24 Eylül 2009 Perşembe

istanbul devlet tiyatrolarında yeni sezon

teb oyun dergisinin ikinci sayısında engin cezzar gerçek tiyatro için sadece oyuncu ve seyirci gerekir demiş, gülriz sururi eklemiş: yazarı da unutmamak lazım.

gülriz hanım haklı; gerçek ve iyi tiyatronun yazarsız gerçekleştirilmesi imkansız gibi. işi çatallaştırmak istemem ama, gerçek tiyatronun oluşmasında yönetmenin de büyük rolü olduğunu düşünüyorum.
shakespeare veya çehov için iyi yönetmene ihtiyaç duyulmayabilir; iyi oyuncular yetebilir bu eskimeyen metinlerin tiyatro tadını seyirciye geçirmeye. ama tanınmamış, tiyatroda pek ürün vermemiş, ilk ve ikinci oyunlarını yazanlar için iyi ve deneyimli bir yönetmenin yanısıra işinin ehli dramaturglara da ihtiyaç var sanki. adalet ağaoğlu gibi tiyatro alanında da deneyimli usta bir yazarın yıllar önce kenterler'de sahnelenen "çok uzak fazla yakın" oyunu için bile sahneleme aşamasında dramaturji açısından ne kadar çalışıldığının kendi ağzından belgeleri mevcut.

geçtiğimiz günlerde devlet tiyatroları sıkı bir atılımla yurtçapında bu sezon 60 yerli oyunun prömiyerini yapacağını duyurdu. müthiş bir rakkam!

istanbul itibariyle yeni yerli oyunlara ve yönetmenlerine bir göz atıyım dedim [zaten, şu an itibariyle istanbul'da bu sezon yeni yabancı oyun sahnelenmeyecek gibi gözüküyor]:
"iki çarpı iki", behiç ak - y: serpil tamur
"kod adı kongo", mürsel yaylalı - y: erkan taşdöğen
"lozan", memet baydur - y: mahmut gökgöz
"fesleğen çıkmazı", meltem yıldırım - y: kazım akşar
"kuzguncuk türküsü", güngör dilmen - y: cemal ünlü
beliz güçbilmez'in "kül bellek" ile cüneyt çalışkur'un "vak'a aaaa!-kredi kartı" daha yönetmeni ve kastı belirlenmiş yerli oyunlar.

benim açımdan; 7 oyundan 4'ünün yazarı bildik, diğer üçününki ise hiç bir şekilde tanıdık değil. yönetmenlerden ise; ilk dört isim, evet yönetmenlikleri de var ama özellikle oyunculuklarıyla bildiğim isimler.
cemal ünlü ise, benim, kalan müzik'e yaptığı "seyyan hanım", "kantolar" gibi eski kayıt albümleriyle özdeşleştirdiğim, açık radyo programcısı bir isim; meğerse okullu tiyatrocuymuş; benim cahilliğim.

bu tabloya bakınca bu sezon devlet tiyatroları'nda beni meraklandıran tek proje; rumuyla, musevisiyle, ermenisiyle çok kültürlü, çok dilli, çok renkli eski kuzguncuk'un "fakirleşmiş" halini konu edinen bir oyunu, kuzguncuk'un kuzguncuk olduğu dönemlere ait müzikler ve taş plaklar konusunda uzman birisi tarafından sahneye taşınacak olması.
tiyatro yazarı olarak çok beğendiğim behiç ak, memet baydur ve cüneyt çalışkur'un oyunlarına ise ilk eleştiriler çıkmaya başladıktan sonraki duruma göre gitmeyi planlamaktayım. yönetmen koltuğundaki isimlerin beni çok fazla cezbetmediğini söylemeliyim; umarım beni şaşırtırlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder