşmek. Sokak; askerlerin pazar sabahları kahvaltıya gittiği menemenci, eğri büğrü gecekondular, Maltepe sigarası içen uykulu işçiler, alıngan telefon kulübeleri, kıskanıyorum ellere bakma tangosu, otogar tuvaletlerinin lekeli, pis lavaboları, elektrik sobaları, kimi yoksul lokantalarda çalınması için hazırlanmış tuzluklar, otel hatıraları, pamuk prenses tatlısı; ellerini öpmek, parmaklarının arasında çiçekler açtırmak, kirazdan küpeler, çiroz kokusu, (onu anımsayacaksın) geçer zamanla.
Ama ne işe yarayacak ki geçerken okşamıyorsa."

- "sanki yarın nisan"dan


2 yorum:

  1. İşte buna bayıldım!

    Yeni bir yazarı tanımak için aradığım her şey burada.

    Teşekkürler...

    www.hayalperest.im

    YanıtlaSil