1 Mayıs 2010 Cumartesi

michael haneke / das weisse band - beyaz bant



filmekimi'nde izleyemediğim "das weisse band" (beyaz bant) dün vizyona girdi, bugün ilk seansta sinemadaydım.

birinci dünya savaşı arifesinde almanya'da protestan inançlı bir köyde yaşananlar anlatılıyor filmde; sakin sakin... enfes siyah beyaz görüntüler eşliğinde... muhteşem köy ve kırsal peyzajlarıyla...

bu sakin güzellik ardında, köyün gündelik hayatında yaşanan bir kaç allak bullak edici olayın izlerini sürüyor film. bu olaylar üzerinden bir toplumun portresini çiziyor; dinsel eğitim ve terbiyenin baskın olduğu bir toplumun...
özellikle çocuklar üzerine, çocukların psikolojisine yoğunlaşıyor film; bu sayede, filmin zamanının ilerisinde gerçekleşeceklere, yani 20. yüzyıl avrupa tarihine ışık tutuyor. sakin sakin...

hiç büyük laflar etmeden, insanoğlu ve insankızının karanlık tarafını derinliğine sakin sakin deşerken, yüzeydeki "sanki hiç kötü bir şeyler olmuyormuşcasına, normal seyrinde devam ediyormuşcasına" yaşanan köy gündelik hayatını "sakin, idealize edilmiş kırsal peyzajlarla" gözümüze sokuyor.

herkes sessiz, herkes sakin, ama içerde, derinde bir toplum çürümekte! film, ikinci dünya savaşı'nda nazizimin yaptıklarına sessiz kalan, sessiz kalarak ortak olan ikiyüzlü bir toplumun temellerine iniyor... tabii sadece bununla kalmayıp, o dönemi hazırlayan ögeleri de ortaya seriyor.

ve tabii ki haneke'nin anlattıkları sadece belli bir coğrafyaya, belli bir topluma özgü değil; filmin rahatlıkla evrenselleştirilebilecek saptamaları var.
sadece son bir hafta içinde türkiye'deki gazetelerin, değil üçüncü sayfaları, birinci sayfalarına göz gezdirilirse haneke'nin tespitlerinde/yorumlarında ne kadar isabetli olduğu görülebilir.


michael haneke'nin bir filmini seyretmeyeli epey zaman olmuştu. amerika'da yeniden çektiği "funny games"i izlememeyi seçtiğimden, en son 2005'te "caché" (saklı)'sını görmüştüm. "beyaz bant" "saklı"nın devamı gibi, tabii tarihsel olarak öncülü.

haneke'nin sinemasını özlemişim.

2 yorum:

  1. Bu hafta yapılacaklar listemde ilk sırada.

    La Pianiste bir başyapıttı. Hâlâ her izlediğimde etkisinden kurtulmam uzun sürüyor. Das Weisse Band, Cache’nin bir kısmı kadar bile sarsıcı ise yaratacağı tedirginlik ders niteliğinde olacaktır.

    Vicdanımızla bakmamız umudu ile…

    YanıtlaSil
  2. yine nefis bir yorum, paylastigin icin cok tesekkurler..

    Sevgili Gulda'nin sozuyle:

    "Vicdanımızla bakmamız umudu ile…"

    sevgiler..

    YanıtlaSil