28 Nisan 2010 Çarşamba

reha erdem / kosmos




reha erdem'in yeni filmini heyecanla bekliyordum, vizyona girer girmez de ilk fırsatta seyrettim. hakkında yazı yazmaya yeltenmem ise bayağı zaman aldı.

reha erdem, ilk filmi "a ay"dan beridir hayranlık ve merakla takip ettiğim bir yönetmen. hatta, "a ay"dan sonra yaklaşık 5-6 yıl film çekmeyince üzüldüğümü de hatırlıyorum, sinemayı bıraktı mı acaba diye. meğerse "a ay"ın borçlarını ödemek ve yeni filmi için para biriktirmek için reklam filmleri çekiyormuş.
"a ay" vizyona çıktığı yıllarda reha erdem devlet tiyatrosu'nda jean genet'nin "hizmetçiler"ini sahnelemişti; insana "keşke arada sırada tiyatro -ve hatta opera- sahnelese" diye diletecek kadar sağlamdı erdem'in "hizmetçiler" yorumu.

"kosmos" erdem'in son filminin adı.
şarlatan mı şaman mı, hırsız mı aziz mi, insan mı hayvan mı yoksa uzaylı mı olduğu belirsiz bırakılmış, ancak genelgeçer değerlere/kabullere aykırı kaldığı kesin bir kahramanın, adı sanı verilmeyen ancak toplumsal ve sosyal göndermelerden hangi coğrafya olduğu hayli belli bir diyarda başından geçenlere tanık oluyor film.

reha erdem'in, filmlerinin, "kaç para kaç" istisna olmak üzere, her birinde tanık olduğumuz özgür, serbest, zaman zaman soyut, bazen absürd, uçuk tarz "kosmos"da en yetkin seviyesine ulaşıyor.
diğer filmleri gibi "kosmos"da da erdem'in öyle birebir gerçekleri anlatmakla derdi yok; daha çok bir duyguyu, bir ruh halini, bir atmosferi yaratmaya uğraşıyor.
bu açıdan, filmin kuvvet aldığı en önemli öge ses bandı; aynı "hayat var"da, "beş vakit"de olduğu gibi "kosmos"da da ses bandı çok yüklü; filmin kişileri hiç konuşmasalar, sadece ses bandının sesleriyle film derdini rahatlıkla anlatabilir sanki. örneğin; şehrin sokaklarında geçen her sahnede arkadan gelen bomba sesleri, filmin geçtiği atmosferi açıklamaya yarayacak bir sürü repliğe bedel.
keza görüntüler de aynı güce sahipler. reha erdem'in kahramanlarını uzun uzun konuşturmasına gerek kalmıyor; bir heykelinin kadraja alınış şekli, uzun bir tiradın yerine rahatlıkla geçiyor.
bir de; herhalde ömer kavur'un filmlerinden beri ilk defa, bir şehir bir filmin dokusuna, ruhuna, atmosferine bu kadar ustaca sızmayı başardı, filmi oraya ait kıldı, filmle bütünleşti.

"kosmos" reha erdem'in en yaratıcı ancak gerek izlenmesi, gerek anlaşılması, gerekse dünyasına girilmesi en zor filmi. ancak bir de girildi mi, bitsin istenmiyor.
"kosmos"dan çıkarken reha erdem'in yaratıcılığının, hayalgücünün ve zanaatkarlığının (filmin kurgu ve ses tasarımı da ona ait) hakkını aklımla teslim etmeme rağmen, gönlümdeki en etkileyici filmi hala "beş vakit" olarak kaldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder