6 Mayıs 2011 Cuma

karasu & bausch


geçen gün, çoktandır haber almadığım bir arkadaşım bir elektronik mektup yolladı bana; "seni hatırlatan şeyler bombardmanına uğrayınca bir mail atayım dedim" diyerek.

bilge karasu ile pina bausch'u bende birleştiren tek şey ikisini (ve yapıtlarını) çok çok çok seviyor olmam değil sadece.
2004'te ilk defa wuppertal'e, beş günlüğüne pina bausch festivali'ne gidip, dört ayrı yapıtını izleyip döndükten sonra, pina bausch'a (tanztheater wuppertal ofisine) bir paket yollamıştım; dhl paketin ofise teslim edildiği bilgisini geçmişti gerçi, ama bizzat pina bausch'un eline ulaşmış mıdır yoksa topluluğun ofisinin raflarında tozlanıyor mudur bilmiyorum.

o beş günün karşılığı olarak kendimce pina bausch'a bir hediye paketiydi yolladığım; bir mektup içeriyordu, festivalde izlediğim dört ayrı yapıt hakkındaki görüşlerimi aktardığım, kardeş türküler'in dvd'si vardı ve bir de bilge karasu'nun "göçmüş kediler bahçesi" adlı benzersiz, muhteşem yapıtının ingilizcesi.

pina bausch'un yapıtlarını tasarlarken edebiyattan da ilham aldığını bildiğim için (özellikle bir kaç yapıtının künyesinde péter esterházy'nin adı geçiyor), onu kendimce çok sevdiğim ve onun da seveceğini düşündüğüm bir yazarla tanıştırmak istemiştim.
[fazlaca naif ve romantik bir hamleymiş yaptığım, bugünden geriye bakınca!]

"bilge karasu'yu okumak" adlı toplantının bugünkü bölümünde konuşan deniz göktürk meğer "göçmüş kediler bahçesi"ni almanca'ya çevirmişmiş; 1991'de başlamış çevirmeye, 1993'te bitirmiş ve ancak 2002'de yayıncı bulabilmiş kitap.

...

deniz göktürk "göçmüş kediler bahçesi"nin sinemasal esinlerine, özlem özkan bilge karasu'nun barok resimle olan bağlantısına, yıldırım avcı roland barthes'ın fotoğraf sanatında ortaya attığı "punctum" fikrinin karasu metinleriyle olan özdeşliğine değindi.

deniz hanım iki film parçası gösterdi: ilki, karasu'nun bizzat "göçmüş kediler bahçesi"nde adres gösterdiği walerian borowczyk'ın 1971 tarihli "blanche" filmiydi. ikincisi ise, bu sefer deniz hanım'ın konu ve atmosfer olarak karasu'yu çağrıştırdığını düşündüğü, werner herzog'un 2005 tarihli "death for five voices - gesualdo" filmiydi. hatta deniz hanım bundan bir kaç yıl önce herzog'un eline vermiş "göçmüş kediler bahçesi"nin çevirisini; herzog okumuş mudur...

bahsini ettiğim 4.oturum bilge karasu yapıtlarının diğer sanat dallarıyla ilişkisinin kurulduğu, günün en heyecanverici bölümüydü.

ayrıca; fatih özgüven'in müthiş bir yumuşaklık, alçakgönüllük ve sevecenlikle sunduğu, ama içinde çok ince ve keskin gözlem ve yorumlar barındıran "göçmüş kediler bahçesi'ni okurken"i; nihan avcı'nın bütün bilge karasu metinlerinde dolaşarak ustaca derlediği "ölümün kara'sularında"sı; jale parla'nın ve engin kılıç'ın "gece" okumaları ve neslihan demirkol'un "troya'da ölüm vardı"daki anlatıcıları ortaya koyduğu "müşfik'i kim anlattı?"sı günün diğer zihinaçıcı ve heyecanverici sunumlarıydı.

...

toplantının dünki bölümüne katılamamış olmaktan büyük üzüntü duyarak, ama bugünkünü baştan sona takip etmiş olmanın diriliğiyle ayrıldım salondan.

çoğu konuşmacının, sunumları öncesinde bilge karasu'yu tekrar okuduklarını söylemeleri heveslendirdi beni ve; olur da hayatta ve sağlıklı olursam 65'imden sonra tekrar okumayı planladığım kitap listemde külliyatıyla bulunan bilge karasu'nun, hepsini birbirinden derin, etkileyici ve okuması keyifli bulduğum kitaplarına 25 yıl beklemeden tekrar başlama heyecanı filiz verdi içimde...

3 yorum:

  1. nekadar güzel böyle bir etkinliğe katılman.istanbuldan uzak olan bizleri de bilgilendirmen çok güzel.yazılarını merakla bekliyorum.benimde tekrar dönüp okumak istediğim yazarlardan biri B.Karasu..

    YanıtlaSil
  2. yarın gelecektik ama kızımın 3 gündür ateşinin düşmemesi yüzünden planlarımız iptal.belki haftaya...artık yine sorarım , geçengün yazdığın açıklamalara çok teşekkürler..

    YanıtlaSil
  3. geçmiş olsun, umarım en kısa zamanda iyileşir..
    ...
    yazılarımı beğendiğine sevindim :)
    ...
    her zaman elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım..
    sevgiler...

    YanıtlaSil