3 Nisan 2011 Pazar

1996 / 15. istanbul film festivali


.39 film

.bilet fiyatları: tam 300.000 tl, öğrenci 200.000 tl

.yarışma jürisinde eleni karaindrou da vardı. yıllar sonra istanbul'a konser vermeye de gelecekti, ama o sıralar sadece angeloupolos filmlerinin müziğiyle istanbuL'da tanınıyordu. emek'te bir yarışma filmi öncesinde yanına gidip müziklerinden çok hoşlandığımı söyledim ve yanımda getirdiğim albüme imza atmasını istedim. çok şaşırdı, sevindi; beni nereden tanıyorsunuz, ne iş yapıyorsunuz diye sorarak biraz sohbet etti. mimar olduğumu söyleyince yüzünde hoş bir gülümseme belirdi.

.emek’te jim jarmush toplu gösterisi: ilk dönem siyah-beyaz’ları ve gülmekten katıldığım “dünyada bir gece”

.festivalde çok iyi ilk filmler: robert lepage’dan “günah çıkarma”, hirokazu kore-eda’dan “maborosi” ve martin sulik’ten “bahçe”

.louis malle’in son filmi: “vanya 42.cadde’de”

.bir geceyarısı sineması seansında wong kar-wai ile tanışma: “chungking ekspresi”nde ayık kalabilme ama ikinci film “fallen angels”da kuzen volkan’ın yanında uyuyakalma. bir daha da geceyarısı sineması seanslarına bulaşmama.

.yunan filmi “okyanusta bir damla”, belçika filmi “işeyen çocuk”, hollanda filmi “küçük kızkardeş”, kanada filmi “güneş tutulması” bu festivalde gözdelerim. ne yazık ki, bu kadar yıldır bu filmlerin yönetmenlerinin yeni filmlerine denk gelmedim.

.bela tarr’ın “şeytan tangosu” maratonu: kardeşimle alkazar’ın rahatsız koltuklarında 7.5 saatlik film tecrübesi. hipnotize olmuş şekilde çıktık; neyse ki değdi.

.dünya sineması'nın küflü salonunda tsai ming-liang'dan "yaşasın aşk"! salondan kaçan kaçana; filmi bitirebilen çok az kişiyiz, ama mutluyuz; film çok çok iyi.

.not defterimden:
2. gün: "emek'in kedisini bilirdik, alışmıştık da, fakat eski dünya - yeni fitaş 1 sinemasının da böyle bir evcil hayvanı olduğunu "uçan hollandalı" filminin gösterisi sırasında öğrendik, zira ikinci bölümde filmin gösterisi devam ederken sinemaskop perdede filmin üzerinde dev bir kedi silueti belirdi ve birkaç dakika kadar miyavlayarak, zaten farklı bir atmosferi olan filme renk kattı. muhtemelen makinist odasını salondan atıran küçük pencerenin önünde arz-ı endam ediyordu."
12. gün - 10 nisan: "uzun bir aradan sonra yeniden içimden yazmak geldi. fun, night on earth, fallen angels, dead man, a drop in the ocean ve nihayetinde bugünkü little sister. son ikisi festivalin en iyileri. 10 üzerinden 10. ilki yunan filmi enfes mavi görüntülerle imkansız ibr aşkın öyküsünü tarih ve tiyatro ile de yoğurarak kadın gözünden anlatıyor. ikincisi hollanda filmi ise çağımızın hastalığı -sinemanın doğasında varolan- röntgenciliğe en büyü ktabulardan ensest ilişki temasını da katarak zaman zaman komik bazen de trajik olan fakat tempoyu hiçbir zaman düşürmeyen, "bir film son jeneriği ile birlikte seyredilir" fikrini kuvvetlendiren dolu bir 90 dakika yaşatan enfes bir filmdi."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder