21 Nisan 2010 Çarşamba

"ve arkanda duran kişi yoktur artık"

(foto: bettina stöss)

en başından beri pina bausch'la birlikte wuppertal'de olan ve geçtiğimiz günlerde 60 yaşına basan dansçı jo ann endicott ile yakın tarihte yapılmış bir söyleşiden:

"...Und niemand steht mehr hinter dir, keine Pina, die dich die ganze Zeit angetrieben hat. Wir ziehen nicht mehr ein in das Haus, das wir gemeinsam gebaut haben. Ich fühle mich so allein...

... Alles ist alt daran. Auch die Unterhose und der BH. Ich habe Pina immer wieder andere Modelle vorgeführt, aber sie ließ sich nicht erweichen: ”Du siehst am besten aus in den alten.” Inzwischen gebe ich ihr Recht: In den alten Klamotten fühlt man sich, als wären’s die eigenen. Und an meine Schuhe lass ich niemanden ran, die Straße ist schließlich ein gefährliches Pflaster...

...Mein Text am Anfang ist nicht fixiert. Wie oft habe ich Pina um ein Skript gebeten! Doch nein. Während der Pause zermartre ich mir darüber das Gehirn, was ich dem Publikum nachher sagen soll. Nichts fällt mir ein. Alles kommt erst im Augenblick der Aufführung, ganz spontan! Pina hat meine Einfälle meist geliebt und mir zuletzt im November 2008 deswegen auf ihre zurückhaltende Art große Komplimente gemacht...

...Schon vor ihrem Tod litt ich unter Erschöpfungszuständen. Ich war hundemüde und erzählte Pina von einer Müdigkeit, die ich so nicht kannte. Und, sie sagte ”Das Beste ist: Arbeiten”. Und: ”Jo, ich muss mich auf Dich verlassen können.”





...Ve artık arkanda hiç kimse durmuyordur, her an seni zorlayan Pina yoktur. Artık beraber inşa ettiğimiz eve sizi çekecek insan da yoktur. Kendimi o kadar yalnız hissediyorum ki…”

…Bütün kostümler eskimişti. Külot ve sütyen de. Ben Pina’ya mütemadiyen başka modeller sundum, fakat o hiçbir zaman yumuşamadı, “Eskilerin içinde çok daha iyi gözüküyorsun.” dedi. Zamanla ona hak verdim: Eski elbiselerin içinde, sanki bunlar bana aitmiş gibi hissediyorum. Ve ayakkabılarımı kimseye vermiyorum, neticede dekorun zemini tehlike içeriyor…

… İkinci bölümün başındaki metnim hiçbir zaman kesinleştirilmedi. Pina’ya kaç defa fiks bir metin için yalvardım! Ama hayır. Bölüm arasında kafamı yerdim, seyirciye ne söyleyeceğim diye. Aklıma hiç bir şey gelmezdi. Her şey gösteri anında çıkardı, tamamıyla kendiliğinden! Pina o an aklıma gelip de söylediklerimi genellikle beğenirdi ve en son 2008’in Kasım’ındaki gösteri sonrasında bu konuda kendi ürkek tarzıyla bana büyük komplimanlar yapmıştı…

…Ölümünden önce bitkinlikten muzdariptim zaten. Çok yorgundum ve Pina’ya, daha önce çok da yaşamadığım bu yorgunluk halinden bahsettim. “En iyisi: çalışmak” dedi ve devam etti: “Jo, sana güvenebilmeliyim.”…

… Pina her zaman gücünün ötesinde çalıştı. Hiçbir zaman sakınmadı. Her yapıtı ile bize hayatından bir parçayı hediye etti. Ve herkes onun sonsuza kadar yaşayacağını zannediyordu…

…Bütün dansçıları Pina’nın ölümünden sonra tekrar dans ettiler. Ben etmedim. Pina olmadan, onun karşısındakini bütünüyle anlayan, unutulmaz bakışı olmadan becerip beceremeyeceğimi görmek istedim! Provalar sırasında onun yokluğuna katlanmak, varlığına katlanmaktan çok daha zor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder